Tarım ilaçlarıyla kirlenen Sakarya’nın suyu

sakarya-dan-alinan-suda-kirlilikKaynak: Arcaajans, 20 Temmuz 2014

Kuraklık yaşayan İstanbul’a su verilen Sakarya Nehri ile ilgili bir araştırma, nehrin klorlu tarım ilaçlarıyla kirlendiğini ortaya çıkardı.
Sazan ve gümüş havuz balıkları üzerinde gercekleşen çalışmada, insan sağlığına zararlı, Avrupa Birliği direktiflerinde balıklarda bulunması sakıncalı görülmüş olan klorlu tarım ilacı kalıntıları tespit edildi. Çok tehlikeli 12 kalıcı organik kirleticiden DDT, aldrin, dieldrin, endrine rastlandı. Eskişehir’den doğan, Sakarya ’nın Karasu ilçesinde Karadeniz’le buluşan 824 kilometre uzunluğundaki Sakarya Nehri’ndeki klorlu tarım ilaçları (organoklorlu pestisitler) bir araştırmaya konu oldu. Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’nda öğrenim gören bir öğrencinin yapmış olduğu yüksek lisans çalışmasında, Yukarı Sakarya Havzası’nda yaşamını sürdüren sazan ve gümüş havuz balıkları incelendi. Sonbahar, kış, ilkbahar ve yaz mevsiminde balık örnekleri alındı. Örneklerin kas dokularında 17 değişik türdeki klorlu tarım ilacı kalıntısı tek tek araştırıldı.

Çalışmada, insan sağlığına zararlı olan; bu nedenden de Avrupa Birliği direktiflerinde balıklarda varlıkları istenmeyen kalıntılar tespit edildi. Uluslararası olarak kısıtlanan ve çevredeki kalıntılarının azaltılması hedeflenen çok fazla tehlikeli 12 tane kalıcı organik kirleticiden DDT, Aldrin, Dieldrin, Endrin’e rastlanıldı. Kalıntıların Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında onay verilmekte olan azami  limitlerin altında olduğu belirlendi.

Topraktaki kirleticiler üzerine araştırmalar yapan SAÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet İşleyen, ‘KOK’ olarak önde gelen pestisitlerin kullanımının ve satımının yıllar evvel yasaklandığını ifade etti . Çok zehirli böcek öldürücü olan DDT’nin Türkiye ’de 1984-1985 senelerinde yasaklandığına tüm dikkatleri üzerinde toplayan İşleyen, sözlerini şu şekilde devam ettirdi : “Bu kirleticilerin tamamının kanserojen etkisinin olduğu biliniyor. Toprağa ya da çevreye atılan DDT, zamanla topraklarla birlikte nehir ya da göle taşınabilir. Buradan da mikro canlılardan balık ya da diğer çok büyük canlıların yapısına besin zinciri ile geçebilir. DDT ve metabolik ürünleri, toprağın organik kısmına ya da canlının yağ dokusuna bağlanır ve buradan şunları gidermek çok fazla zordur. Toprakta 60-70 sene yarılanma ömrü olan ve uzun zaman kalan kanserojen bir kirletici ve gıda zinciri ile besinlerde birikme potansiyeline sahip. Bu tür kirleticiler kanserojen. Sinir sistemini bozucu etkilerinin de olduğu bilinmektedir.”

Zaman’daki habere göre çevre mühendisliğinde görevli bir akademisyen de pestisit türü kirleticilerin tüketildikçe vücutta birikeceğini, terle ya da dışkı suretiyle vücuttan dışarı atılmasının mümkün bulunmadığı ifade etti . Bu kirleticilerin su ortamındaki çözünürlüklerinin çok fazla düşük olduğunu kaydeden akademisyen, kirleticilerin yer aldığı suyun uzun zamanda kullanılmasının kişilerdeki kanser riskini arttıracağı uyarısında bulundu.