Kaynak: Yeşil Gazete, 12 Aralık 2012
Bugün öğle saatlerinde Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla Ankara’da düzenlenecek bir törenle toplu baraj ve HES açılışları yapılacağının açıklanmasından sonra çevre ve ekoloji hareketlerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Konuyla ilgili olarak Derelerin Kardeşliği Platformu sözcüsü Ömer Şan ve Avukat Yakup Okumuşoğlu ile konuştuk.
Ömer Şan: “Veysel Eroğlu’nun dayatması”
Rize’de gazetecilik yapan Derelerin Kardeşliği Platformu sözcüsü Ömer Şan Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada “Hükümetin, yargı kararlarına ve tepkilere rağmen hiçbir önlem almadan HES açılışları yapmasına” tepki göstererek bunun nedeninin “Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun dayatmaları” olduğunu söyledi. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın enerjide üretim fazlası olduğunu açıkça söylemesine rağmen Eroğlu’nun “HES’ler Türkiye’nin enerji sigortasıdır” dediğini hatırlatan Şan, “Ne halkı, ne bilimi, ne tepkileri, ne yasaları, ne hukuku, hiçbir şeyi dikkate almayan bir siyasi düşünceyle karşı karşıyayız. O nedenle bu rant projelerine karşı hükümetten bir şey beklemek hayal ürünüdür. Biz vadilerimizde, köylerimizde, derelerimizin başlarında nöbet tutarak demokratik ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Av. Okumuşoğlu: “Milyonlarca yılda oluşan ekosistemler birbiri ardına tahrip ediiyor”
HES’lere karşı verilen hukuk mücadelesinin öncü isimlerinden biri olan ve konuyla ilgili çok sayıda dava kazanan Av. Yakup Okumuşoğlu ise gazetemize verdiği demeçte “Toplu HES açılışları insanlığa, medeniyete dair varlıklarımızın kesin olarak ortadan kaldırıldığı tarihler olarak toplumsal hafızalarımızda yer alacaktır” değerlendirmesini yaptı. Okumuşoğlu konuyla ilgili şunları söyledi:
“Vadileri yıkan, akarsuları borulayan ve kamunun elinden alıp aile şirketlerine veren bu yatırımları istemeyen halka rağmen, hukuku da zorlayarak bu yatırımları yapanlar, hem kadim yaşam biçimlerine son vermekte, hem vadilere has bir kültürü ortadan kaldırmakta, hem de insanları bin yıllık topraklarından etmektedir. Milyonlarca yılda oluşan ekosistemler tarihin bu noktasında birbiri ardına tahrip edilmektedir. Gezegenin bu bölgesinde kadim kültürlerin bu günlere taşıdığı Anadolumuzun damarları olan akarsular peş peşe tıkaçlarla doldurulmaktadır. Bu yatırımlar sonrasında yaşamın enerjisi belki elektrik enerjisine tahvil edilmiş olacak, ama böylece insan dahil on binlerce türün doğal yaşam alanları da ortadan kaldırılmış olacaktır.Yaşamı yüceltmek yerine her koşulda ekonomiyi yüceltme anlayışının Anadolu’yu zenginleştirmeyeceğini biliyoruz. Ne gelecek nesillere bırakabileceğimiz doğamız kaldı, ne de onlara daha erdemli bir yaşam sunabilecek yaşam alanları bırakabildik. Akarsuları HES’lerle, barajlarla, kum çakıl ocakları ile, vadileri devasa taş ocakları ile, dağları madenler ile, ovaları sanayi tesisleri ile, ormanları 2/B uygulamaları ve turizm yatırımları ile, kıyıları ikinci, üçüncü kuşak evlerle ve yine turizm tesisleri ile, şehirleri plansız yapılaşmalar ile doldurduk. Ekonomik kalkınma denilen bu yatırımlarla kaybettiğimiz değerlerden sonra medeniyet tarihinde bir o kadar da geriye düştük. Koruma hukuku, moral değerler, kültürel ve manevi varlığın gelişmesi, halkın yönetime katılması, aktif bir demokrasi ile hukuki güvence standartlarımız medeniyet tarihinde geldiğimiz noktayı işaret etmektedir. Ekonomik kalkınma adına medeni dünyaya ait değerlerimizi her geçen gün maalesef yok ederek bu günlere geldik. Bu anlamda toplu HES açılışları insanlığa, medeniyete dair varlıklarımızın kesin olarak ortadan kaldırıldığı tarihler olarak toplumsal hafızalarımızda yer alacaktır.”
Av. Yakup Okumuşoğlu Artvin’deki Çoruh nehrine yapılan Deriner barajının da yarın açılacak olmasıyla ilgili sorumuza ise şu yanıtı verdi:
“Artvinliler der ki: ‘Anadolu’nun her yerinde toprak taşınmaz varlıklardır. Artvin’de değil. Tarih boyunca biz hiçbir zaman zengin olmadık, ama Çoruh’tan toprak taşıyarak oluşturduğumuz küçük bahçelerimizde ürettiklerimizle hiçbir zaman fakir de olmadık. Hiçbir zaman ele güne eyvallahımız da olmamıştı. Ama şu HES’ler ve barajlar, topraklarımızı üç kuruşa kamulaştırdı. Şimdi ne geçimi sağlayacak paramız, ne gidecek bir toprağımız, ne de kente göçüp ev alacak, iş kuracak paramız var.’ Deriner ve Çoruh üzerinde halen inşaatı devam eden barajlar ve bu barajlar için yapılan yollar, inşaatlar, milyonlarca ton hafriyat ve nerede ise tüm Çoruh’u kelepçeleyen on kadar baraj bittiğinde nihayet adeta bir masal diyarı olan Çoruh havzası da bütünü ile ve tüm renkleri ile solmuş olacak… Şimdi Deriner ile rekor yükseklikte inşa ettiğimiz bir baraj gövdesi ile övünmemiz isteniyor. Halbuki marifet yüksek barajda değil. Adamlar Ay’a gidiyor, Mars’a gidiyor. Marifet insanların mutlu, huzurlu, geleceğe güvenle baktıkları erdemli bir yaşam standartı üretmekte. Bunu var edebilmiş miyiz? Hayır. Edebilir miyiz? Bu projelerin yıktıkları ve yıkmayı öngördüğü yaşam alanları ortada iken korkarım her geçen gün bu imkanları da yitirmekteyiz.”
Yeşil Gazete olarak toplu HES açılışıyla ilgili gelişmeleri ve tepkileri aktarmaya devam edeceğiz.
Haber: Ümit Şahin