Kaynak: Milliyet, 18 Nisan 2013
Sümer Ezgü, HES’lerin yarattığı tahribata karşı mücadele verilen Antalya’daki Alakır Vadisi’ne gitti. Ezgü, enerji üretirken doğanın yaşanmaz hale getirildiğine dikkat çekti.
Türk halk müziği sanatçısı Sümer Ezgü, Antalya’nın Kumluca ilçesi yakınlarında hidroelektrik santrallerinin (HES) yarattığı tahribata karşı mücadele verilen Alakır Vadisi’ni ziyaret etti.
Ezgü, vadiyi besleyen 60 kilometre uzunluğundaki Alakır Nehri üzerinde 3’ü tamamlanmış, 5’i de proje ve planlama aşamasındaki HES’lere ilişkin yürütülen mücadeleye destek olma amacıyla Birhan – Tuğba Erkutlu ile yine aynı bölgede derme-çatma bir baraka kurarak yaşamaya başlayan Elif Arığ Guttstadt ve küçük kızı Cana Işık Guttstadt’la görüştü.
‘İki ayrı manzara’
Bölgedeki HES çalışmalarının tahribat yarattığını söyleyen Ezgü, Alakır’da iki ayrı manzara olduğunu söyledi. Sanatçı, “Birincisi debisi yüksek, gürül gürül akan, doğaya can veren bir su; ikinci manzara da önüne set çekildikten sonra o koca doğanın içinde cılız, incecik bir dere ve etrafında o suya bağımlı kurumuş ağaçlar. Şimdilik derenin hemen kenarındaki ağaçlar kurumuş, daha sonra belli ki yamaçlara doğru devam edecek bir kuraklık” dedi.
Enerjinin bir ihtiyaç olduğunu, ancak enerji üretirken anlık çözümlerle doğanın bir daha yaşanamaz hale getirilmesinin anlamsız olduğunu vurgulayan Ezgü, “Buradaki yaşam bitiyor. Doğa zincirleme yok olmaya başlıyor. Buzulların erimesi bizi ilgilendirmiyor gibi görülebilir ancak bu doğru değil. Dünyada denge bozulacak. Bu da ondan farksız. O, küresel ısınmadan kaynaklı doğal denge bozukluğu, burası da insan eliyle yapılmış bir denge bozukluğu. Yani enerjiyi sağlarken doğayı tümden yok etmek düşündürücü. Bu kadar insafsız olmamamız lazım” dedi.
‘İnsanoğlu doyumsuz’
Alakır Vadisi’ndeki suyu en yukarıdan kesmenin doğru olmadığını, vadinin aşağılarına doğru suyun gücünün daha da arttığını anlatan Ezgü, santralin, vadinin alt kesimlerine kurulması halinde akarsu boyunca doğal yaşamın bozulmadan devam edeceğini söyledi. Ezgü, “İnsanoğlu doyumsuz. Doğanın tahrip edilmesi yüzünden insanlar yaşam alanları bulamıyor. Bu kez kentlerde yeni problemler ortaya çıkıyor. Doğal kaynakları bu kadar hoyratça kullanmak bana pek insaflı gelmiyor.”