Kaynak: Milliyet, 6 Temmuz 2012
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Ankara’nın şebeke suyunda ortaya çıkan kirlenmenin nedenleri nedir? Bu kirlilik insan sağlığını nasıl etkilemektedir? Yarattığı rahatsızlıklar ve kalıcı hastalıklar nelerdir?” diye sordu.
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, TBMM Başkanlığı’na, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Kaliteli ve içilebilir şebeke suyunun yokluğunun Ankara’nın en önemli sorunlarından biri haline geldiğini belirten Nazlıaka, “5 Temmuz 2012 tarihinde Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara’nın şebeke suyunda insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği yönünde bir rapor yayımlamıştır” dedi.
-“ANKARA’NIN ŞEBEKE SUYUNDA ORTAYA ÇIKAN KİRLENMENİN NEDENLERİ NEDİR?”-
Söz konusu raporda, “Yetkililer tatmin edici bir açıklama yapana kadar ve sudaki alüminyum değerlerinin normale döndüğünü ilan edene kadar Ankaralılara musluk suyu içmemelerini öneriyoruz” denildiğini ifade eden Nazlıaka, şu sorulara yanıt aradı:
“Ankara’nın içme ve kullanma suyu hangi barajlarımızdan sağlanmaktadır? Bu barajlardan verilen suyun oranı nedir?
Ankara’nın içme suyu kaç noktadan, hangi periyodla, hangi kurumlarca analiz edilmektedir? Sonuçları nedir? Bu sonuçlar nerede ve hangi sıklıkla yayımlanmaktadır?
Ankara’nın şebeke suyunda ortaya çıkan kirlenmenin nedenleri nedir? Bu kirlilik insan sağlığını nasıl etkilemektedir? Yarattığı rahatsızlıklar ve kalıcı hastalıklar nelerdir?
İçme-kullanma sularının kalitesi, 17.02.2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine göre denetlenmektedir. Bu yönetmelikte alüminyum için belirlenen sınır değer 200 μg/L’dir. Yönetmeliğin 11. maddesine göre: ‘Parametre değerlerinin ya da şartlarının ihlali halinde, bu ihlalin insan sağlığı için herhangi bir risk oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilir. İnsan sağlığını korumak amacıyla gerekli olması halinde su kalitesini iyileştirmek için gerekli düzeltici önlemler alınır. Düzeltici önlemlerin alınmasını gerektiren ihlalin ciddi boyutlarda olması durumunda tüketiciler bilgilendirilir’ denilmektedir. Açık hükme rağmen Ankara’nın şebeke suyunun parametreleri normal standartların üzerinde olduğu halde tüketiciler neden bilgilendirilmemiştir? Bu insan sağlığını yok saymak değil midir? Sorumlular hakkında açılan bir soruşturma var mıdır?
Ankara’nın şebeke suyundaki kirliliğin çocuklarda hafıza kaybı, öğrenme güçlüğü gibi ciddi sonuçların yanında kronik böbrek rahatsızlığı olanların durumlarını kötüleştirdiği bilinmektedir. 2005–2012 yıllarında yıllar itibariyle Ankara özel ya da hastanelerin diyaliz ünitelerine devam eden hasta sayısı nedir? Aynı dönemde yıllar itibariyle kaç kişi sağlık kuruluşlarına böbrek rahatsızlığı nedeniyle başvurmuştur?
Devlet Su İşleri Gerede Işıklı Barajı’nın yıllık yüzde 1,5 faizli 250 milyon Dolarlık kredi ile daha kaliteli su getirmek mümkünken Kızılırmak Suyu Projesi’ne bugüne kadar en az 700 milyon dolar harcanması kamu zararı değil midir? Ankaralıların kaynağını çarçur eden yöneticiler hakkında bugüne kadar neden bir işlem yapılmamıştır?
DSİ tarafından 2005 yılında hazırlanan Kızılırmak suyu: ‘…baraj göllerinin bakteriyolojik açıdan kıta içi II. sınıf su kalitesinde olduğu ve içme suyu olarak kullanılamayacağı belirlenmiştir’ ibaresi olmasına rağmen Kızılırmak suyunun Ankara’ya getirilmesine neden izin verilmiştir?
Ankaralılar kullandıkları suyun kirliliğinden Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nin çalışma ve duyarlılığı ile haberdar olmuştur. Son durum Ankara’nın içme suyunun kirliliği açıklanması konusunda kamu kurumlarının yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. Ankara şebeke suyunun kirliliği konusundaki araştırma ve açıklamaların bağımsız bir kuruma verilmesi düşünülmekte mi dir?
Ankaralılar bir zamanlar olduğu gibi ne zaman gönül rahatlığıyla şebeke suyunu kullanmaya başlayacaklardır? Bu konuda yapılan bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma hangi aşamadadır?”