Kaynak:Şelale Kadak, Patronlardünyası, 13 şubat 2012
Bugün başı sivil toplum kuruluşlarıyla derde girmeyen, halkın tepkisini çekmeyen bir tane bile HES projesi yok galiba. En temiz, doğaya en az zarar verdiği iddiasında olan santraller bile kabul görmüyor. İşadamları topun ucunda. Evet Türkiye’nin enerji ihtiyacı ortada. Devlet, hükümet başka çare yok diyerek her hafza için ayrı ayrı plan yapmadan önce, nehirleri parselliyor ve projelendiriyor.
Enerji, iş çevrelerinin en çok içinde olmak istediği alan ama toplum baskısı da giderek tırmanıyor. Hükümet ve iş dünyasına göre bu projelere bir grup baştan, hiç tartışmadan karşı. Onlar her durumda, “istemezükçüler” Bir grup ise dinliyor ama yine karşı çıkıyor.
Tansiyonun giderek tırmandığı bölgelerden biri Rize’deki İkizdere Vadisi. Doğal SİT alanı olarak belirlenen İkizdere’de tam 26 HES projesi olunca, bölge halkı ayağa kalktı. Sivil toplum kuruluşları bu santraların hepsinin hayata geçmesi halinde bölgenin doğal yapısının tamamen bozulacağı, endemik bitki türlerinin ortadan kalkacağı ve heyelan tehlikesinin ortaya çıkacağını söyleyerek projelere müsade etmeyeceklerini açıklayıp duruyor.
İşte bu ortamda, Zorlu Enerji, İkizdere’de ihalesini 2008’de kazandığı 50 yıllık bir hidroelektrik santralının 16 mega watta olan kurulu kapasitesini 78 mega waat’a çıkaracak olan yeni yatırım planını açıklayınca ortalık çok çabuk birbirine girebiliyor. Olayın bundan sonrası çok ilginç. Çünkü yatırım kararı hala verilmedi. Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa, “İlk defa yatırımcı henüz yatırım kararını vermeden halka gidiyor. Yörede yaşayan insanlara, yöreyle ilgili değerlere saygı duyduğunu deklare ediyor.
Zorlu olarak onlara nelere dikkat etmemiz gerektiğini soruyoruz. Teknik olarak bilinenlerin dışında, yöreye özgü değerleri de tanıyabilmek için yöre halkının görüşlerine başvuruyoruz” diyor.
Bursa’ya göre, insanların bu kadar tepki vermesinin nedeni yapılan bir sürü yanlışlar. Halk ne olursa olsun çevreye tahribat vereceğine inanıyor. Bursa, İkizdere’de suyun çok bol olduğu zamanlarda elektrik üretimini arttırmak istediklerini, kesinlikle diğer zamanlarda üretimin doğal hayatı etkilemesine izin vermeyeceklerini vurguluyor. Ve ekliyor: “Belki de yapmayacağız. Vazgeçebilirim de.’ Bursa, halka gitme projelerini de “Benim için çevresel demokratikleşme projesi” diye açıklıyor.
Selen Zorlu bile projeye karşı!
Önemli bir kararın arefesinde olan Zorlu Enerji Başkanı, “Belki de sonunda bu projeden tamamen vazgeçeceğiz” diyebiliyor ve yöre halkının kararına ne kadar önem verdiğinin altını çizme gereği hissediyor. Öyle ki sırf bu yüzden, HES projesinin ÇED raporu sürecini bile dondurmuş. Öğrendiğim kadarıyla Bursa’nın bu kararına rağmen, proje doğru olsa bile yöre halkı İkizdere’yle ilgili hiçbir şeyi dinlemek istemiyor.
“Bu iş çok zor. Patron Zorlu Ailesi ne diyor? İstiyorlar mı bu yatırımı” diye soruyorum Bursa’ya. “Patronum da istemiyor ki” diye cevap veriyor ve Selen Zorlu’nun “Trabzonluyum ve duygusal olarak ben de karşıyım” dediğini anlatıyor.
İlginç değil mi? Artık dünya eskisi gibi değil. Yeni normal patronundan, CEO’suna, yerel halkından, STK’sına kadar herkesi müthiş etkiliyor. Rağmen proje diye bir şey de yok artık.
Bursa eski bürokrat.1993 yılında yayımlanan Çevrele Etki Değerlendirme (ÇED) yönetmeliğinin bizzat içinde yer alan bir bürokrat hem de. O nedenle her ne kadar ÇED yönetmeliği içinde yer alsa da bugüne kadar doğru dürüst uygulanmayan halkın katılımı konusunda hassasiyetle durma gereği hissediyor. İlk defa ve İkizdere projesinde. Zorlu Grubu’nun, 2008 yılında 7 hidroelektrik ve 1 jeotermal santralın özelleştirme ihalesini 510 milyon dolar teklif vererek almış olduğunu da hatırlatayım.