Kaynak: Serkan Ocak, Radikal, 16 Şubat 2014
İstanbul’da geçen cuma günü Baraj ve HES’ler Fuarı’nın açılışında konuşan Orman ve Suişleri Bakanı Veysel Eroğlu, HES’lere karşı çıkanları anlamadığını belirterek, “Gidip Solaklı’ya baksınlar” demişti. Trabzon’un Of ilçesinden başlayıp Uzunköprü’ye kadar uzunan 40 kilometrelik bölgede yer alan Solaklı Vadisi, 30’dan fazla HES projesinin yer aldığı Karadeniz’de en çok tartışılan bölgelerden biri. Solaklı Vadisi’nin Karadeniz’e yakın olan noktasında yeni bir düzenleme yapılarak rekreasyon alanı oluşturulmuş. Bakan Eroğlu’nun kastettiği tam da burasıydı. Ancak uzmanlar ve çevreciler Eroğlu’nun kamuoyunu yanılttığı görüşünde. Düzenlemeyi hasta bir insana güzel elbise giydirilmesine benzetiyorlar. Çünkü oradaki çalışmaların HES tahribatı ile ilgisi olmadığı gibi vadinin içlerine gidildikçe acı gerçekle karşılaşılıyor. Açılan yolların oluşturduğu heyelanlar, kurutulan dereler, kesilen ağaçlar çevre tahribatını gözler önüne sermeye yetiyor. Yaklaşık 40 kilometrelik vadi Of, Çaykara ve Dernekpazarı olmak üzere üç ilçeden geçiyor. Onlarca köyde yaklaşık 41 bin 900 kişi yaşıyor. Vadi içinde 36 HES projesi yer alıyor. İnşaatları tamamlanan 5 HES şu anda elektrik üretmeye başladı, 5’inin inşaatı devam ediyor, 26 HES projesi ise hâlâ kâğıt üzerinde var.
Hamsiyi bile etkiliyor
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Coğrafya Bölümü son sınıf öğrencisi Fatih Işık, bitirme tezini Solaklı’daki HES’lerin çevreye verdiği zararlar üzerine hazırladı. Tezi okulda akademisyenler tarafından onaylandı. Önemli bulguların yer aldığı çalışmadan bazı bölümleri Işık şöyle anlattı: “Zararları 10 başlık altında topladım. Vadideki etkiler zincirleme reaksiyon gösteriyor. Karadeniz’deki hamsilere kadar zararları var. Hamsiler planktonlarla besleniyor. Karadeniz’e bu planktonlar da akarsular sayesinde ulaşıyor. Vadideki sular HES’ler için büyük su depolarında tutuluyor. Bu sırada planktonlar (suda bulunan, hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılar) kayboluyor. Kuru bir su dereye bırakıldıktan sonra Karadeniz’e ulaşıyor.” Tezinde daha önce Solaklı üzerine hazırlanmış makalelerden faydalandığını ve tezindeki bilgilerin hocaları tarafından geçerliliğinin kabul edildiğini belirten Işık, şu bilgiler verdi: “HES inşaatları sırasında öncelikle hafriyatlarla dere yatakları kapatıldı. Balıkların geçişleri engellendi. Kesilen ağaç sayısı net değil ancak çıplak gözle bile vahim durumu ortaya çıkıyor. Habitat bölünmesinden dolayı hayvan göçleri başladı. Varolan hayvan topluluğu yok ediliyor. İnşaat aşamasında özellikle geyikler, bozayılar, dinamitler ve dozer seslerinden dolayı kaçıyor. Memeli hayvanların bu çalışmalardan dolayı düşük yaptığına ilişkin makaleler okudum. Suyun tünellerle alınması sırasında derelerin büyük miktarlarda suyu azalıyor. Sisin oluşması için derelerdeki bu su gerekiyor. Akarsu kuruyunca sis de oluşmuyor. Kesilmeyen ağaçlar da kuruyor. Ayrıca yüksek gerilim hatlarının yerleşim yerlerinden en az 700 metre uzaklıktan geçmesi gerekiyor. Solaklı da tam yerleşim yerlerinin üzerinden geçiyor. Bu da kansere yol açıyor.”
