Kaynak: Atlas, 18 Mart 2013
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Kovada Ulusal Parkı’nın da aralarında bulunduğu kentteki korunan alanların doğal sit statülerinin kaldırılması için il genel meclisine verilen önergeye bilim insanlarından tepki geldi.
SDÜ Öğretim Üyesi Kesici, SİT kararının kaldırılmasına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “artık yeter! Biz de korunan alanları eğitim amaçlı kullanmak istiyoruz. Her şey para değil” sözleriyle girişime tepki gösterdi.
AKP’li Isparta İl Genel Meclisi Üyesi Fevzi Özdemir, il genel meclisine sunduğu önergesinde, Kovada Gölü Ulusal Parkı’nın da aralarında bulunduğu kentteki korunan alanların sit alanı ve milli park ilan edildikten sonra hiçbir artı sağlamadığını ve çok fazla baskı yarattığını öne sürerek, bu alanların sit statülerinin kaldırılarak bilinçli kullanım için çalışma başlatılmasını istedi.
Yard. Doç. Dr. Kesici: ‘Yangında İlk Kurtarılacak Bölge’
Özdemir’in tartışma yaratan önerisine bilim insanlarından ise tepki geldi. Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğr. Ü. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Kovada Gölü ve çevresinin Türkiye’nin doğal zenginliği açısından korumada öncelikli yerler arasında ve adeta “yangında ilk kurtarılacak bölge” olarak görüldüğünün altını çizerek bölgenin millli park statüsü verilen ilk alanlardan biri olduğunu söyledi.
‘Suçlu Sit Baskısı Değil, Koruma Yasalarının Uygulanmaması’
SİT statüsü nedeniyle baskı oluştuğunu bölgenin kaderine terk edildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını öne süren Kesici, Kovada’nın bugünkü içler acısı durumundan geçmişte yapılan hataların sorumlu olduğunu dile getirdi. Geçmişte DSİ tarafından yapılan kurutma ve regülatör uygulamaları, drenajla tarım alanları açma, gölden yoğun su alımı, balıklandırma, göl kıyılarının işgali, toksik atıklar ve politik nedenlerden dolayı koruma yasalarının uygulanmamasının bugünkü noktaya gelinmesinde en önemli etkenler olduğuna değinen Kesici, “buradaki koruma alanı zaten daraltılacağı kadar daraltılmış. Yapılan çalışmalarla kullanım alanları belirlenmiş. Şimdi yeniden daraltılan bir alanın daraltması mı yapılmak isteniyor. İki- üç değil, eğer olanak varsa Kovada için bir çok başka koruma tedbiri alınmalı” diye konuştu.
‘Köylüler Ev Yapamıyor İddiaları Gerçek Dışı’
Bölgedeki köylerin gezilmesi durumunda çok sayıda modern konutun inşa edilmiş olduğunun görüleceğini kaydeden Kesici, “yöre köylüleri koruma yüzünden ev yapamıyor” iddialarının gerçeği yansıtmadığını savundu. SİT kararının keçi yetiştiriciliğini yok ettiği yönündeki iddialara da değinen Kesici, bunun yalnızca korunan alanlarla ilgili değil, genel olarak orman kanunuyla ilgili bir durum olduğunu belirterek, bu iki kavramın birbirine karıştırılmaması gerektiğine işaret etti.
‘Koruma İlkesi İhlal Edildi, Kullanma İlkesi Uygulandı’
Bu tür iddiaların korumacılık anlayışından yana negatif bir ayrımcılık yaratacağına dikkat çeken Kesici, “koruma-kullanma dengesi kavramının ‘koruma’ ilkesi hep ihlal edildi, ‘kullanma’ ilkesi ise sıklıkla uygulandı. Kovada Gölü insan eliyle yapılmış bir gölet değil, bugün oluşmadı. Milyonlarca yıl önce oluşmaya başladı Neotektonik hareketlere bağlı oluşmuş Boğazova vadisinin, günümüze kadar karstik olaylarla şekillenen Eğirdir çöküntüsünün 3. kısmını oluşturan güney ucunun sularla kaplanmasıyla meydana gelen doğal polye gölüdür. Yani doğanın ürünü, doğal bir miras. Başka yerde ev, bahçe, tesis yapabilirsiniz ama yeni bir Kovada Gölü yapamazsınız” diye konuştu.
‘Kovada Gölü’nü HES’e Süzgeç Yaptılar’
Kovada kanalı çevresindeki soğuk hava depolarından atılan zehirli gazların gölün kirlenmesinde büyük bir etken olduğuna işaret eden Kesici, “bu tesisler neden hep kanalların kenarına kuruluyor, çünkü atıklarını kanala deşarz etmeleri daha kolay ve ucuz. Göstermelik arıtma tabelaları dikmekle de olmuyor. Layıkıyla çalışmıyor arıtma sistemi. En dayanıklı su canlılarından biri olan kaplumbağaların bile öldüğüne tanık olduk. Çünkü gölde ağır metaller birikiyor. HES açılınca santrale gidecek suyun temiz olması istendi. Eğirdir Gölü’nden gelen suyu önce Kovada göl çanağında dinlendirip süzülünce HES’e verdiler. Bir anlamda Kovada’yı HES’in süzgeci yaptılar” görüşünü savundu.
‘EĞİRDİR VE KOVADA GÖLLERİ, ANNE İLE CENİN GİBİ’
Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü arasında anne ile cenin arasındaki ilişkiye benzer bir ilişki bulunduğunu kaydeden Kesici, Eğirdir Gölü ile Kovada arasındaki su akışını sağlayan Kovada kanalının bu ilişkide göbek bağı işlevini gördüğünü belirterek, “eğer anne temiz ve sağlıklı gıdalar ile beslenirse yavru iyi gelişir, sağlıklı yaşar. Öncelikle anneyi, yani Eğirdir Gölü’nün kirlenmesinin de önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.
‘ARTIK YETER, BİZ DE EĞİTİM YAPMAK İSTİYORUZ!’
Kovada Gölü ve çevresinin adeta bir Arboretum (doğa müzesi) niteliğinde olduğunu kaydeden Kesici, TÜBİTAK ve SDÜ işbirliğiyle her yıl dönemler halinde ülkenin farklı bölgelerinden gelen gönüllülere doğa eğitimi verildiği belirterek katılımcı sayısının bini geçtiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Bölge halkı ekonomik yönden çok da zayıf sayılmaz. Bölgede bir çok meyve bahçesi var. Bir kaç kişi büyük ölçekli ziraat yapacak diye korunan alanlar tahrip edilmemeli. İstihdam sağlamanın başka yollarını da aramak gerek. Organik tarım yapamıyoruz diyorlar, allahaşkınıza organik tarım yapacak toprak mı bıraktınız. Artık yeter! Ben ve benim gibi eğitimciler de bu tür alanları eğitim amaçlı kullanmak istiyor. Bizim de böyle bir talebimiz var. Her şey para demek mi yani? Biz de bu alanlarda öğrencilerimizle eğitim yapmak istiyoruz.”
Yazı: Yusuf Yavuz