İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 Ağustos’unda yapıma başlanan martı şeklindeki Kabataş projesinin mimarı Hakan Kiran çevre aktivisti Cihan Uzunçarşılı Baysal’a proje ile ilgili yazdığı bir makaleden dolayı dava açtı.
Bugün İlk duruşmasının gerçekleştiği davaya İstanbul Kent Savunması’nın çağrısı ile kent hareketlerinden aktivistler de katılarak Cihan Uzunçarşılı Baysal’a destek verdi. Desteğe katılanlar arasında birçok kurumdan aktivistlerin yanı sıra Su Hakkı Kampanyası aktivistleri ve CHP eski milletvekili Melda Onur da vardı.
Cihan Baysal basın açıklamasında şunları söyledi:
“Davaya konu olan yazı benim Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin üç ayda bir yayınlanan bir dergisine yazdım. “Kabataş Martı Projesi: İstanbul’un Dubaileştirilmesi ve Mimarın Etiği” başlıklı yazıma istinaden bir dava açıldı. Ancak şunu da belirtmeliyim ki davayı açan ve aynı zamanda proje mimarı olan Hakan Kiran sadece şahsıma değil projeyi eleştiren herkese dava açmıştır. Prof. Zerrin Bayraktar’a, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Sami Yılmaztürk’e, ÇED Sekreteri Mücella Yapıcı’ya, Politeknik’ten Ersin Kiriş’e ve aynı zamanda Politekniğe dava açmıştır.
Biz aslında emsali olmayan bir dava ile karşı karşıyayız. Sanırım yok bunun başka bir örneği. Hakan Kiran bana suçlamasında 50 ile 60 sayfalık teknik raporlarını sunmuştur. Oysa davaya konu olan yazıda teknik ayrıntılara girilmemişti. Ben kent üzerine çalıştığım için kendi alanımda İstanbul’un küresel gidişattan literatüre yeni giren “Dubaileştirme” terimi üzerinden yani kentlerin giderek birbirine benzemesi, Dubai’ye öykünmesi, kuş formunda veya ada formunda gibi projeler gerçekleştirilmesi sürecini anlattım. Buradan da Martı Projesi’ne geldim. Yani teknik açıdan bir şey eleştirmedim. Ancak dava metninde yer alan teknik bilgilerde bütün izinlerin Ekim 2016’da alındığını görüyoruz. Proje ise Temmuz sonu Ağustos başı başlamıştır. Dolayısıyla biz iki ay boyunca projenin hiçbir yasal gerekçeye dayanmadan ilerlediğini görmüş olduk.
Benim yazıda atıf yaptığım bir Aşkabat Havalimanı var. Kuş formunda, çakma kuş projesi demişim. Aşkabat daha sonra yapıldı diyor Kiran oysa Dubaileştirme’de bu kronolojik bir “çakma” değildir. Birbirinden esinlenmedir. JFK Havalimanı’nda bir kuş formunu görüyoruz, Dünya Ticaret Merkezi’nde bir kuş formunda yapı görüyoruz, Aşkabat’ta görüyoruz, kendisinin işbirliği yaptığı Hollandalı Royal Haskoning firması daha sonra ödül alan bir yer altı projesinde aynı o martının kıvrımlarını kullanmıştır. Dolayısıyla kentlerin birbirine benzeşmesinden ve bunun İstanbul’a reva görülmemesi gerektiğinden söz ediyoruz. Üstelik bu ultra model bir martı. Martı ve iki yumurtası çok özel iki camiinin arasında yer almaktadır. Bir tanesi Sinan’ın yüzüktaşı gibi oturttuğu Molla Çelebi Camii öbür yanında da Balyan’ın Valide Sultan Camii. Eleştirinin merkezi de budur. Yani bir mimar kentin kültüründen, tarihinden, bağlamından kopuk kafasına estiği gibi bir proje yapabilir mi? Hakan Kiran basın demeçlerinde “ben sahile gittim, orada martılar uçuyordu ben de martıları gördüm ve esinlendim” diyor. Bir mimarın önce arkasına, tarihe bakması lazım. Ben bu tarihi bölgeye nasıl bir proje oturtabilirim diye düşünmesi lazım.
Dünya üzerinde bir tek Trump örneği var gökdelenleri eleştiren herkese dava açan. Sonra da kaybediyor davaları. Biz buna Türkiye’deki örneği diyoruz. Bir mimar olarak Süleymaniye’nin muhteşem silüetini yok etti boynuz köprüsü (Haliç köprüsü) ile, şimdi de başka bir tarihi alanı yok etmeye hakkı var mıdır? Bu İstanbullulara reva mıdır? Bunu en başta Büyükşehir’in düşünmesi gerekiyor.”
Dava konusu makaleye buradan ulaşabilirsiniz