Kaynak: Yusuf Yavuz, 5 Ocak 2013
Antalyalı yaşam savunucularından beklenmedik ÇED eylemi bakanlık çalışanlarını şaşkına çevirdi…
17 Aralık operasyonlarının ardından Başbakan Erdoğan’ın talebiyle bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, istifa için kendisine baskı yapılmasını kabul etmediğini belirterek soruşturmaya konu olan imar planlarının Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığını dile getirerek milleti rahatlatmak için Başbakan’ın da istifa etmesi gerektiğini söylemişti.
‘ÇEVRE İZNİ’ İKTİDARIN KEYFİNE GÖRE Mİ VERİLİYOR
Bu açıklamaların ardından gözler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve uygulamalarına çevrilirken, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Koza Altın firmasının İzmir’in Bergama ilçesindeki Çukuralan işletmesinin faaliyetleri, “Çevre izni veya Çevre izin ve lisans belgesi” bulunmadığı gerekçesiyle durduruldu. Koza Altın’dan konuyla ilgili yapılan açıklamada ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen 20 Şubat 2014 tarihine kadar geçerli olan faaliyet belgelerinin mevcut olduğu belirtildi.
İSTİFA EDEN BAKAN BAYRAKTAR: ‘HIRSIZIN DİNİ İMANI OLMAZ’
2010 yılında faaliyete başlayan altın madeninin ‘çevre izni’ bulunmadığı iddiasıyla durdurulmasının yarattığı tartışmalar sürerken istifa eden Bakan Bayraktar’ın twitter hesabından “rüşvet” ve “yolsuzluk” konusunda yaptığı açıklamalar da tartışmalara tuz biber ekti. twitter hesabından, “Yolsuzluk ve rüşvet olaylarının önüne geçmek için kurumlarda çalışan her kim varsa kanunlarla sıkı denetimlere tabi olması gerekmektedir” görüşünü paylaşan Bakan Bayraktar’ın attığı twitlerden bazıları şöyleydi: “Hırsızın, çıkarcının, sömürenin; siyasi görüşü, dini, imanı, inancı, milliyeti, zilliyeti, yaşı-başı, cinsiyeti, futbol takımı olmaz. Hırsızın suçu yok anlamı çıkmasın buradan. Köklü tedbir alınırsa hırsızlığı kökünü kazırsınız. Aksi halde bu kanunlar yeni hırsızlara gebedir. Yolsuzluk olmadığını düşünecek kadar saf olmamalı ülkem. Var olduğunu ve bundan sonra olabileceğini de düşünerek hareket etmeli. Hükümetlere, iktidarlara, muhalefetlere, koalisyonlara has değildir bu durum. Her zaman her daim olmuştur ve yaşanmıştır ülkemde.”
BAKANLIK 20 YILDA 40 BİN ÇED OLUMLU, 32 OLUMSUZ KARARI VERDİ
Ardı ardına yaşanan bu gelişmeler, 11 yıldır ülkenin pek çok bölgesinde yaşanan yıkımları ve bu yıkımlara yol açan ÇED raporu sürecinin de yeniden sorgulanmasına yol açtı. Enerjiden otoyola, madencilikten sanayi tesislerine kadar akla gelebilecek her türlü yatırım için gerekli olan Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci, bilimsel kriterlerden uzak ve yatırımcının önünü açan bir formalite olduğu eleştirilerine neden oluyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, geçtiğimiz yılın verilerine göre, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1993 yılından buyana 40 binden fazla yatırıma ‘ÇED Gerekli Değildir’, 2 bin 999 yatırıma da ‘ÇED Olumlu’ kararı vermesi, buna karşılık sadece 32 projeye ‘ÇED Olumsuz’ kararının verilmesi bu eleştirilerin haklılığını ortaya koymaya yetiyor.
