Kaynak: Haberler10, 9 Temmuz 2012
Her yıl Avrupa çapında düzenlenen “Büyük Atlama”nın, Türkiye ayağı gerçekleştirildi. Hasankeyf’ten Burdur’a, Samsun’dan İzmir’e yaklaşık 30 noktada sulara atlayan gönüllülerin amacı, nehirlerin insanoğlu için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bizzat suyu kucaklayarak hatırlatmak.
Doğa Derneği’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada, nehirlerin üzerindeki tehditlerin başında barajların ve hidroelektrik santrallerinin geldiği vurgulandı ve “Anadolu’nun hemen hemen tüm dereleri, nehirleri enerji üretimi gerekçesiyle şirketlere devredildi. Yüzlerce yıldır vadisinde doğa dostu geleneksel bir yaşam sürdüren yerel halkın geleceği ile birlikte Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin yüzde 80’i de suyun borulara ve tünellere hapsedilmesi nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” denildi.
Suyu şükranla kucakladılar
Türkiye’deki son büyük doğal nehir olan Dicle Nehri’nin üzerinde Ilısu Barajı’nın kurulması halinde Yukarı Dicle Vadisi ve 10 bin yıllık tarihi Hasankeyf’in geri dönüşü olmayacak bir şekilde yok olacağının belirtildiği açıklamada Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin UNESCO Dünya Mirası kriterlerinin onda 9’unu sağlayan dünya üzerindeki tek yer olduğunun altı çizildi.
Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz da konuyla ilgili açıklamasında, “Planlanan 2 bin baraj ve HES projesi gerçekleştiği takdirde Türkiye’de özgür akan tek bir nehir bile kalmayacak, göllerimiz kuruyacak, denizlerimizde yaşam olmayacak. Oysa bizler suyla olan bağlarımızı yeniden hatırlamak, suyla bütünleşmek ve yaşam kaynağımızı korumak istiyoruz. Hasankeyf örneğinde olduğu gibi bir avuç kazanç uğruna nehirlerimizin ‘yenilenebilir enerji’ adı altında baraj ve HES’ler ile yok edilmesine sessiz kalmayanlar Anadolu’nun dört bir yanında suyu şükranla kucaklayarak nehirlerin ortak yaşamımız için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu hatırlattılar” dedi.
