Irak ve Suriye’deki ayaklanmalar ve IŞİD’in ortaya çıkması gibi oldukça karmaşık bir hal alan kaotik durumun arkasında son derece basit bir neden olabilir: Bölgede yaşanan son 900 yılın en büyük kuraklığı.
Journal of Geophysical Research-Atmospheres’te yayınlanan NASA araştırması, Orta Doğu’nun 1998 yılından beri bir mega kuraklığın içinde olduğunu gösteriyor. Kuraklık Kıbrıs, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye’yi kapsıyor.
Mahsul kıtlığı, kum fırtınası ve rekor seviyedeki sıcaklıklar ile çiftçileri ve bölge ekolojisini giderek daha fazla etkileyen su sıkıntısı artık yıllık bir olay haline geldi.
Ancak kuraklığın gerçek kapsamı ancak şimdi görülmeye başlandı.
Bir NASA sözcüsü “Aşırı yağışlı veya aşırı kurak dönemler arasındaki aralık eskiden çok genişti ancak Levant bölgesinde [Suriye, Lübnan, Filistin] son dönemlerde yaşanan kuraklık son 500 yılın en ‘kurak’ döneminden yüzde 50 oranında daha kuru ve son 900 yılın en kurak döneminden yüzde 10-20 arası daha kurak geçti.” Diye açıkladı.
Yağmurdaki parmak izleri
NASA iklim bilimcileri Akdeniz ve Orta Doğu’nun birkaç bin yıldır genişleyen ağaç halklarının (her sezon ağacın yeni büyüyen kısmının kendi üzerinde yarattığı doku) verilerini haritalandırıyorlar.
Ağaç halkaları bir tür ekolojik parmak izi.
Her bir şerit ağacın ne kadar su aldığını ve koşulların büyümeye ne kadar uygun olduğunu gösteriyor.
Ağaç kurak bir dönemden geçerken şeritler daha ince oluyor. Dar şeritler ne kadar çoksa, kuraklık o kadar uzun sürmüş demek oluyor.
Ağaçların ne zaman ve nerede su yetersizliği çektiğini haritalamak bölge havasındaki doğal farklılıkları anlama fırsatı sunuyor.
Araştırmaya öncülük eden Ben Cook “Son dönemlerdeki olaylara bakacak olursak ve yaşanan anormalliklerin doğal farklılıkların alanı dışında olduğunu görmeye başlarsak, şundan emin olarak söz edebiliriz; bu istisnai olay veya bir dizi olayda, insan kaynaklı iklim değişiminin etkisi var.”
Orta Doğu örneğinde, 15 yıldan uzun süredir geniş bir alana yayılan kuraklık son 900 yıldan uzun bir süredir görülmemişti.
1100 yılından itibaren verilerin görülebildiği tarihi belgeler, ağaç halkaları haritasının doğruluğunu desteklemek için kullanıldı.
Yağmur yoksa kaçış da yok
Araştırma, Orta Doğu’dan çıkan ve Avrupa’ya giden göçmen akınının koşulların doğal bir sonucu olduğu görüşüne varıyor.
Tarihsel olarak Doğu Akdeniz’de kuraklık yaşandığı zaman Batı’nın bundan etkilenmemesi mümkün değil. İki uç da aynı şekilde mağdur olma eğiliminde oluyor. Bu da anlaşmazlıklara neden oluyor.
Eş yazar Kevin Anchukaitis “Bir bölgeden daha iyi iklim koşullarının olduğu başka bir bölge bulmaya çalışmak pek mümkün değil, bu nedenle su kaynakları üzerinde çatışma yaşanması ihtimali ile birlikte gıda sistemlerinin geniş ölçekte tahrip olma potansiyeli bulunuyor.” Diyor.
Fakat binlerce yıllık modeller gösteriyor ki göç Kuzey’e doğru oluyor.
Kuzey Afrika’nın doğusu kurak iken Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya yağışlı olma eğilimi gösteriyor. Bu tam tersi durumlar için de geçerli.
Ayrıntıdaki şeytan
NASA bilim insanları bu modellerden yola çıkarak Orta Doğu hava olaylarının arkasındaki motorları belirleyebildiler: Kuzey Atlantik Salınımı ve Doğu Atlantik Modeli.
Atlantik üzerindeki bu düzenli rüzgar modelleri, okyanus akıntıları ve sıcaklıkları tarafından hareket ettiriliyor.
Periyodik olarak yağmur fırtınalarını Akdeniz’den uzaklaştırıyorlar, yerine uzun süren kuru rüzgarları getiriyorlar.
Fakat NASA araştırası sonuçları bu seferki kuraklığın farklı olduğunu gösteriyor.
Kuraklığın davranışı bin yıldır net bir şekilde elde edilen modellere uymuyor.
İklim bilimcisi Yochanan Kushnir NASA açıklamasında “Akdeniz, tam bir fikir birliği ile [insan kaynaklı iklim değişimi nedeniyle] gelecekte kuruyacak alanlardan birisi olarak öngörülüyor.” Diye belirtiyor.
Kaynak: News.com.au