Kaynak: HaberTurk, Abdurrahman Yıldırım,9 Ekim 2012
Trabzon’a bir ay içinde ikinci kez geldim. Birincisinde bir grup arkadaşla Rize yaylalarına çıktık. İkincisinde merkezi İstanbul daki Trabzonlu İşadamları ve Bürokratları Derneğinin (TİAB) yöneticileri ve bir grup gazeteciyle Trabzon Merkez ve Uzungöl’ü gördük. Temel konusu turizmin geliştirilmesiydi.
Önce Trabzon Belediye Başkanı Orhan Gümrükçüoğlu’ndan yaptıklarını ve vizyonunu dinledik. Kentsel dönüşümün ilk başlatıldığı yer Trabzon. Tarihi dokusu içindeki gecekondular temizlenmiş, Zağnos Vadisi ile kent nefeslenir hale gelmiş. Şimdi sıra Tabakhane vadesinin temizlenmesinde. Sonra sayısı 383’ü bulan eski binaların onarımı tamamlanacak. Başkan “Birinci önceliğimiz turizm mekrezi, ikinci önceliğimiz eğitim merkezi, üçüncü önceliğimiz sağlık merkezi, dördüncü önceliğimiz küçük ve orta boy sanayi üretimi merkezi, beşinci önceliğimiz ticaret merkezi olmak” diye özetliyor kente biçtiği vizyonu.
DERELER BULANDI:
Bu brifingin ardından yörenin turizm merkezi Uzungöl e doğru yola çıktık. Derneğin onursal başkanı ve eski Orman Bakanı Osman Pepe ve derneğin başkanı Atalay Şahinoğlu ile Uzungöl’e doğru tırmanırken doğanın tahribatını seyrediyoruz. Şara Deresi üzerinde sık aralıklarla HES’ler inşa ediliyor. Dere artık her gün bulanık akıyor. Uzungöl e çıktımızda dere tertemiz akmaya başlıyor. Çünkü dere boyunca dizilmiş HES inşaatları geride kalıyor. Uzungöl ün tam bitimindeki HES, Trabzonspor a ait. Turizmin göbeğine hançeri dikmişler. Yöre halkının direnişini Trabzonspor sevgisiyle aşmak istemişler sanki. Direniş olsun olmasın, dere bir alınmış, bir bırakılmış, belki 20 yerden boğulmuş. Turizm vadisi olmuş inşaat, HES ve kirlilik vadisi. Arada Karadeniz in o bitki örtüsü ve sayısı azalan yöresel mimarili evleri de olmasa, 45 dakikalık yolculuk tam bir eziyet olacak.
UZUNGÖL’DE DURUM:
1974 yılında başladığı yolculukla Uzungöl’ü turizm merkezi haline getiren Dursun Ali İnan’la konuşuyoruz. “Buraya eskiden beri gelenler, bilenler tepki gösteriyor, bize dert yanıyor. Çevreye bir çekidüzen vermezsek müşterinin bizi cezalandıracağı aşamaya da gelebiliriz” diyor ve ekliyor: “İşte o aşamada Trabzon turizmi de ciddi darbe yer. Çünkü bu ilin turizmi üçlü sacayağı üzerine kurulu. Akçabat, Sümela Manastırı ve Uzungöl. Akçabat’ta köfte ve yemek yiyor turist. Sümela’da tarihe yolculuk yapıyor, burada ise doğaya.”Uzungöl sahilden epey uzak. Gelenek ve görenekleriyle yaşayan bir belde. Turistler bu nedenle yöresel sanatçılar ve folkloru ile mutlaka karşılaşır. Bizim de orada geçen birkaç saatimiz içine yörenin kavalcısı düşüyor. 74 yaşındaki Mustafa Manavoğlu nun kavalından yöre ezgilerini dinleyip dönüş yoluna koyulduk.
Futbolun dışına odaklanırlarsa başaracaklar
Trabzon, bir turistik merkez olur mu? Olur ama Trabzon’un merkezi değil, çevresi olur. Trabzon turizmde beş şey satabilir:
■ Tarih turizminde Sümela Manastırı’nın yanına Santa Harabeleri, Akçaabat ve Sürmene evleri, kentin içinde yer alan 383 olarak belirlenen tarihi binaları ekleyebilirse. Santa Harabeleri’nin akibeti veya turizme açılması konusunda ise devletin pozitif kararı gerekiyor.
■ Doğa turizminde Uzungöl’ün yanına Maçka Vadisi ve Zigana Dağları ile Tonya’yı ekleyebilirse.
■ Gurme turizmine Akçaabat’ta sayıları 10’u geçen büyük turistik köfte ve balıkçı restoranına Sürmene’de pidecileri, Maçka ve Zigana’da et çeşitleri ve Hamsiköy sütlacını ekleyebilirse.
■ Yayla turizmi bir iç turizm olarak gelişti ama pekâlâ dış turizme de açılabilir. Bunun için yayla şenlikleri iyi bir fırsat. Yapılması gereken ise butik tesisler yanında folkloru yani yörenin halk oyunu horonu vitrine çıkarmak. Trabzon un turiste en iyi satabileceği ürünlerden birisi de folkloru.
■ Türkiye’deki ressamların yaklaşık yarısı Trabzon doğumlu. Kentte resmin tarihi bir geçmişi var. Turizmle de uyumlu. Trabzon’un satabileceği ürünler arasına resim de eklenmeli. Buna uygun bir dizayn yapılmalı.
Bütün bunları yapmak bütüncül bir yaklaşımı ve ortak bir çabayı gerektiriyor. Bunun için de odaklanmak çok önemli. Trabzonlular, futbolun dışına da odaklandıklarında, başaracaklar. O zaman futbolda başarının ortamını veya ön şartını hazırlayacaklar.
SONUÇ: “Eğri geminin, doğru seferi olur.” Trabzon sözü