Diyarbakır’da doğa katliamına karşı yürüyüş

amed-mezopotamya-ekoloji- hareketiKaynak: Etha, 20 Kasım 2013

Diyarbakır Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin çağrısıyla binlerce kişi, Dicle Vadisi’nde yapılan HES’ler, Dicle Nehri’nin satılması ve Hevsel Bahçeleri’nin yapılaşmaya açılmasına karşı yürüyüş düzenledi.Yürüyüş Dağkapı Meydanı’ndan başladı. Yürüyüşe BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, BDP Diyarbakır İl Eş Başkanları Mehmet Emin Yılmaz ve Zübeyde Zümrüt, ESP Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Karakaya da katıldı. HES projelerinin hayata geçirileceği bölgelerdeki köy sakinleri, eyleme aileleriyle birlikte katılırken, “Kırklar Dağı’nın düzü ziyaret çarpsın sizi”, “Hevsel insanlık tarihidir” döviz ve “Gezi’den ODTÜ’ye, ODTÜ’den Amed’e direniyoruz”, “Kimliğimden, bedenimden, doğamdan, tarihimden, yaşamımdan uzak dur”, “Tarihimize, kültürümüze, doğamıza sahip çıkıyoruz”, “Kürdistan’da doğa ve kültürel soykırıma geçit vermeyeceğiz” yazılı pankartlar taşındı.

Dağkapı Meydanı’ndan Fiskaya semtinde bulunan Kent Terası’na yürüyen binlerce kişi, sık sık “Dicle özgürdür özgür akacak”, “Jiyan bê xweza nabe”, “AKP elini doğamdan çek”, “TOKİ, HES, talan êdi bes”, “Dirokama rumetaye”, “Katliamcı AKP Kürdistan’dan defol” sloganlarını attı.

Mezopotamya Ekoloji Hareketi adına açıklama yapan Gültekin Aydeniz, “Bizler görüyoruz, duyuyoruz, Dicle Nehri ile Hevsel’e ne yapılmak istendiğini biliyoruz” dedi, üzerine yapılacak olan HES projeleri ile Dicle Nehri’nin boğulmak istendiğini belirtti.

Aydeniz, “Kadim Dicle tarih boyunca sayısız medeniyet gördü geçirdi, insanlığın tarım devrimine tanıklık etti, onu besledi ancak bugünkü iktidar kadar gaddarını görmedi ve nefessiz bırakılmak istenmedi, vücudu kum ocaklarıyla delik deşik edilmedi. Dicle sadece halklarındır ve halkların olmaya devam edecektir” dedi.

İŞİN ASLI RANT

Aydeniz, şöyle devam etti: “Eğer devletin derdi enerji üretmekse buyursun HES’lerden etkilenecek köylerde her evin çatısına birer güneş paneli koysun ve onları elektrik faturasından kurtarsın, ama işin aslı astarı bu değil, işin aslı para, rant ve talandır.”

Dicle ile yaşam bulan, dillere destan Hevsel Bahçeleri’nin üzerine beton dökülüp boğulmak istendiğini söyleyen Aydeniz, “TOKİ konutlarını Hevsel’in üzerine ve Dicle Vadisi’ne yapmak istiyorlar. Oysa Tarım Bakanlığı her gün televizyonlarda kamu spotu yayınlayıp tarıma uygun olan arazilerin imara açılmasının yasaklandığını söylüyor” dedi, Kürdistan coğrafyasında ise durumun farklı olduğunu kaydetti.

Aydeniz, şöyle konuştu: “Çözüm süreci ile birlikte kapitalist sistemin Kürdistan’a olan yönelimi dikkatlerimizden kaçmıyor. Her yer adeta etiketlenerek iktidar tarafından şirketlere, yatırımcılara peşkeş çekilmek isteniyor. 90’lı yıllarda zorla boşaltılan köyler bir yandan güvenlik bölgesi ilan ediliyor diğer yandan taşları, madenleri, yer altı kaynakları talan edilmek isteniyor ve Kürdistan coğrafyası barajlarla boğulmak isteniyor. Biz doğamızın dağlarını ve nehirlerini seviyoruz ama dağlarımız mayınlanıyor, kalekollar yapılıyor, güvenlikçi zihniyet hâkim kılınmak isteniyor, nehirlerimize ise bent çekilerek güvenlik barajları inşa ediliyor, bölge insanlaştırılmaya çalışılıyor. Kısacası Kürdistan’ın bedeniyle ve özüyle oynanıyor, işte biz bunları görüyoruz ve ‘Edi Bes’ diyoruz ve bunlara izin vermeyeceğimizi buradan tekrar haykırıyoruz.”

ÇELİK: TARİHİ MİRAS SAHİPLENİLMELİ

BDP Muş Milletvekili Demir Çelik ise Mezopotamya’nın tarih boyunca tüm talanlara karşı hayatın yenide üretilen bir coğrafya olduğunu belirterek, bugün bu tarihi mirasın sahiplenmesi gerektiğini belirtti.

Dicle’nin uluslararası kuruluşlara AKP hükümeti tarafından peşkeş çekilmek istenildiğini ifade eden Çelik, “Buna izin vermeyeceğiz. On binlerce yıldır Amed’e can ve kan veren tarihin izlerini taşıyan buralar betondan yığınlarla bizi doğamıza yabancılaştırmak istiyorlar. Biz böylesi bir yaşamı istemiyoruz” dedi. Türkiye’de bin 700’e yakın HES yapılmak istendiğini ancak bu oranın enerji ihtiyacının sadece yüzde 8’ini karşıladığını kaydeden Çelik, “Bir yalan, hiledir. Bizim gözümüzü boyamak istiyorlar. Kürdistan’ı insansızlaştırarak, hayvan ve bitki çeşitliliğini yok ederek bizi İstanbul’da, İzmir’de yoksulluğa mahkum bırakıp ehlileştirmek istiyorlar. Türkleştirmek, Kürt kimliğimizden doğal ekolojik kimliğimizden koparmak istiyorlar. Bu sıradan bir proje değildir. Buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.