AK Parti’nin Seçim Beyannamesi’ndeki çevre politikalarını incelemeye devam ediyoruz. Bu sefer odağımızda Çevre Etki Değerlendirme Raporu süreçleri var.
Çevre Denetim Raporlarında her yıl Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından çevre alanında gerçekleştirilen çevresel etki değerlendirmesi, izin verme, lisanslandırma faaliyetleri, çevresel izleme ve çevre denetim ve yaptırım uygulamaları gibi bilgiler derleniyor. 25.11.2014 tarih ve 29186 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne (ÇEDY) göre de Ek-1 Listesi kapsamındaki projelere yönelik “ÇED Olumlu Kararı” ya da “ÇED Olumsuz Kararı” Bakanlık tarafından, Ek-2 Listesi kapsamındaki projelere yönelik “ÇED Gereklidir” ya da “ÇED Gerekli Değildir” Kararı da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlük’leri tarafından verilmekte. Bu bilgiler ışığında 2017 yılı raporunun verilerine baktık.
2017 yılında 431 projeye “ÇED Olumludur” kararı, 3.301 projeye de “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilirken, sadece 57 proje için de “ÇED Gereklidir” kararı verilmiş. Projelerin ÇED süreçlerinden muaf tutulması sadece 2017 yılına da özgü değil, önceki yıllarda da aynı şekilde projelerin büyük çoğuna “ÇED Gerekli Değildir” ya da “ÇED Olumlu” kararı verilirken, “ÇED Gerekli” denilen proje sayısı ise 10’lu sayılara ancak ulaşabilmiş.
Bakanlık, verilen bu kararların sektörel dağılım bilgisini de paylaşmış. 2017 yılında en fazla ÇED kararı Petrol-Madencilik Sektöründe (1.710) alınmış. Petrol-Madencilik alanında değerlendirmeye tabi tutulan projelerin 121’i için “ÇED Olumlu” kararı, 1.589’u için de “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş. Ayrıca 2017’de Enerji Sektöründe 96 “ÇED Olumlu”, Sanayi Sektöründe de 501 “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş. Bu verilerin bize söylediği şey şu: Türkiye’de hayata geçen projeler kısa ve uzun dönemli çevresel maliyetleri dikkate alıyor, bu maliyetleri en aza indirgemek için gereken tedbirler sayesinde kusursuz işliyor. Oysa yeraltı ve yerüstü su varlıklarının kirlenme oranları, tarımsal alanlardaki kirlilik oranları, ormanlık alanların kaybı gibi tüm veriler tam bunun aksine işaret ediyor.