Amed’de kaya gazı sondaj çalışmaları doğayı tahrip edecek

kayagazi-1Kaynak: Fıratnews, 3 Aralık 2013
Çıkarılma yöntemleri nedeniyle doğaya ve yeraltı su kaynaklarına zarar verdiği belirtilen ve Avrupa’nın birçok ülkesinde yasaklanan kaya gazı çıkarma çalışmalarına Amed’de hız verildi.
Türkiye Petrolleri Anonin Ortaklığı (TPAO) ile Shell şirketine Amed’de sondaj açmak için 4 adet ruhsat verildi. Silvan’da açılan ilk kuyuda 2 bin 500 metreye inilirken, gazın 4 bin metrede çıkarılması planlanıyor.

Silvan’ın yanısıra, Lice, Kulp ve Hazro’da da kaya gazı çıkarma kapsamında çalışma yapıldığı öğrenildi. Amed dışında, Kanada-Türk ortaklığı bulunan bir şirket Batman ve Erzurum’da, ABD’li Trans Atlantic Petroleum şirketinin de Trakya’da kaya gazı çıkarmak için ruhsat alarak çalışma yürüttüğü bildirildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız geçen hafta basına yaptığı açıklamada, Silvan’da Konacık bölgesinde Sarıbuğday-1 sahasında başlayan kaya gazı için kuyu sondajında 2 bin 500 metreye ulaştıklarını belirterek, ikinci kuyu çalışması yapıldığını ve hedeflerinin 4 bin metreye ulaşmak olduğunu söyledi.

KAYA GAZININ YOL AÇACAĞI TEHLİKELER

Dünyada kaya gazı üretiminin en fazla ABD’de olduğu bildirilirken, kaya gazının çıkarılma yöntemi ve sonrasında doğanın kirletileceği, yeraltı su kaynaklarına kimyasal atıklar karışacağı ve hatta henüz kanıtlanmasa bile depremi tetiklediği ileri sürülüyor.

Kaya gazının çıkarılması,  dünyada en büyük potonsiyele sahip Fransa’da yasaklandı. Aynı şekilde Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti de bu gazın çıkarılmasını yasaklarken, İspanya, İngiltere ve Güney Afrika hükümetleri gazın çıkarılmasını şimdilik dondurmuş durumda.

Kaya gazının çıkarılma yöntemi nedeniyle yer altında kimyasal maddeler karıştırılmış tazyikli suyla yapılan patlamalarda, yer altındaki gazların ve geriye kalan atık suyun depolanması da sorun yarattığı için çevreciler kaya gazının çıkarılmasını doğanın tahrip edilmesiyle eşdeğer görüyor.

Kaya gazı çıkarmak için kullanılan suya yüzde 9.5  kum ve yaklaşık yüzde 0.5 oranında sürtünme azaltıcı, pas ve mikroorganizmaları önleyici kimyasallar karıştırılıyor. Yer altına pompalanan su ve kimyasal atıkların toprağı ve yeraltı su kaynaklarını kirleteceği belirtiliyor.

Toprak ve su kaynaklarının kirletilmesi sonrasında, kimyasallardan etkilenen hayvanlardan elde edilecek et ve süt ürünlerinde ileriki yıllarda tehlike arz edebileceği ifade ediliyor.

KAYA GAZI NEDİR-NASIL ÇIKARILIR?

İnce taneli ve tabakalı bir yapıya sahip olan ve de kerojen adı verilen organik madde içerdikleri için ısıtıldığında petrol ve gaz üretilebilen tortul kayalar içerisindeki gazlara ‘kaya gazı’ deniliyor. Kaya gazı sondajı, klasik petrol ve doğalgaz aramacılığına göre daha kolay, fakat daha pahalı bir iş. Amed’deki aramalarda 4.500 metre derine inileceği belirtiliyor. Bu derinlikteki kaya katmanlarının arasına tazyikli su ve su ile birlikte katkı maddeleri enjekte ediliyor.  Gaz taşıyan kaya katmanların içinde kırılmalar üretilip yeryüzüne çıkarmak için su basıncı kullanılıyor. Su öncelikle toprakla ve süreci hızlandırmak için kullanılan katkı maddeleriyle karıştırılıp çelik boruların içinden kilometrelerce aşağıya doğru gaz içeren katmanın içine enjekte ediliyor. Yaklaşık 90 gün sonra, kırılma süreci duruyor ve gaz küçük yüzey toplayıcılarının ve dağıtım ünitelerinin içine akmaya başlıyor.

Kaya gazının çıkarması sırasında doğanın tahrip edildiğini belirten uzmanlar, riskleri şöyle sıralıyor:

Sismik Faaliyet: Hidrolik kırılma, deprem riskini artırır, bu da zarar riskini, sızıntı ve patlama riskini artırır.

Hava Kirliliği: Geleneksel olmayan gaz sondaj işlemleri kurum, hava kirliliği belirtileri, parçacıklı madde, metan ve doğal gaz üretir.

Su Kirliliği: Hidrolik kırılma, kırılma sıvısında kullanılan toksik kimyasallarla yüzey ve yeraltı suyunun (içme suyu da dahil) kirlenmesine, bunun yanı sıra kaya ve kömürde doğal olarak bulunan metan ve zararlı maddeler ile radyoaktif maddelerin sudaki oranının artmasına sebep olur.

Su Kullanımı: Hidrolik kırılma, çoğu zaman telafi edilemez hale gelen ya da kirlenen büyük miktarda yeraltı suyunun derinlere pompalanmasıdır. Büyük miktarlarda taze su kırılma işlemlerinde gereklidir. Bu durum yerel ve bölgesel seviyede, özellikle de su kıtlığı yaşayan bölgelerde önemli sosyal ve çevresel baskılar yaratır;

Toprak kirliliği: Kırılma, tortu havuzlarından sızıntı, atık su ve kuyu patlaması riski taşır.

Arazi Kullanımı: Hidrolik kırılma, arazinin bozulmasına sebep olur, kırsal alanlara ve koruma alanlarına zararlı etkileri olur.

Gürültü: Kaya gazı gelişiminde kullanılan ekipman ve nakliye, yerel sakinleri, tarım hayvanlarını ve doğal hayatı etkileyecek gürültü meydana getirir.

İşçiler Üzerinde Biriken Sağlık ve Çevre Etkileri: Özellikle geleneksel olmayan gaz endüstrisinde çalışan işçiler, hidrolik kırılmanın fazladan salınmasına yol açtığı toksik kimyasallara maruz kalırlar.

SHELL SABIKALI

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, kaya gazının çıkarılmasıyla birlikte çevre sorunlarına dikkat çekerek, arama çalışmalarına başlamadan önce bölgede sismik araştırma yapılması gerektiğini söyledi.

“İkinci derece deprem bölgesi olarak sınıflandırılan Amed’de oluşabilecek küçük bir depremin büyük bir depremi tetikleyip tetiklemeyeceğine dair bir rapor bulunuyor mu?” diye soran Aksoğan şunları söyledi: “Arama yapan Shell şirketinin, sadece geçen sene 207 petrol sızıntısından sorumluydu. Yani temiz bir sicili yok. Hidrolik kırılma tekniğini insan ve çevre üzerinde büyük riskleri olan bir faaliyet. Kaya gazı aramalarında kullanılan hidrolik kırılmanın etkileri üzerine kapsamlı bir değerlendirme olmadan böyle bir faaliyete başlanamaz. Geleneksel olmayan bir gaz patlaması, çevre ve insan sağlığı üzerine muazzam bir deneye dönüşebilir.”