‘Hasta insana güzel elbise giydirmek gibi’
Murat Sarı, Solaklı Vadisi’nde yaşıyor. Fotoğrafçı, aynı zamanda da belgesel yapıyor. HES’lerin yaptığı yıkımları kaydediyor. 2007’den bu yana Solaklı’da HES problemi olduğunu anlatan Sarı, son 7 yıldır Solaklı’da yaşananları şöyle özetledi: “Bölge halkı ilk zamanlar ‘devletin yaptığı doğrudur’ düşüncesiyle projelere karşı çıkmadı. Ancak şu anda HES’lerin çevreye verdiği zararlar ortaya çıkınca halk karşı çıkmaya başladı. Dere yatakları dolduruldu. Dereler kayboldu. Solaklı’ya çıkan yol kenarındaki dere hiç bir zaman tam olarak kurumazdı, şu anda kurumuş durumda. Biz Çaykara’ya bağlı Karaçam Köyü’nde yaşıyoruz. Yani suyun doğduğu en üst köylerden birinde. Bakan Eroğlu’nun söylediği çalışmalar vadinin deniz tarafında kıyıdan hemen 10 kilometrelik bölümünde yapılan bir düzenleme. Hasta bir insana güzel elbise giydirilmesi gibi yapılanlar. Bu, HES’lerin tahribatını ortadan kaldırmak için değil, tamamen makyaj amaçlı yapılmış bir çalışmadır. Ağaç dikme çalışmaları var ama onlar da tamamen göstermelik, dikilen fidanlar kısa sürede kuruyor. Endemik türler, yaban hayatı yok ediliyor. Dağ horozlarının yaşadığı yerlere HES yapılıyor. Uzuntarla Köyü neredeyse haritadan silindi.”
Su artık akmıyor Köylülerden 68 yaşındaki Hava Sarı da derelerin suyunu aldıklarını belirterek isyanını şöyle dile getiriyor: “Ormanları kestiler. Bir de silahlı nöbetçiler diktiler. Yıllardır orman olan yere artık giremiyoruz. Kırdılar, yıktılar her yeri.” Vadide yaşayan Ziynet Küçük de şunları dedi: “Bakan güzel diyorsa gelsin kendisi baksın buralara. Buradaki ağaçları kestiler, su artık akmıyor.”
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu rekreasyon alanının HES’le ilgisi olmadığını dile getiriyor. Kurdoğlu Solaklı’daki durum şöyle özetliyor: “Solaklı’da yapılan düzenlemenin HES’lerle bir ilgisi yok. Zaten Of Belediyesi’nin uzun süredir yapmak istediği bir rekreasyondu. ’HES’lerle tahrip edilen alanlar böyle olacak’ demek mantıklı bir önerme değil. Bir dere basamaklandırılarak genişletildi. Hepsi bu. Solaklı Vadisi daha yukarıdan başlıyor. Solaklı’daki HES’ler nedeniyle dereler hafriyatlarla dolduruldu. Ormanlar iletim hatları yapılacak diye şeritler halinde kesildi. Özellikle Uzuntarla bölgesi yok oldu.”
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Bafra Meslek Yüksek Okul Müdürü Organik tarım uzmanı Prof. Dr. Ali Kemal Ayan, “Solaklı çocuğuyum. Alanda bu konuda aktif çalışmadım ancak bir vatandaş olarak doğanın, havzanın, su rejiminin bu kadar bozulmasından son derece rahatsızım” derken, Avukat Yakup Okumuşoğlu da Solaklı’daki davalara ilişkin şu bilgileri verdi: “Solaklı’da açtığımız davalar süre yönünden reddedildi. Ancak şu an Danıştay’da ve süreçleri devam ediyor. 4 HES projesi için ‘ÇED olumlu kararı iptal davaları açtık” diye konuştu.