Kaynak: Haber Ekspres, 6 Haziran 2012
Esin Gençel- Bergama’ya bağlı Efemçukuru Köyü’nde dün 1 yıl önce alınan altın arama izninin uzatılması ve kapasite arttırımı için halk toplantısı düzenlendi. Köy kahvesinde gerçekleşen toplantıya Şehir ve Çevrecilik Bakanlığı’ndan görevliler, İzmir Devlet Su İşleri görevlileri, Efemçukuru’nda altın madeni aramak için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu hazırlayan firma yetkilileri, çevreciler ve köy halkı hazır bulundu. Köylünün, çevrecilerin ve ÇED raporu firmanın Efemçukuru’nun altın madeni aramak için kapasite artışına gidilip gidilmeyeceği yönündeki görüşler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından değerlendirilecek. İzmir Çevre, Doğal Hayatı ve Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Besalet Alkaya, Efemçukuru Altın Arama Madeni’nin çevreye çok zarar vereceğini ifade ederek, gelecekte yaşanacak olumsuzluklara karşı köy halkını uyardı. Köy halkı da özellikle tozdan rahatsız olduklarını ve konuyla ilgili bilinçlenmek istediklerini dile getirdi.
Köylü tozdan şikayetçi
Köy halkının zaman zaman söz aldığı toplantıda Köy Muhtarı Mustafa Özdemir, maden işletmesinin sağlıklarına zarar vereceği ihtimalinin varsa bu madeni istemediklerini belirterek, “Biz köyümüzde maden aranmasından rahatsız değiliz. Maden olabilir ama sağlığımıza zarar verme ihtimali bizi rahatsız eder. Maden; bizim sağlığımıza, havamıza, suyumuza, bağımıza zarar verecek etkileri olmasın” dedi.
Madenden oluşan tozun kendilerini rahatsız ettiğini söyleyen köy halkı, tozun kendilerine ve üzüm bağlarına zarar vermeye başladığını belirttiler. Köy muhtarı Özdemir ise, bu konuda maden yetkililerinin kendilerine teminat vermesini istedi. Özdemir, “Ürünümüze her ne olursa olsun, zararın ödenmesi konusunda şirket bize teminat vermeli” diye konuştu.
4 milyonu tehdit ediyor
İZÇEV Başkanı Besalet Alkaya ise köylüleri maden konusunda uyardı. İzmir için Efemçukuru’nun çok önemli olduğunu belirten Alkaya, “Bu maden İzmir’in kaybı, ormanları tehdit ediyor. Ayrıca insanların su kaynağını da tehdit etmekte. Bu madenden 7,5-8 ton curuf çıkıyor. Bu curuf yapısında ağır metalleri barındırıyor. Bu ağır metaller toprağa bırakılacak. Bakır, demir, çinko gibi ağır metaller var. Bunlar zehirdir. Bu maden ormanları sarartacak, balıkları öldürecek, 4 milyonluk şehrin suyunu ve havasını değiştericek. Burası 4 milyonluk şehir hayatını derinden etkileyecek. Köylülerin çoğu topraklarını sattı. Para elbette önemli ama gelecek daha önemli. Kendi yöyünüzde mülteci gibi yaşayacaksınız” dedi.
Bana bir tane zengin Afrikalı gösterin
Toplantıda hazır bulunan El Ele Hareketi üyesi Ayşe Tosuner, altın madeni arama izninin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından nasıl verildiğini anlamadığını bilirterek, “Böyle bir madene ÇED raporu nasıl verilir? Tüprag firmasının burada çalışmasına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nasıl izin verdi? Bu çok yanlış. Tüprag Metal Madencilik şirketi aslında merkezi Kanada’da bir şirket, bunlar aynı yağmayı Afrika’da da yaptı. Bana bir tane zengin Afrikalı gösterin. Gösteremezsiniz, çünkü yok” diye konuştu.
Çevreye etkisi yok diyemeyiz
Tüprag Metal Madencilik şirketi için ÇED raporu hazırlayan Encon Çevre ve Danışmanlık yetikilisi Tolga Balta, çevreye madenin etkisinin olmayacağını söyleyemeyeceğini ifade ederek, “Sulama olmazsa toz olur, bu durum kontrol altına alınmalı. Etki yok diyemeyiz. Anca iyi madenci kötü madenci; iyi işletmeci kötü işletmeci vardır. Ağır metaller içme suyuna karışacak denildi. Doğru ama açığa çıkartılmış ağır metaller direk doğaya bırakılmıyor. 2005 raporunda yapılan çalışmalarda da suyun yağmurla gelip gelmediğine bakılmadan su arıtma tesisine gönderiliyor. Amaç doğal kaynak kullanımını minimize etmek” dedi.