Küresel iklim değişikliğinin Türkiye’deki göllere ve denizlere olan etkisi artarak sürüyor. Son olarak Karadeniz Bölgesi’nde yağışların az olması ve kışın mevsim normallerinin oldukça üzerinde seyretmesi nedeniyle deniz suyu sıcaklığı da normal seviyenin üzerinde olduğu basında gündemine geldi. Kışın 7-8 derece olması gereken deniz suyu sıcaklığı Samsun’da 11 derecelere kadar çıktı.
Uzmanlara göre Haziran ayı itibariyle su sıcaklığının 20 dereceye çıkması bekleniyor. Meteoroloji uzmanlarının tahmin raporlarına göre ise, deniz suyu sıcaklığının yaz ayıyla birlikte rekor bir artış göstererek 31 derecelere kadar ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu sıcaklığın ise 1989 yılından bu yana Samsun’da ilk kez yaşanacağı belirtildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Samsun Meteoroloji 10. Bölge Müdürü Yücel Yüce, “Samsun’da Türkiye genelinde olduğu gibi kış biraz ılıman geçti. Dolayısıyla Samsun’daki deniz sıcaklığı önceki yıllara göre 1 ila 2 derece yukarıda seyrediyor. Şu an 11 derece civarında deniz suyu sıcaklığı. Geçtiğimiz yıllarda bu mevsimlerde deniz sıcaklığı 8 derece idi. 2-3 derece yukarıda seyrettiği için önümüzdeki yaz sezonunda deniz sıcaklığının biz fazla olabileceğini öngörüyoruz. Bugüne kadar yapılan ölçümleri araştırdığımızda en fazla deniz suyunun sıcaklığı 28,5 olarak ölçülmüş. Bu sene bunun bu oranı geçerek rekor kırma ihtimali var. Bunun nedeni ise ılıman bir kış geçirmemizdir. Bu nedenle de deniz suyu sıcaklığı yeteri kadar soğumadı” dedi.
Deniz suyunun sıcak olmasının olumsuz yönleri de olabileceğine dikkat çeken Yüce, “Deniz suyunun sıcak olmasıyla ve yeryüzündeki sıcaklık seviyesinin artmasıyla birlikte biz bu sene geçtiğimiz yıllarda yaşanan şiddetli yağışlar ve akabinde sel olayları olabilir. Kesin olacak demiyoruz ama tüm şartlar olgunlaşırsa sel olayı da akabinde gelebilir” diye konuştu.
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir ise, “Bizim de sene başından bu yana yaptığımız uyarılar var. Biz bu senenin riskli bir yıl olma ihtimalinin yüksek olduğunu, özellikle bölgemizin yağış rejimi itibariyle sağlıklı bir yağış alamadığını duyurmuştuk. Bunun da bu bölgede ciddi anlamda bir tarımsal kuraklık hissini de beraberinde getirdiğini zaman zaman açıklıyoruz. Hem Karadeniz Bölgesi’ndeki ısınma hem de deniz suyunun ısınması beklediğimiz bir sonuçtu. Bu hangi rakamlara ulaşır bunu yaşayarak göreceğiz. Ben Meteoroloji Bölge Müdürlüğünde görevli olan arkadaşlarımızın böyle bir açıklama yapmasından memnun oldum. Bizlerin de duyurularını doğrulamış oldular. Bir kere suyun her damlasının yaşam olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Aksi takdirde biz çevreyi, doğayı ve suyu yok edersek gelecek yıllarda daha büyük sıkıntı ve tehlikeleri yaşama endişesini taşıyoruz. Bu sene hakikaten ülkemiz ciddi bir süreçten geçiyor. Yeteri kadar kar yağışı da alamadık. Zaman zaman yağışlar oldu ancak bu yağışlar bekleneni karşılamadı” şeklinde konuştu.
Türkiye’de çoğu koruma altında olan göller ve sulak alanlar çok yönlü bir baskı altında. Bir yandan arıtma işleminden geçmemiş evsel, tarımsal ve endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan atık sularla su varlıklarımız kirletiliyor, bir yandan yasal olmayan kuyularla çekilen yeraltı suları ve yüzeydeki su kaynakları doğrudan çeşitli biçimlerde tüketiliyor, bir yandan da iklim değişikliğinin etkileri ile birlikte bu varlıkların yok olma süreci hızlanıyor.