Son Damla: Las Vegas’ın kısmeti Mead Gölü ile iyiye mi kötüye mi gidecek?

son-damla-1Gelecek yıl, yeni bir tünel, Mead gölünün altından Las Vegas’a su taşımaya başlayacak. Proje büyük çaplı, pahalı, politik bakımdan kaygı verici ve ufukta görünenlere dair bir işaret.

Kalee Thompson

 

son-damla-1
Hoover Barajı’nın ardında bulunan Mead gölünü çevreleyen beyaz mineral birikintileri, azalan su seviyeleri ile birlikte açığa çıktı. (Jim Wilson/The New York Times/Redux)

Baraj halkasını uzaktan görmek mümkün. Mead gölünün kıyı şeridini çevreleyen 36 metre yüksekliğindeki kaya kütlesi, mineral açısından zengin su sayesinde neredeyse beyaza dönüşmüş durumda.Son on yılda su seviyeleri neredeyse 30 metre kadar alçaldı. Geride belirmiş olan halka, Amerika’nın güneybatısında baş gösteren kuraklığın habercisi. Bu aynı zamanda Amerika’nın en büyük içme suyu rezervini bekleyen krizin işareti ve yakın tarihte gerçekleştirilecek olan en büyük su projesinin sebebi.

Şu anda, Mead gölünün camsı mavi yüzeyinin 180 metre altında, özel yapım devasa tünel kazma makinesi (iki futbol sahası uzunluğunda ve dört Boing 747 uçaktan daha ağır) çatlamış olan ıslak yatağı santim santim oyarak ilerliyor. Makinenin çapı neredeyse 7,5 metre ve taşları öğüten yüzünde 44 kesici disk ve 23 bıçak yer alıyor. Oyulan tünel, nihayetinde, tıpkı bir gidere benzeyen beton ve çelikten yapılmış olan bir oluk ile kesişecek. İki adet giriş borusu şimdiden 40 kilometre batıya doğru, Mead gölünden Las Vegas’a su taşımakta. Üçüncü boru olarak tanımlanan 3 Numaralı Giriş, gölün 60 metre daha derine inecek ve pompalanabilecek su olduğu sürece suyu akar halde tutacak.

Mead gölünün yarısından fazlası boş. Eğer su 15 metre daha düşerse, birinci giriş borusu hava almaya başlayacak.

Projenin yürütücüsü ve Güney Nevada Su İşleri’nin 17 yıllık deneyimli bir çalışanı olan Erika Moonin’in söylediği üzere aslında yaptıkları iş “mevcut su girişlerinin kuraklıktan etkilenmesini önlemek”. “Kuraklık kötüleşirse 1 Numaralı Giriş borusunu kaybetme olasılığımız var ve şu aşamada, önümüzdeki iki yıl için yapılmış tahminler pek iyi görünmüyor.” İpeksi türkuaz renkli bluzuyla, çelik uçlu botlarını giyip ve baretini takmış olan Moonin ile rezervden birkaç yüz metre ötedeki inşaat alanında buluşuyorum. Bana 5 kilometre boyunda yeni yapılmış olan giriş tünelinin, mevcut pompalama istasyonuna 800 metrelik bir birleştirici ile nasıl bağlanacağını bir harita ile anlatıyor.  “Dikkate değer bir değişiklik olmadığı müddetçe, birinci giriş kurumadan projeyi bitirebileceğimizi düşünüyoruz.” diyor.

14. yılında olan kuraklık, Colorado Nehrine ilişkin kayıtların tutulmaya başlandığı 1906 yılından bu yana en ciddi olanı ve Mead gölünün yarısından fazlası boşalmış durumda. Şubat başında yapmış olduğum ziyarette, suyun deniz yüzeyinden yüksekliği 332 metreydi (3. boru göl yatağıyla 260. metrede buluşacak). Eğer su 15 metre daha alçalırsa, birinci giriş borusu hava emmeye başlayacak. Bu da suyun yüzde 90’ını borulardan alan Las Vegas için bir sorun. Ama aynı zamanda güneydeki herkes için tehlike işareti. İnşaatın az ilerisindeki Hoover barajı, suyu aşağı doğru küçük rezervlere ve kanallara, oradan da güneybatıya, yerleşim birimlerine (benim Los Angeles’ta yaşıyor olduğum mahalle de dahil olmak üzere) yolluyor.

son-damla-2
2014 ve 2013 yılları arasında, aşağı Colorado Nehri’ndeki su yataklarında gerçekleşen yön değişimleri, sadece Colorado nehir havzasının yukarısında bulunan Glen kanyonu Barajının ortalama su akışı 10,95 km3. Buradan su, