Türkiye’de yerel seçimlere hazırlanan partiler arasında BDP ve HDP, “ekolojik belediyecilik” anlayışına seçim beyannamelerinde özel başlık ayıran iki parti olarak dikkat çekiyor.
Yaşam alanı savunucularından da olumlu tepkiler alan “ekolojik belediyecilik” anlayışını ve ekolojik belediyeciliğin nasıl hayata geçirilebileceğini, Su Hakkı Kampanyası’ndan yaşam alanı savunucuları Akgün İlhan ve Nuran Yüce değerlendirdi.
Akgün İlhan, ekolojik belediyecilik için sunulacak hizmetler planlanırken, sermayenin ve hükümetin yetkililerinin değil, insanın ve doğanın çıkarlarının esas alınması gerektiğini ifade etti. Yüce ise batı illerindeki yerel yönetimlerle Kürt coğrafyasındaki yerel yönetimleri kıyaslayarak, Kürt coğrafyasında ekolojik belediyecilik anlayışının oturtulmaya çalışıldığını gördüğünü ve bunun Kürt siyasi hareketinin olumlu yansıması olduğunu söyledi. İstanbul için de uyarıda bulunan Yüce, İstanbul’un yaşanılabilir bir kent olması için, başta 3. köprü ve “Kanal İstanbul” projeleri olmak üzere, dev inşaat projelerinin durdurulması çağrısı yaptı.
Doğa ve insan için hizmet
Su Hakkı Kampanyası’ndan yaşam alanı savunucusu Akgün İlhan, ekolojik bir belediyecilik anlayışından söz etmenin ilk koşulunun sermaye ve hükümet yetkililerinin çıkarları için değil, insan ve doğa çıkarları için hizmet üretmek olduğunu söyledi. Bunun bir örneğinin bazı belediyelerin hayata geçirdiği temel ihtiyaç kapsamında su hizmetinin ücretsiz dağıtılması olduğunu söyleyen İlhan, yerellerde yürütülen projelere merkezden karar verilmesinin büyük bir hata olduğunu ifade ederek, yerellerin sorunlarının ancak yerellerin inisiyatifi ve iradesi ile aşılabileceğini belirtti, “Ankara’daki bürokratların sorunları çözmesi beklenemez” dedi. İlhan, Doğayı en çok tahrip eden HES ve nükleer santrallerin yapımına karşı da yerellerin tepkisinin önemli olacağını söyledi. Yerinden yönetimin güçlenmesinin aynı zamanda demokratik yönetimin güçlenmesi olduğunu kaydeden İlhan, demokratik katılımcılık açısından yerel yönetimin güçlendirilmesinin önemli olduğuna söyledi. İlhan, “Birileri geliyor sizin yaşam alanlarınızda sizin adınıza kararlar alıyor sizin haberiniz bile olmuyor. HES, nükleer kararların hepsi antidemokratik” dedi.
Kadın ve ekolojiye önem veriyor
Su Hakkı Kampanyası’ndan Nurhan Yüce de, yaşanabilir bir kent için öncelikli olarak, ekolojik ve insani boyutun ayrılmaz olduğuna dikkat çekti. Yüce, “Bundan kastımız ne olabilir? Bir yerde insanın rahat ve konforlu olması gerekiyor. Konfordan kastımız hız değil lüks değil, yavaşlık ve sakinlik. Ulaşım açısından bir kentin bir ucundan diğerine rahatlıkla gidebilmen gerekiyor, bisiklete binebilmen gerekiyor, toplu ulaşım araçlarının konforlu olması gerekiyor” diye konuştu. Yüce, ekolojik bir yerel yönetim anlayışı olsaydı, İstanbul’un bugün yaşanmaz bir kent haline dönüşmeyeceğini söyledi. Batı illerindeki yerel yönetimlerle Kürt coğrafyasındaki yerel yönetimleri ve yerel yönetim anlayışlarını kıyaslayan Yüce, Kürt coğrafyasında yerel yönetimlerde ekolojik bir belediyecilik anlayışının uygulanmaya çalışıldığını ve bunun da önemli olduğunu söyledi. Yüce, “Kürt hareketi uzun zamandan beri kadın konusunda olsun, ekoloji konusunda olsun önemli yansımalara neden oluyor. Lokal olarak bu dönüşümler elbette önemli ama çok ciddi bir dönüşüme ihtiyaç var” dedi.
Ekolojik kentler tartışılacak
Ekolojik kentler, ekolojik belediyeciliğin tartışıldığı yerel seçim öncesinde Türkiye Barolar Birliği İstanbul’da 31 Ocak, 1 ve 2 Şubat 2014 tarihlerinde “Ekolojik Kriz ve Kentler” konulu bir sempozyum düzenleyecek. Taksim Hill Otel’de düzenlenecek sempozyumun 2. günü 1 Şubat Cumartesi saat 16.00’da Taksim’de bir basın açıklaması yapılacak. Sempozyumun son günü olan 2 Şubat Pazar günü ise Kuzey Ormanları Savunması rehberliğinde, kuzey ormanları ve rezerv alanı ilan edilen bölge gezilerek incelemelerde bulunulacak.