Kaynak: Aktifhaber, 26 Eylül 2015
Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Levent Bat, Karadeniz’deki kirlilik ve aşırı avcılık nedeniyle Mersin balığının iki türünün neslinin tükendiğini, kılıç balığı, uskumrunun kaybolduğunu, diğer bir çok balık popülasyonunda da azalma olduğunu dile getirdi.
Prof.Dr. Levent Bat, 2014 yılında Karadeniz’in deniz balıklarına ait son koruma statüleri hakkında Türkiye, Bulgaristan, Ukrayna ve Gürcistan bilim insanlarının birlikte yaptıkları kontrol listesine göre, Karadeniz’deki balık türlerinin sayısı 189 olup, sadece 2 Mersin balığı türünün nesli tükenmekte, yüzde 3.7’sinin kritik tehlike altında, yüzde 16.4’sının hassas, yüzde 1.06’sının nesli tükenme tehdidinde olduğunu söyledi. Prof.Dr. Bat, balıkların yüzde 10.58’i için veri eksikliği, yüzde 26.46’sının asgari endişe kategorisinde, yüzde 2.65’sinin yakın tehdit altında olduğunu ve yüzde 38.1’nin de değerlendirilmediğinin belirtildiğini ifade etti.
Karadeniz’in dünyadaki en büyük ve en fazla oksijensiz su içeren meromistik havza olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Levent Bat, bugün bu deniz suyunun yaklaşık yüzde 90’ının sürekli oksijensiz olduğunu dile getirdi. Karadeniz’de ekonomik balık türlerinin azalması veya biyolojik çeşitlilikteki azalışın kirlenme ve aşırı avcılık ile değişmekte olduğunu kaydeden Prof.Dr. Bat, şöyle devam etti:
“Çevre problemlerinin en önemlilerinden birisi olan deniz kirliliği, çeşitli endüstri kollarındaki gelişmeler, modern tekniklere dayalı tarımın yaygınlaşması, kentleşme ve sayısı milyonları aşan kimyasalların çeşitli şekillerde kullanımı sonucu daha da artmaktadır. Denizlerin atıklar için alıcı ortam olarak düşünülmesi, denizel kaynakların kullanımının azalmasına ve ekosistemin bozulmasına neden olmaktadır. Karadeniz’deki kirliliğin ana kaynakları nehirlerdir. Bu önemli nehirler arasında Tuna, Dinyeper, Dinyester, Don ve Kuban yer alır. Bunlara ilaveten Türkiye ve Bulgaristan kıyılarından gelen küçük nehirler de denize boşalmaktadır. Yine Orta Karadeniz bölgesinde yer alan Kızılırmak ve Yeşilırmak Karadeniz’in önemli iki nehridir. Pek çok büyük ve küçük fabrika (gıda, plastik, sigara, gübre, tekstil, pestisit) bu bölgede yer almaktadır. Batı Karadeniz bölgesinde, iki önemli demir ve çelik fabrikası bulunurken, Doğu Karadeniz bölgesinde ise fındık üretimi, un fabrikası, balık yağı fabrikaları kağıt fabrikası ve meyve suyu fabrikaları bölgenin önemli endüstri kaynaklarını oluşturmaktadır. Özellikle Karadeniz’de ve Marmara Denizi’nde tarımsal gübre atıkları, deterjan atıkları ve kanalizasyondan kaynaklanan azot ve fosfor bileşikleri denizlerimizde ötrofikasyona sebep olmaktadır. Karadeniz’de oluşan kirliliğin bir bölümü de Tuna nehrinin getirdiği atıklardan kaynaklanmaktadır. Atılan milyonlarca ton petrol, gübre, ağır metal ve diğer endüstri atıkları canlılar üzerinde geri dönülmez etkiler bırakmaktadır. Bu kaynakların oluşturacağı kirlilik etkilerinin denizlerde yaşayan canlılarda kuşkusuz olumsuz etkiler yaratmaktadır. Karadeniz ekosisteminde gözle görülür ilk radikal değişimler ticari balıkçılık ile kendini göstermiştir.”
“KILIÇ BALIĞI KAYBOLDU”
Prof.Dr. Levent Bat, ötrofikasyonun (suda besin maddesi miktarının aşırı artması sonucu oluşan kirlilik) hızla artması, su değişiminin azalışı, balık popülasyonlarında etkisini gösterdiğini kılıç balığının kaybolduğunu, mezgit balığı, kefal stoklarının azalması, levrek, mırmır, barbunya, altınbaş kefal, izmarit, karagöz, çipura, mercan, sinarit, traça, orfoz, lahoz gibi ekonomik balıkların stoklarındaki azalmaların sorumsuzca avlanma ve deniz kirliliği sonucu olduğunu söyledi. Prof.Dr. Bat, şunları ekledi:
“Kirlenme ve bilinçsizce yapılan avcılık sonucu uskumru balığı kaybolmuş, lüfer ve palamut zaman zaman azalmalar göstermiştir. Yine en ekonomik tür olan hamsi balığının stoku, boyu ve ağırlığı azalmıştır. Karadeniz’de havyarı ile tanınan ve nehir ağızlarında yaşayan Mersin balığının iki türünün, kirlilik ve aşırı avlanma sonucu nesli tüketilmiştir. Pisi, dere pisisi, kalkan balıklarının da popülasyonlarında hızlı düşüş meydana gelmiştir. Önceki yıllarda kontrolsüz balıkçılık sonucu balık stokları aşırı avcılıktan etkilenmiştir. Ayrıca torik-palamudun Karadeniz’e geçişinde göç yolu olarak kullandığı İstanbul Boğazı’ndaki adalarda kirlilik gibi sorunlar son birkaç yıldır tekrar bu balık miktarının azalmasındaki nedenlerdendir. Balıkçılık politikasının düzenlenmesi, Marmara ve Karadeniz’de kirlilik, yabancı türlerin girişi gibi ekolojik etmenlerinde kontrol altına alınması balıkçılık açısından önemlidir.”