6 Nisan’da New York’ta bir toplantıya katılan Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ilginç açıklamalarda bulundu. Toplum sağlığı aktivisti olduğu günlerden küresel finans kurumu liderliğine geçişini anlatırken “zenginlerin araçlarını kullanarak yoksullara hizmet ettiğini” söyledi. Jim Kim kendisini Robin Hood gibi görmeye devam ededursun gerçekler salondan gelen bir soru ile tüm çıplaklığı ile ortaya serildi.
Honduras’ta Dünya Bankası destekli dev baraj projelerine karşı çevre ve yerli hakları mücadelesi sürdüren Berta Cáceres’in öldürülmesini hatırlatan bir katılımcı dev barajlar hakkındaki fikirlerini sordu. Kim, Cáceres’in öldürülmesinden üzgün olduğunu söylerken bildik popülist argümanlarla dev barajları desteklemeye devam edeceklerini söyledi:
“Afrika’ya gidip hidroelektrik istemiyoruz, nükleer istemiyoruz, kömür istemiyoruz ama sizin enerji üretmenizi istiyoruz dersek bu ciddi olmaz, ciddi olmamış oluruz. Kömür kullanmayacağız ve çılgınca güneşi deneyeceğiz, fakat oradaki insanlar şunu diyecekler: “bizim de kalkınma hakkımız var.”
Biz bu söyleme Türkiye’den oldukça aşinayız. Şirketlerin büyümesinden ibaret olan kalkınma için termik ve nükleer santral yapımları, her bir derenin üzerine HES yapımı, antik kentleri bile sular altında bırakan dev baraj inşaatları, yeşil alanların ve ekili arazilerin maden şirketlerine satılması vb. birçok doğa düşmanı uygulama hep bu argümanlarla savunuluyor. Oysa şirketlerin daha fazla kâr elde etmesi ve istatistiki olarak büyümeye odaklanan neoliberal kalkınma anlayışı toplumun büyük çoğunluğu için kirli hava, susuzluk, betonlaşma, sağlıksız gıda ürünleri ve beden ve sinir hastalıkları demek.
Jim Kim her ne kadar yoksulları koruduğunu düşünse de Dünya Bankası destekli dev barajlar onbinlerce insanı yaşam alanlarından göç etmeye zorluyor. Barajlar yoksullara hiç bir fayda sağlamıyor. Yapıldığı bölgelerin ekolojisinde geri dönülmez tahribatlar yaratıyor.
Kaynak: International Rivers