Kaynak: Al Jazeera, 7 Nisan 2014
Kış aylarını yetersiz yağışla geçiren ve son 10 yılın en kurak günlerini yaşayan İstanbul barajlarındaki doluluk oranı ciddi bir artış göstermiyor.Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün verileri, yaklaşık 14 milyon nüfuslu İstanbul’un barajlarındaki doluluk oranıyla ilgili olarak ortaya parlak bir tablo koymuyor.
2013 Nisan ayında yüzde 91,17 oranıyla en yüksek seviyeye ulaşan barajların doluluk oranı bu tarihten itibaren düşüşe geçmiş durumda. İstanbul barajlarındaki doluluk oranı şu anda yüzde 34,11.
Ankara da kurak
Başkent Ankara’daki barajlarda da durum pek parlak değil. Ankara’da doluluk oranı yüzde 34,58.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde yer alan ve Ekim 2013 – Mart 2014 arasını gösteren kuraklık analiz haritasına göre de yağışların azlığı kuraklığı tetiklemiş durumda.
“Barajları asıl kar besler, kar yağmadı”
Al Jazeera’ye konuşan Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Su Araştırmaları Programı’ndan Dr. Tuğba Evrim Maden, barajlardaki doluluk oranları için ortaya çıkan rakamların düşündürücü olduğunu söyledi. Dr. Maden, doluluk oranındaki artış için kar yağışının önemine dikkat çekti.
“Barajları asıl kar besliyor. Örneğin Ankara için önemli göstergelerden biri Elmadağ’dır ve Elmadağ’a baktığımızda kar yağışı az. Verimli bir yağmur da düşmedi. Barajlarda artış var gibi görünüyor ama bu pozitif bir artış değil. 2007’deki büyük kuraklığa göre durumumuz daha iyi. Ama 2007’ye göre de yağışlar çok daha kötü. Örneğin Ankara’nın ana içme suyu kaynağı olan Çamlıdere’de durum (% 35) parlak değil.”
“İçme suyu ve tarımda sıkıntı olabilir”
ORSAM’dan Tuğba Maden, başkent Ankara’da Çamlıdere Barajı’nın artık Ankaralılara yetmediğini söylerken Gerede projesini hatırlattı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gerede ilçesinden getirilecek ve Ulusu Çayı’ndan Çamlıdere Barajı’na aktarılacak suyla başkentin 50 yıllık ihtiyacının karşılanmasını amaçlıyor.
Ancak Tuğba Maden, projenin yıl sonuna yetişebileceğini, yani su ihtiyacının yaz boyunca süreceğini ifade etti. Başkent Ankara’yı ve kalabalık İstanbul’u nelerin beklediğini şöyle sıraladı:
“Yağış azlığı ve beraberinde gelen kuraklık içme suyu ile tarım ürünlerinde sıkıntıya neden olabilir. Gıda fiyatlarında artış olabilir. Yani tarımsal ürünlerin fiyatları etkilenebilir. Ayrıca su kesintileri olabilir. İstanbul’da da kesintiler söz konusu olabilir. Çünkü İstanbul’un nüfusu hepsinden fazla. Ayrıca bu kentte sanayi için de su tüketimi var. Böyle bakıldığında başkent, İstanbul’a göre daha avantajlı.”
“Hortumla bahçe sulanmamalı”
Peki hem devlet hem de vatandaş susuzluk ihtimaline karşı nasıl önlem almalı? Tuğba Maden, öncelikle devletin kuraklık gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini söylüyor.
“Türkiye’nin su yönetimini planlaması lazım. Çünkü beri taraftan nüfus da artıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için su tüketimi önemli: Tarım ve sanayi için çok fazla su harcıyoruz. Ayrıca içmek için de harcıyoruz. Bunları birbirine entegre ederek kullanmamız gerekiyor. Örneğin, atık suyun arıtılıp bahçe sulamalarında tekrar kullanılmasını sağlamak lazım. Elbette kuraklığa karşı önlem alınması için devlet kurumları ve belediyelere görevler düşüyor. Ama vatandaşların da tasarruf etmeleri şart. Mesela elinize hortum alıp araba yıkamayın. Bizde cezası yok belki ama Avrupa ülkelerinde bunu göremezsiniz.”
İzmir sıkıntı çekmiyor
Türkiye’nin üçüncü büyük metropolünde ise barajların doluluk oranı İstanbul ve Ankara’ya oranla daha yüksek.
Ürkmez % 76,63, Tahtalı % 68,30, Güzelhisar % 60,30, Balçova % 58,37 ve Gördes % 18,04.
Al Jazeera’ye konuşan İzmir’deki Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Doğan Yaşar’a göre, İzmir’in suyu az değil ve kent nisan ayında daha fazla yağış alacak. Doğan Yaşar, asıl kuraklığın 2007’de yaşandığını ve şimdiki durumun ‘uyarıcı kuraklık’ olduğunu söylüyor.
Doğan Yaşar da su kullanımı için planlamanın önemine dikkat çekiyor:
“Planlama iyi yapılsa sorun olmayacak. Suyu nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Tarım alanlarında bahçe sulama sisteminden vazgeçilip damla sulama sistemine geçilmesi lazım. Yeni ve küçük barajların yapılması da fayda sağlayacaktır. Çünkü barajlar, en önemli kaynağımız olan yeraltı kaynaklarını besleyecektir. Kritik bir durumda başvurabileceğimiz su da yeraltı suyudur.”
Doğan Yaşar’a göre bunlar iyi günlerimiz. Türkiye’yi asıl 2020’lerden sonra ciddi bir susuzluk ve kuraklık bekliyor.