AK Parti’nin Seçim Beyannamesi’ndeki çevre politikalarını incelemeye devam ediyoruz. Bu yazıda AKP dönemlerinde açılan tesislerin nasıl ele alındığını irdeleyeceğiz.
Kurulan tesislerin kirlilik yüküne uygun inşa edilmesi bir diğer önemli unsur. 2014 yılında İstanbul’un barajları boşalmıştı. Yetkililer buna rağmen İstanbullulara su kesintisi yaşatmadıkları için övünmüştü. Bunu nasıl yaptılar? Tarımsal ve sanayi faaliyetleri nedeniyle kirli olan Sakarya’nın suyunu İstanbul’un içme suyuna karıştırarak… İstanbul’da bu kirli suyu arıtmaya uygun tesisin olmamasını ise hiç dile getirmediler.
Seçim Beyannamesinde yine Neler Yaptık başlığı altında “Bütün şehirlerimizin içmesuyu meselesini uzun vadeli çözdük. İçmesuyu eylem planları ile şehirlerimizin 2040, 2050 hatta 2071 yılına kadar olan içmesuyu ihtiyacını planladık. 2003-2017 yılları arasında işletmeye aldığımız 207 adet tesis ile yaklaşık 42 milyon kişiye ilave içmesuyu sağladık … aldığımız tedbirler sayesinde son 44 yılın en kurak yılı olan 2017’de dahi vatandaşlarımıza susuzluğu hissettirmedik. İstanbul’a içmesuyu temin etmek için Melen Projesi’ni yaptık. Dünyada iki kıtayı birbirine bağlayan ilk ve tek 5.551 metre uzunluğundaki Boğaziçi Tüneli ile Asya ve Avrupa’yı denizin 135 metre altından birleştirdik. Ege’nin incisi İzmir’in 2040 yılına kadar içme suyu ihtiyacını Gördes Barajı ile çözdük. Dünya’da ilk defa denizin içinden 250 metre derinlikte askıda borularla toplam 106 kilometre uzunluğundaki isale hattı ile Ana Vatandan, Yavru Vatan KKTC’ye İçmesuyu götürdük. Ergene Havzası Eylem Planı kapsamında 13 adet İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi ve 3 adet Atıksu Kollektör Hattını tamamlayarak hizmete aldık” diye yazılmış. Bu kısımda yaptık denilen projelerin büyük kısmı sorunlu olduğu gibi bazıları da sorunun büyüklüğüne uygun nitelikte çözümler değil. 2040, 2050 hatta 2071 yılına kadar olan içmesuyu ihtiyacı planlandı deniliyor. Bu bir projeksiyon; nüfus artışına göre bu yıllarda ihtiyaç duyulacak içme suyu ihtiyacını belirlemeye dayanıyor. Artan su ihtiyacını karşılamada ihtiyacın nasıl temin edildiği daha önemli; kuraklık ile mücadeleye karşı aldığınız tedbirler, suyun verimli-tasarruflu kullanımı gibi alanlarda hayata geçirilen politikalar daha önemli. AK Parti hükümeti içme suyu temininde temel, ana yöntem ve hatta biricik yöntem olarak havzalar arası su aktarımı ve baraj yapımını benimsemiş durumda. Yağış miktarlarında azalma, barajların doluluk oranlarında belirleyici unsur. Yağış az, kar yağışları yok ise barajlar dolmuyor. Kısa vadede barajlarda biriktirilen sularla içmesuyu ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Ama yağış rejimlerinde değişikliğe neden olan iklim değişikliği meselesini ciddiye almamanız durumunda uzun vadede barajlarla içmesuyu ihtiyacına çözüm oluşturamazsınız. Havzalararası su aktarımı suyun görece bol olan bir yerden suyu az olan bölgeye aktarılmasını ifade ediyor. Asrın projesi olarak övünülen su taşıma projeleri arasında yer alan Melen projesi mühendislik ve maliyeti açısından gerçekten büyük bir proje. Bu proje ile İstanbul’a yılda 1 milyar 77 milyon metreküp su temin potansiyeli oluşturulması planlanıyor. Barajda 1 milyar metreküp su depolanabilecek. Ayrıca bu projede hidroelektrik enerji üretimi de yapılacak. İstanbul’un su sorununu çözmek için önerilen bu projede taşınacak suyun miktarının büyüklüğüne dikkat etmek gerekir. Bir bölgeden bu kadar büyük bir miktarda su taşımaya başlarsanız o bölgenin ekosisteminin ve insanların ölüm fermanını da imzalamış olursunuz. Melen Çayı Karadeniz’in tuzluluk oranını azaltan, buna önemli etkide bulunan bir özelliğe sahip. Karadeniz’in tuzluluk oranının artması deniz ekosistemini, balıkçılığı, balıkçılıkla geçinen nüfusu da ortadan kaldıracak.