Kaynak: Hürriyet, Muhammet Kaçar, 20 Aralık 2013
Rize’nin Küçükçayır Köyü’nde yapımı planlanan hidroelektrik santral projesinin ilk bilirkişi incelemesi için ineğini satan, ikincisi için de banka kredisi kullanarak açtığı davayı kazanan Kazım Delal’in, aynı projenin su kullanım hakkı anlaşması için açtığı iptal davası sonuçlandı. Danıştay 13’üncü Dairesi, enerji firması ile Devlet Su İşleri (DSİ) arasında yapılan 49 yıllık, ‘Su kullanım hakkı’ anlaşmasının yürütmesini durdurdu. Çevreciler, kararı, yolsuzluk operasyonları ile gündeme gelen ayakkabı kutusundan çıkardıkları dosya ile açıkladı.
Rize’nin kent merkezi ile birlikte 10 ilçede yaşayan 300 bin kişinin ihtiyacını karşılayan içme suyu tesislerinin de bulunduğu Salarha Vadisi üzerindeki Küçükçayır Köyü’nde yapımı planlanan 9 megavat kurulu gücündeki Ambarlık Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali Projesi için dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı, ’Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir’ kararı verdi. Bunun üzerine köylülerden 69 yaşındaki Kazım Delal, kararın iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Delal, dava kapsamında yapılacak bilirkişi incelemesi için mahkemenin talep ettiği 4 bin 500 lira masrafı ahırındaki ineğini satarak ödedi. Rize İdare Mahkemesi, bölgede yaptığı bilirkişi incelemesinin ardından Bakanlığın verdiği ’ÇED gerekli değildir’ kararını iptal etti.
İKİNCİSİ İÇİN BANKADAN KREDİ ÇEKTİ
Ancak, bu dava henüz sonuçlanmadan bu kez Çevre ve Orman Bakanlığı hemen ’ÇED gerekli’ kararı aldı ve şirket tarafından hazırlatılan ÇED raporunu onayladı. Kazım Delal bu kez de oldu bittiyle verilen bu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle yeniden dava açtı.
Davada yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme, Kazım Delal’den yapılacak bilirkişi incelemesi için 4 bin 500 lira ödemesini istedi. Delal, paranın bir kısmını çocuklarının birikimlerinden sağladı, kalanı için de bankadan kredi çekti ve bilirkişi harcını yatırdı. İki yıl süren davada Rize İdare Mahkemesi, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’nın verdiği ’ÇED olumlu’ raporunu iptal etti.
HES’E KARŞI 3’ÜNCÜ ZAFERİ
Kazım Delal son olarak da projenin yapımını üstlenen enerji firması ile Devlet Su İşleri (DSİ) arasında yapılan, ’Su kullanım hakkı’ anlaşmasının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açtığı davayı da kazandı. Danıştay 13’üncü Dairesi, enerji firması ile DSİ arasında 49 yıllığına yapılan ’su kullanım hakkı’ anlaşmasının yürütmesini durdurdu.
SU KULLANIM ANLAŞMALARINDA İLK DURDURMA
Karar HES’ler için verilen su kullanım anlaşmalarına yönelik ilk durdurma kararı oldu. Kararın diğer HES davaları için emsal oluşturduğu belirtildi.
KARAR METNİ AYAKKABI KUTUSUNDAN ÇIKTI
Rize Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyen Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan, davayla ilgili açıklaması öncesinde yanında getirdiği ve İstanbul’da yolsuzluk operasyonunda gündeme gelen ayakkabı kutusunu açarak içinden çıkan 3 simit ve 1 portakalı masaya koydu. Daha sonra açıklamada bulunan Şan, TBMM’ye sunulan ve ‘Demokratikleşme Paketi’ olarak propagandası yapılan yasa paketinin, hak mücadelelerine hapis cezası ve fişleme getirdiğini ileri sürdü. Şan, ’kamu faaliyetinin yürütülmesini engellemek’ adıyla HES’lere karşı anayasal, yasal ve demokratik haklarını kullanan kişilere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini söyledi, paketin geri çekilmesini istedi.
HES’LERDE BAŞA DÖNÜLDÜ
Danıştay 13’üncü Dairesi’nin su kullanım anlaşmalarına yönelik verdiği ilk yürütmeyi durdurma kararının önemine dikkat çeken Ömer Şan, şunları söyledi:
“Danıştay’ın verdiği bu karar da, bundan önceki yargı kararlarının yanında tarihe düşülen bir başka not olarak arşivlerimizde yerini alacaktır. Ancak diğer yargı kararları gibi gerekleri yerine getirilmez ise ortaya çıkacak vebal, HES’leri dayatan bütün siyasiler ile bürokratların alınlarında asılı kalacaktır. Bizim için bu karar, HES’lerde en başa dönülmesi anlamındadır. Su kullanım hakkı anlaşmalarıyla sularımız 49 yıllığına özel sektöre devrediliyor, böylece adı konulmamış bir özelleştirme süreci ile ticarileştirilerek bir meta haline getiriliyordu. Bu durum kesinlikle kabul edilemez ve seyirci kalınamaz.”
”TBMM’DE HES ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI”
Türkiye gündeminde olan yolsuzluk operasyonlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na uzandığını iddia eden Şan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“HES’lerdeki bu iddiaların usulsüzlük, yolsuzluk, yasa dışılık ve kanunsuzlukların sadece bu kadarla kalmadığını, diğer bakanlıklar ile bürokratik kurumlarda da çok daha büyük çaplı ve geniş olarak bu tür gelişmelerin yaşandığına inanmaktayız. Hiçbir kurum ve kuruluştan, fon veya kaynaktan yararlanmayan, tamamen bağımsız yerel bir halk hareketinin birer neferi olan bizleri bir dönem ‘3-5 çapulcu’, ‘vatan sevmez’ gibi yakıştırmalarla küçümsemeye çalışarak ‘lobilerle’ bağlantı kurmaya çalışan zavallı beyinlerin, şimdi düştüğü durumu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Derinlemesine baktığımızda, soruşturmanın ana konusunun doğa katliamı olduğunu, doğa katliamı üzerinden yolsuzluk yapanların isimlerinin geçtiğini ve 3-5 ağacın intikamının gündemde olduğunu görüyoruz. Bu itibarla, yıllardır çağrı yaptığımız TBMM’ye ve siyasilere bir kez daha çağrıda bulunarak, HES’ler konusunda TBMM çatısı altında bir araştırma komisyonu kurulmasını ve HES’lerin her yönüyle incelenmesini talep ediyoruz.”
Kazım Delal de su kullanım hakkı anlaşmasının yürütmesinin durdurulmasının kendisini sevindirdiğini söyledi.