Kaynak: Pelin Cengiz, Haberdar, 17 Şubat 2016
Artvin halkı, 20 yılı aşkın süredir üzerine çöken kabustan kurtulmaya çalışıyor. Ilıman kuşak ormanlarıyla dünya üzerinde korumada öncelikli 200 ekolojik bölgeden birini ortadan kaldıracak madencilik faaliyetlerinin iptali yönünde 1990’ların başından bu yana Cerattepe’de halkın mücadelesi devam ediyor. Artvin halkı birkaç gündür yine ayakta. Çünkü, iktidar yandaşı sermaye Artvin’in altını üstüne getirmek için her yolu deniyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Vurun geçin” emri verdi. Çevre illerden takviye edilen çevik kuvvet de durur mu, halka karşı biber gazı ve plastik mermi kullanmaktan çekinmedi. Yeşil Yol’a karşı direnen Rabia Ana, “Devlet kimdir” diyordu ya, Artvin’de yaşanan devlet, yandaş şirket, kolluk kuvveti zorbalığı bu soruyu bir kez daha sordurttu.
Artvinlilerin mücadelesi tüm bu zorbalığın elbette çok üzerinde kararlılıkla ilerliyor.
Cerattepe’de olan biteni anlamak için 1990’lardan günümüze neler oldu diye bakmakta fayda var.
1992’de ilk ruhsat sahibi Kanadalı Cominco Madencilik, tepkilere karşı gelemeyeceğini anlayınca, 2002’de ruhsatı başka bir Kanadalı şirket Inmet Mining’e satarak çekildi. 2005’te şu anda 60’a yakın bileşeni olan Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde dava açıldı, 2008’de ruhsat iptal edildi ve iptal kararı Danıştay tarafından 2009’da onaylandı. Bu karar sonrası Inmet Maining de burayı terk etmek zorunda kaldı.
Doğa düşmanları bir yere kafayı taktı mı, önce geri çekilip sessizliğe bürünüyor, ardından ilk fırsatını bulduğunda tekrar saldırıya geçiyor. Nitekim, Cerattepe’de de aynısı oldu, hukuksal anlamda madencilik yapılamaz kararı verilmiş olmasına rağmen, mahkeme kararları hiçe sayılarak, bu eşsiz doğal alanlar 2011’de ihaleyle ruhsatlandırılacağı duyurulan 1343 adet maden alanı listesine tekrar alındı.
2012’de Cerattepe ve Genya için bu kez Özaltın İnşaat’a ruhsat verildi. Artvin halkı bir kez daha direniş başlattı, ruhsatın iptali için açılan dava açıldı. O sırada, Özaltın İnşaat’ın aldığı ruhsat alanının işletilmesi için ihale sürecinde zaten ortak hareket ettikleri Cengiz Holding’e ait Eti Bakır A.Ş. ile anlaşma sağlandı. Siyanürlü altın madenciliği yapmak isteyen şirketin hazırlattığı ÇED raporunu hızlı bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kabul etti.
Yine Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde çeşitli sivil toplum örgütlerinin ve kişilerin de katıldığı 283 davacı tarafından 2014’te ÇED raporunun iptali için dava açıldı. Mahkeme, projenin uygulanması durumunda Artvin’in yaşam alanı olmaktan çıkacağını gerekçe göstererek, Ocak 2015’te “ÇED Olumlu” kararını iptal etti. Ancak, hemen ardından Cengiz İnşaat tarafından üzerinde bir iki değişiklik yapılan yeni ÇED raporunu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kabul etti.
2015’in ortalarında 760’ı aşkın davacıyı temsil eden 61 avukat, bu ÇED’in de iptali için Türkiye’nin en geniş katılımlı çevre davasını açtı. Cengiz İnşaat, iktidar yandaşlığından aldığı destekle mahkeme kararını beklemeden Cerattepe’ye girmeye çalışınca, Artvin halkı nöbet tutmaya başladı. Jandarma, millete küfür eden Mehmet Cengiz’in şirketinin iş makinelerinin yanında yer alıp, mal ve can güvenliğini korumakla yükümlü olduğu halka karşı yolları kapattı.
Mahkeme süreci tamamlanmadan şirketin asker, jandarma gücünü de arkasına alarak, iş makineleriyle 32 hektar alanı talan etmesinin önüne geçmek için gece gündüz, kar kış demeden halk nöbet tutuyor. Tam manasıyla tüm kurumlarıyla devlet ve özel şirket, Artvin halkının sabrını sınıyor.
Şu anda Artvin’in tüm dağlarını kapsar şekilde 325 maden ruhsatı verilmiş durumda. Başta Cerattepe olmak üzere madenciliğin her türlüsünün yapılmak istendiği alanlar, Artvin’in yaşamsal kaynakları. Artvin’in yeraltı su kaynaklarının bulunduğu yerler. Zaten, Çoruh Vadisi HES projeleriyle harabeye çevrilmiş durumda. Bunlar sadece enerji değil aynı zamanda sürgün projeleri. İkisi Çoruh Vadisi’nin yan kollarında inşa edilen yedi baraj, 16 bin Artvinli’yi yerinden yurdundan edecek.
Artvinliler, her zaman söyler, yerin üstü yerin altından kat kat değerli. Dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ve en fazla tehlike altındaki önemli 34 Karasal Ekolojik Bölgesi’nden biri olan Kafkasya Sıcak Noktası içerisinde yer alan bir yer burası. Avrupa ve Orta Asya’yı içine alan coğrafyadaki en büyük doğal yaşlı orman ekosistemi. ÇED raporunda, proje alanının orman alanı içinde kaldığı ve 50 bin 300 adet ağaç kesileceği belirtiliyor. Ağaç katliamıyla birlikte bölgedeki farklı bitkiler de kesilecek. Türkiye’nin de taraf olduğu BERN ve CITES gibi uluslararası anlaşmalarla korunması gereken ekosistem özellikleri açıkça belirtilmiş alanlar yok edilecek.
Bu bölgenin tamamen madencilere teslim edilmesi demek, Artvin doğal varlıklarıyla, insanıyla, tarihiyle, kültürüyle silinecek demek.
Karadeniz’in doğasıyla o kadar çok oynandı ki, son yıllarda yaşanan çevresel felaketler herkesin malumu. Ormansızlaştırma, HES’ler, yanlış altyapı projeleriyle doğa talan edilirken, farklı rüzgarlar, hortumlar, aşırı yağışlar görülmeye başladı, heyelan riski arttı, sular kirletildi.
Madenler zorunluluk değildir, ancak sahip olduğunuz doğal varlıkları korumak önemli bir sorumluluktur, zorunluluktur.
Altınsız olur, Artvinsiz olmaz.