Kaynak: Diyarbakırsöz, 29 Mart 2012
DİSKİ Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Su ve Gıda Güvenliği Sempozyumu sonuç bildirgesinde herkesin eşit, adil ve yeterli suya erişim hakkının sağlanması gerektiğine vurgu yapılarak, “Dünyada canlı yaşamının sürmesi için, yaşamın vazgeçilmezi olan suyun korunması bir zorunluluktur” denildi.DİSKİ Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Dicle Üniversitesi, GABB, Tabipler Odası, Yerel Gündem 21, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası’nın katkı sunduğu 22-23 Mart tarihleri arasında düzenlenen “Su ve Gıda Güvenliği Sempozyumu” sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede, dünyada, 400 milyonu çocuk olmak üzere 1,5 milyar insanın, yeterli ve sağlıklı içme suyuna ihtiyaç duyduğu, dünyadaki hastalıkların yüzde 80’inin susuzluktan kaynaklandığı ve her yıl 25 milyon insanın temiz sudan mahrum kaldığı için hastalanarak öldüğü belirtildi. Türkiye’nin su fakiri sayılmasa bile riskli ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, Dicle ve Fırat nehirlerinin oluşturduğu Mezopotamya bölgesinin sahip olduğu su kaynakları nedeniyle sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu’nun şekillenmesinde tarihsel süreç boyunca önemli rol oynadığı kaydedildi.
GAP’A ELEŞTİRİ
GAP Projesi’nde enerji üretimi için gerekli yatırımların büyük bir hızla tamamlandığı buna karşın tarımsal sulama ve altyapı yatırımlarının 1980’li yıllardan bu yana sürüncemede kaldığı kaydedilen açıklamada, “Sosyo-ekonomik açıdan ülke ortalamalarının oldukça altında yer alan bölgenin ekonomik kalkınmasına doğrudan etki edecek yatırımların geciktirilmesi ile kırsal kesimden kentsel alana göç büyük bir hızla devam etmiştir. 1.8 milyon hektar alanın sulanması planlanan GAP Projesi ile bugüne kadar sulamaya açılan 300 bin hektar tarım arazisinde aşırı sulama yapılması ve proje kapsamında yapılması gereken ancak henüz tamamlanmayan drenaj kanallarının eksikliği nedeniyle tarım topraklarında aşırı tuzlanma gözlenmektedir” denildi.
YENİ POLİTİKALAR GEREKLİ
Suya erişim hakkını kısıtlayan yasal düzenlemelerin değiştirilmesi gerektiğine de vurgu yapan bildiride, sağlıklı yaşam için gereken suyu ücretsiz sağlayan belediyecilik modellerinin yaratılmasına işaret edildi. Bildiride, herkesin eşit, adil ve yeterli suya erişim hakkının sağlanması gerektiğine vurgu yapılarak, “Dünyada canlı yaşamının sürmesi için, yaşamın vazgeçilmezi olan suyun korunması bir zorunluluktur. Suya erişim hakkının sağlanması ise devletin en temel görevlerinden biri olmalı ve kamu hizmeti olarak sunulmalıdır. Piyasacı yaklaşımlarla, canlı yaşamını tehlikeye atan sürekli kalkınma politikalarından vazgeçilmediği sürece suyun korunması mümkün değildir” denildi. Bildiri “Ekolojiyi, yaşamı koruyacak yeni politikalar geliştirilmelidir. Politikaların ürettiği hukuk suyu korumalı ve su hakkını güvence altına almalıdır. Su hizmetleri paranın geçmediği bir alan haline getirilmelidir. Suyun korunması ve suya erişim hakkının sağlanabilmesi için demokratik ve katılımcı su yönetimi oluşturulmalıdır” şeklinde son buldu.