240 civarında kuş türünün yaşağıdı Kars ve Iğdır’ın muhteşem Aras Kuş Cenneti yok olma tehdidiyle yüzyüze. Zira Aras Nehri üzerinde yapılması planlanan Tuzluca Barajı gerçekleşirse, bu Cennet yok olacak. Bölgenin çoktan Ramsar Alanı ilan edilip koruma altına alınmış olması gerekirken, baraj tehlikesiyle karşı karşıya olması esef verici.
KuzeyDoğa Derneği’nin yaptığı çalışmalar Aras Kuş Cenneti’nin kıtalararası kuş göç yolları üzerinde olduğunu gösteriyor. Burası Türkiye’de kuşların en önemli konaklama bölgelerden biri. Derneğin yürüttüğü gözlemler sonucu sadece altı yıl içinde bile 240 türden 40 binin üzerinde kuş kayıt altına alınmış. Peki bu ne anlama geliyor? 2006’dan bu yana incelenen Aras Kuş Cenneti’nde belirlenen kuş türü sayısıyla, 75 yıldır gözlemlenen Manyas Kuş Cenneti’ndeki türlerin sayısı neredeyse aynı. Türkiye’de kayda geçirilmiş 469 kuş türünün yarısından fazlası da bu sulak alanda yaşıyor. 10 km²’lik Aras Kuş Cenneti’nde, yüzlerce kez daha büyük olan Van Gölü’nde bulunandan daha fazla sayıda kuş türü var. Ayrıca Aras Vadisi’nde yapılan araştırmalarda, Iğdır’da daha önceden bilinmeyen yüzü aşkın yeni kuş türü belirlenmiş. Örneğin “Şikra Atmacası” ülkenin kuş envanterine yeni bir tür olarak eklenmiş. Tüm bunlar Aras Kuş Cenneti’nin ne kadar önemli bir sulak alan olduğunun kanıtları.
Ancak KuzeyDoğa Derneği’nin hazırladığı rapor ve başvurulara rağmen Aras Kuş Cenneti bir türlü “Sulak Alan” kategorisine alınmadı. Onun yerine bu yıl Dünya Sulak Alanlar Günü’nde KuzeyDoğa Derneği Başkanı Doç.Dr. Çağan Şekercioğlu’na Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından “Sulak Alan Bilim Teşvik Ödülü” verildi. Ödülü bizzat veren Bakan Veysel Eroğlu’ydu. Üstelik ödül töreninden sadece bir sene önce Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran 2012’de, Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sinan Oğan Aras Kuş Cenneti’nin durumunu TBMM’de gündeme getirmiş, Bakan Eroğlu da cevap olarak “Bu alanı korumak boynumuzun borcudur” demişti. Eroğlu’nun bu alanı sular altında bırakacak Tuzluca Barajı projesinin altında imzasının bulunması ne yaman bir çelişki.
Aslında bırakın Türkiye’yi, tüm insanlık ailesi için önemi yadsınamaz böylesi bir doğal mirasın kaderi siyasetçilerin iki dudağı arasında olmamalı. Zira Aras Kuş Cenneti hem Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar kapsamında (Ramsar Sözleşmesi ve Bern Sözleşmesi), hem de ulusal mevzuat (Çevre Kanunu ve Sulakalanlar Yönetmeliği) gereği derhal koruma altına alınması gereken bir sulakalan. Üstelik Tuzluca Barajı inşa edilirse sadece kuşların değil, içinde 1800 kişilik nüfusuyla üç köyün ve binlerce canlının yaşadığı 12.8 km²’lik bir alan da sular altında kalacak. Ömrü elli seneyi geçmeyecek bir baraj için geri dönüşü olmayan yıkımlar yaşanacak. Ve bu yıkım hepimizin olacak. Bir de geçtiğimiz günlerde TBMM’de tartışılmaya başlanan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın kabul edilmesi durumunda neler olacağı düşünülürse tablo daha da vahimleşiyor. İşte o zaman ne Aras Kuş Cenneti’ni, ne de diğer sulak alanları koruyacak yasal bir kalkan kalmayacak. Böylece Türkiye’nin yüzölçümünün sadece %5’ini oluşturan koruma alanlarının sayısı taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği en az üç kat artması gerekirken, varolan koruma alanları da madencilik ve hidroelektrik gibi çalışmalara kurban edilip hızla yok olacak.
Bu gidişata dur demek için geçtiğimiz günlerde Aras Kuş Cenneti özelinde bir imza kampanyası başlatıldı. “Aras Kuş Cenneti Kurtulsun, Tuzluca Barajı Yapılmasın!” adlı kampanyaya binlerce kişi destek verdi. Belki Bakan Eroğlu verdiği sözleri unutuyor, ama bu kampanyaya en azından bir imzayla destek vermek hepimizin “boynunun borcu”.
Akgün İlhan,
marksist.org, 07 Mart 2013