Kaynak: Özgür Gündem, 08 Ekim 2013
Enerji Bakanı Taner Yıldız geçtiğimiz günlerde kaya gazı çıkarımına karşı olası protestolar için uyarıda bulunmuş; “Şayet protesto olursa bunun doğalgaz ithalat lobisiyle alakalı olduğuna hükmedeceğim”. Peki başka ne yapacak, başbakana şikayet edip polisin ve mahkemelerin bu konuda gereğini yapmalarını mı isteyecek? Ya da (belki biz farkında değiliz, kendiside başbakan gibi bir muktedir olabilir) bunu direkt kendi mi yapacak! Bakanımızı kızdırmadan önce bu lobilerin ne menem şeyler olduğunu, kaya gazının nasıl çıkarıldığını ve bundan kimlerin muradı olabileceğini görmeye çalışalım.
Doğalgaz ithalatı lobisi!
Öncelikle lobi ya da lobicilik ne demek bir bakalım. Lobi biliyorsunuzdur otellerde bulunan bekleme yerlerine denir. Lobicilik ya da lobi faaliyeti ise lobide insanların toplanmasını sağlayarak onları etkilemeye çalışmak olarak düşünebiliriz. Bu lobicilik faaliyetlerinin nasıl yapıldığını aslında önce bakana sormak gerekir ki onların bu konulara çokta yabancı olduklarını sanmıyoruz. Mesut Yılmaz hükümeti döneminde Rusya ile yapılan doğal gaz anlaşmalarının kapalı kapılar ardında ve sonuçlarına baktığımızda da hangi koşullarda yapıldığını bu anlaşmalardan kimlerin nemalanıp hazinenin nasıl zarara uğratıldığını basın organlarında çıkan yazı ve haberlerden uzunca süre izledik.
Dönemin ETKB (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) için verilen bir soru önergesinde bir guruba ihalesiz olarak verilen iş için bakanlık şöyle bir savunmada bulunmuştu: “Bu gruba, Rusya ile yapılan bir anlaşma çerçevesinde ihalesiz olarak iş verilmiştir. Bu anlaşma ise gizli bir anlaşmadır ve açıklanamaz.” Meclise dahi açıklanamayan şey, Rusya ile yapılan anlaşmanın akçeli, rüşvetli, kirli yanlarının olduğunun açığa çıkmasına yönelik korkudur.
AKP Hükümeti 2002 yılında hükümet olduktan sonra, dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler Mavi Akım Projesi’ni eleştirerek bunun son derece pahalı bir anlaşma olduğunu, ülkenin aleyhine hükümler içerdiğini ve ülkeyi aşırı bağımlı hale getirdiğini söylemişti. Bu yapılan eleştiriden yalnızca 5 ay sonra, Soçi’de Başbakan Erdoğan ile Putin arasında yapılan gizli görüşmeler sonucunda, Mavi Akım Anlaşması’ndaki fiyat Türkiye aleyhine yükseldiği tartışmalara konu olmuştu. Mesut Yılmaz’ın başbakanken ABD büyükelçisi tarafından açıkça tehdit edildiği basında yer almıştı. Bu tehditten sonra Mesut Yılmaz’ın hızla yıldızının sönerek kenara itildiğini izlemiştik.
Kaya gazı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar “çevreyi kirletmeyen” kaya gazı konusunda Enerji Bakanlığı ile ortak çalışmalar yapacaklarını açıkladı. Bu açıklamayı da AB çevre bakanları toplantısında yaparak AB’ye de müjde verdi. Bu açıklamalarda bulunan kişinin çevre bakanı olduğunu unutmayalım. Yukarıda enerji bakanının peşin iftiralarına anlam vermek istersek adam enerji üretmek istiyor ve gereğini yalanla dolanla yapıyor diyebiliriz, peki çevre bakanına ne diyeceğiz?
ABD’de yaşanmış bir olayı Ekogazete’nin çeviri haberinden özetleyerek aktaralım; ABD’de Pittsburgh’ta yaşayan Hallowich ailesinin bölgede 40 hektarlık bir çiftlikleri varmış. Günün birinde araziye bitişik bir yere bir firma gelip yerleşmiş ve şantiyesini kurarak çalışmaya başlamış. Firmanın yaptığı iş ise toprağın derinliklerinden kaya gazı çıkarmakmış. Bu işlem yapılırken binlerce ton ilaçlı su toprağın derinliklerine (yaklaşık 3-5 bin metre) sıkılıyor, gazın serbest kalmasını sağladıktan sonra tekrar yukarı alınıyor ve o pis, ilaçlı haliyle özel kuyulara tekrar basılıyor. Binlerce kuyu ve kirletilen, yok edilen yeraltı ve yer üstü su kaynakları.
Bu işlemler sürerken çok fazla ne olduğunun farkında olmayan Hallowitch’ler içtikleri ve kullandıkları yeraltı suyunun kirlenmeye başladığını şaşkınlık içinde fark ederler. Bunun yanında baş ağrıları, göz yanmaları, boğaz sorunları gibi bazı sağlık sorunları da yaşamaya başlarlar. Bu yaşadıklarından sonra adeta isyan ederek ses çıkarmaya başlarlar. Kaya gazı çıkarmaya çalışan firma, tanınan marka bir firma imiş. Bu sorun daha fazla yayılmadan engellemek için bu aileyi susturmak isterler.
Bu durum için 2 tarafın avukatları bir araya gelerek, ailenin bölgeden taşınıp yeni bir çiftlik kurmasına yetebilecek bir rakamda yani 750.000 dolar üzerinde anlaşırlar. Ancak bir şartları vardır; ailenin bundan böyle yaşamları boyunca kaya gazı kelimelerini ağızlarına almaması koşuluyla rakam üzerinde uyuşma sağlanır. Anlaşmanın yasal güvence altına alınması için taraflar mahkemeye giderler. Mahkeme sürecinde kaya gazı firmasının avukatları yeni bir koşul daha talep ederler. Biri 10 diğeri 7 yaşında olan iki çocuğunda yaşamları boyunca kaya gazı kelimelerini kullanmamalarını ister. Yargıç ise firmanın yanında yer alarak kararı bu yönde verir. Ailenin tamamı yaşamları boyunca kaya gazı sözcüklerini asla kullanmayacak, eğer kullanırsa anlaşma iptal edilecek.
Diyarbakır, Trakya ve Niğde
Kapitalizmin geleceğine dair yapılan planlarda ağırlıklı yer alan kaya gazı, bizlerin, yani sıradan işçi, köylü, emekçi yani başbakanın deyişiyle marjinal, çapulcu vs. kesimlerin planlarında hiçbir biçimde yer almadığı gibi bundan böyle de yer almayacak. Bizler yaşamı, sizlerse kirli paralarınızı çoğaltmanın peşindesiniz. Diyarbakır’da başladığınız ve Trakya ile Niğde bölgelerinde de başlamayı planladığınız kaya gazı sondajlarının engellenebilmesi için elimizden geleni ardımıza koymayacağımızı sayın bakanın şimdiden bilmesinde yarar var, sonra çıkıp bunlar lobiciler falan demeye lütfen kalkışmasın.
Yusuf Gürsucu/ HDK Ekoloji Komisyonu