Dünya genelinde içilebilir temiz suya erişimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek, içilebilir su varlıklarının korunması konusunda somut adımların atılmasını sağlamak için her yıl 22 Mart “Dünya Su Günü” olarak kutlanıyor. 22 Mart’ın Dünya Su Günü ilan edilmesi üzerinden 23 yıl geçti. Geçen yıllar içinde su sorunu azalmadığı gibi hızla kriz boyutuna doğru ilerledi. Biz, Su Hakkı Kampanyası olarak 22 Mart’ı bir kutlama günü değil, su krizine dikkat çekeceğimiz, insani ve ekolojik kaygılara dayanan çözümlerimizi daha gür bir şekilde dile getireceğimiz bir mücadele günü olarak görüyoruz.
Bu doğrultuda, Dünya Su Günü kapsamında Su Hakkı Kampanyası olarak Belo Monte filminin Türkiye’deki ilk gösterimini organize edeceğiz. Hemen ardından gerçekleştireceğimiz panelde ise “Su Hakkı: Daha fazla baraj değil, suyun verimli kullanımı” üzerine konuşacağız. Etkinlik ücretsizdir.
Tarih: 18 Mart Cumartesi
Saat: 14:00
Yer: Aynalıgeçit Toplantı Salonu
Adres: Meşrutiyet Cad. Avrupa Pasajı Kat 2, Beyoğlu – İstanbul
Panel – Su Hakkı: Daha fazla baraj değil, suyun verimli kullanımı
Saat: 15.00
Konuşmacılar: Nazif Korkmaz (Kandıra Köylüleri)
Akgün İlhan (Su Hakkı Kampanyası)
Kolaylaştırıcı: Nuran Yüce (Su Hakkı Kampanyası)
Facebook etkinlik sayfası için tıklayınız.
Her yıl bir tema etrafında ele alınan Dünya Su Günü’nün bu yılki teması BM tarafından “Su ve Atıksu” olarak belirlendi. Biz de bu temaya uygun bir etkinlik programı oluşturduk. Etkinliğimiz, Türkiye’de ilk defa gösterilecek “Belo Monte/ Selden Sonra” belgeseli ile başlayacak. Belo Monte belgeseli, Amazonlar’daki Xingu Nehri üzerine inşa edilen dünyanın en büyük dördüncü barajını konu alıyor. 11 farklı yerli halkı, yüzlerce yıllık kültürleri, eşi benzeri olmayan bitki ve canlıların yaşam alanlarını yok eden baraja karşı bölgede yaşayanlar yıllardan beri mücadele ediyor ve soruyorlar “Nehirden bu kadar uzakta yaşarken, çocuklarımız balık tutmayı nasıl öğrensinler? Ormandaki Brezilya cevizini, yerli kauçuğu, pelesenk yağını nasıl öğrensinler? Bu kaynaklar olmazsa, bu bölgeye eskisi gibi erişim olmazsa, hepsi yok olup gidecek. Bunların yerini ne tutabilir?”
Bizlerden çok uzaklarda dile getirilen soruların aynıları Türkiye’nin dört bir yanından da yükseliyor. Enerji, içme suyu temini ya da tarımsal sulama için yapıldığı iddia edilen barajlar, HES’ler, havzalararası su aktarım projelerinin ardı arkası kesilmiyor. Ekonomik ve sosyal açıdan tüm yaşamı suya bağlı olanlar, su krizinden ilk elden etkilenenler oluyor. Örneğin Kandıra’da İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak adına yapıldığı ileri sürülen Sungurlu barajı ile tüm geçim kaynaklarını, yaşam alanlarını kaybedecek olanlar “İstanbul için huzurumuzu bozamayız” dediklerinde haksız olduklarını kim söyleyebilir? Büyük ölçekli su temin projelerinin tüm maliyetini artan su faturaları ile ödeyen, musluklardan temiz suya ulaşamayan İstanbullular için su krizinden etkilenmiyor diyebilir miyiz? Su krizi kırsal kesim için de şehirlerde yaşayanlar için de tüm canlılar için de büyüyen bir sorun.
Oysa su krizini çözmek mümkün! Suyun tasarrufu ve verimli kullanımını hedefleyen; kâr değil, insan ve doğa diyen kolektif çözümler üretebiliriz ve bunları hayata geçirebiliriz. Etkinliğimizin ikinci kısmında Sungurlu barajına hayır diyen Kandıra Köylüleri adına Nazif Korkmaz, Su Hakkı Kampanyası adına Dr. Akgün İlhan ve kolaylaştırıcımız Nuran Yüce ile birlikte “Su Hakkı: Daha fazla baraj değil, suyun verimli kullanımı” başlıklı panelde bu çözümleri tartışacağız. Tüm canlıların yaşam kaynağı ve ortak kamusal varlığımız olan suyu nasıl koruyacağımızı, suya adil erişimi nasıl sağlayacağımızı gelin birlikte konuşalım.