YASAK SAVMAYA DÖNÜŞEN ÇED SÜRECİNDE EZBER BOZAN EYLEM
ÇED süreciyle ilgili tablonun özetle bu şekilde olduğu süreçte Antalya’da sıra dışı bir durum yaşandı. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 27 Aralık tarihinde rutin duyurularından birini yaptı. Duyuruda, dördü tamamlanmış toplam sekiz HES projesi bulunan Alakır Vadisi’nde yapımı planlanan ‘Alakır II. HES Projesi’ için ÇED sürecinin başladığını, projeyle ilgili halkın görüşünün alınabilmesi için 10 gün süre olduğu belirtildi. ÇED ruhuna aykırı olarak vadilerde yaşayan insanların ulaşmasının ve yaşam alanlarını doğrudan etkileyecek projelerin içeriğini öğrenme ve buna karşı görüşlerini yansıtma olanağı bulunmayan biçimde il müdürlüğünün internet sitesinde yapılan duyurular bir nevi ‘yasak savma’ya dönüşüyordu. Ancak bu kez yetkilileri de şaşırtan bir gelişme yaşandı. Alakır II HES projesiyle ilgili ÇED sürecinde halkın görüşünü bildirmesine 4 gün kalan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giden çok sayıda yaşam savunucusu, Alakır Vadisi’ndeki köylerin muhtarları başka olmak üzere çeşitli meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile ülkenin dört bir yanından gelen imzalı itiraz dilekçelerini yetkililere iletmek istedi. Ancak bu tür bir eyleme hazırlıklı olmayan müdürlük çalışanları ile yurttaşlar arasında kısa süreli tartışmalar yaşandı.
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi ve Kemer Doğa Dostları Derneği’nin yanı sıra Kumluca ve Manavgat’tan yaklaşık 25 köyden muhtar ve köylüler ile çok sayıda esnaf, turizmci, doktor, hukukçu ve orman mühendisi Alakır’da yeni HES’e karşı itiraz dilekçesi verdi.
YÜZDEN FAZLA İTİRAZ RAPORUYLA HES’E HAYIR DEDİLER
Antalya Diş Hekimleri Odası’nın Çevre Komisyonu Başkanı Erdal Elginöz’ün girişimiyle başlayan ÇED eylemi, kısa sürede sosyal medya üzerinden yayılarak ülkenin birçok bölgesinden yüzlerce itiraz dilekçesinin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ulaşmasını sağladı. ÇED süreci başlatılan HES projesine ait dosyayı bakanlığın web sayfasından indirerek uzmanlar denetiminde inceleyen Elginöz ve arkadaşları, bu konudaki çekincelerini itirazlarını içeren bir itiraz metni hazırladılar. Hazırladıkları ‘olumsuz görüş’ü yüzlerce ayrı dilekçe ile il müdürlüğüne ileten yaşam savunucuları Alakır’da yeni HES’lerin yapılmasına “hayır” dedi.
ELGİNÖZ: ‘PROJEYE ÇED OLUMLU VERİLİRSE DAVA AÇACAĞIZ’
ÇED eyleminin öncülüğünü yapan Diş Hekimleri Odası Çevre Komisyonu Başkanı Erdal Elginöz, itiraz dilekçesi sundukları HES projesiyle ilgili ‘ÇED Olumlu’ kararı çıkması durumunda konuyu yargıya taşıyacaklarını belirterek, “Böyle bir sonuç ortaya çıkması halinde, elimizdeki bilimsel ve hukuki verilere göre son derece yetersiz ve objektiflikten uzak olan ÇED raporunu iptal ettirmek için dava açma hazırlıklarımızı da bir taraftan sürdürmekteyiz. Çünkü bütün bilimsel ve hukuki delillere rağmen, ülkemizin çıkarlarının karşısında, sadece ticari işletmelerin yararına bir karar almaları ve yargı sürecinde bu hatalarının anlaşılarak kararlarının bozulması durumunda, bu insan kitlesi, verilecek bu taraflı kararın hesabını da soracaktır kesinlikle” görüşünü savundu.
‘BU KİTLE FİZİKİ VE HUKUKİ OLARAK KARŞILARINDA OLACAK’
Eylemle HES şirketine ve ÇED raporunu değerlendirecek olan komisyona Alakır’da bir HES’e daha geçit vermemek için ellerinden gelen tüm çabayı ortaya koyacak bir insan kitlesi bulunduğunu göstermeyi amaçladıklarını anlatan Elginöz, “Son günlerde çorap söküğü gibi ortaya çıkmakta olan girift ilişkiler bütününün sağladığı avantajlarla ÇED raporlarına olumlu sonuç aldırabilseler bile Alakır II. HES projelerini uygulamaya kalktıkları anda hem hukuki, hem de fiziki olarak karşılarında bulacaklardır bu kitleyi. Eylemimizin, bu mesajları net bir şekilde ilgili taraflara iletmemizi sağladığını düşünüyoruz” diye konuştu.