Kaynak: DHA, 23 Haziran 2012
Yazılı bir açıklama yapan Sezgin Tanrıkulu, Başbakan’nın Rize’de farklı Rio’da farklı telden konuştuğunu belirterek “Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde düzenlenen Rio+20 Zirvesi’ne katılan Başbakan Erdoğan çevre konusunda öylesine çarpıcı açıklamalar yaptı ki, bilmeyenler kendisinin Türkiye’de çevre düşmanı politikaların yürütücüsü HES’çi bir Başbakan değil de çevre ve insan hakları aktivisti olduğunu sanır!” dedi.
Tanrıkulu açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Oysa AKP’nin çevre düşmanı politikaları birbiri ardına yasalara dönüşürken Türkiye’nin çevre notu ise dünyanın en alt sıralarında yer alan Rusya ve Çin ile aynı: BBB!
Rio’da çevreci kesilen Başbakan Erdoğan, 2010’da Rize İkizdere’de Cevizlik Hidroelektrik Santrali’ni açarken; “Bazı çevreci adı altında tipler, gruplar çıkıyor ve bu sıfatla da bu HES’lere karşı çıkıyor, her türlü enerji yatırımına karşı çıkıyor, yalan yanlış bilgilerle de kamuoyunu, vatandaşımı yanıltıyorlar” diyerek çevrecileri açıkça hedef göstermişti.
Fakat HES’ler, tam da deredeki suyu yatağından alıp kapalı tüneller kullanarak, kilometrelerce uzağa akıtarak ve dere yatağını da, vadiyi de kurutan, doğanın dengesini altüst eden, yöre halkını susuz bırakan mekanizmalardır.
Rize’de HES’çi, Rio’da çevreci kesilen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Bugün…çevre kirlenmesi, iklim değişikliği, küresel ısınma, susuzluk, açlık, daha fazla salgın hastalık gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Açıkçası… Bizzat insanlar tarafından üretilmiş sorunlardır. Biz, atalarımızdan böyle bir dünya miras almadık. Eğer, tedbir alınmazsa, ne yazık ki çocuklarımıza, bundan daha iyi bir dünya miras bırakamayacağız.”
Başbakan Erdoğan doğru söylüyor, tedbir alınmazsa! Peki soruyoruz, bu tedbiri kim alacak! Gözyaşartıcı gazlarla, coplarla sindirilmek istenen HES karşıtı yoksul köylüler mi, bütün dereleri rant çeşmelerine akıtan iktidarlar mı?
Başbakan Erdoğan’ Rio’daki hamasi nutuk Türkiye’deki politikalarından habersiz olanlara karşı birde bakın neden söz ediyor: “Hırsın, açgözlülüğün, sınırsız tüketimin, bencilliğin şekillendirdiği bir dünya, gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya olmayacaktır.”
Bitmedi! “Bir tarafta, sınırsız şekilde harcayan, sınırsız şekilde tüketen, sorumsuzca, bencilce kaynakları eriten bir kitle varken, diğer tarafta, ağzına tek lokma koymadan günler, hatta haftalar geçiren çok daha büyük bir kitle var.” Erdoğan, herhalde, bu konuşmasını önce ayna karşısında kendisine karşı okumalı. Ya da söylediklerinde bir nebze dürüstlük payı varsa, gelip Rize’de aynı sözleri derelerine bentler konan, ekmeklerine çomak sokulan köylülere, yaşam alanları yok edilen canlılara karşı tekrar etmelidir!
Karadeniz’e HES, Doğu’ya bomba!
Çevre hakkı aynı zamanda insan hakları meselesidir! Çevre haklarının ihlali, insan haklarının ihlalleriyle bütün bir ‘adaletsizlik’ ortamı yaratıyor. Karadeniz, 2000’i aşkın HES projesi ile kurutulurken, Uludere’de sivillere bombalar yağdırılıyor. İşin ironik yanı, Brezilya’daki konuşmada Erdoğan, sivillerin yaşam hakkından da söz etmekten kendini alamıyordu: “Çocukların katledildiği bir dünyada hiç kimse sorumluluktan kurtulamaz. Kadınların, sivillerin acımasızca öldürüldüğü bir dünyada hiç kimse sorumluluktan kurtulamaz. Yoksulluk, hukuksuzluk, terör, hatta devlet terörü mazlumları hedef alırken, hiç kimsenin o mazlumlara sırtını dönme, tepkisiz kalma, sessiz kalma lüksü yoktur.”
Gerçekten de, Başbakan’ın dediği gibi, çevre ve insanlık felaketlerine karşı “kayıtsız kalanlar, bilmelidir ki, er ya da geç, o sorunlar ya seyredenleri, ya da seyredenlerin çocuklarını, torunlarını gelip bulacaktır”. Bir gün, AKP ve Başbakan’dan da bugünün fütursuz politikalarının hesabı sorulacaktır.”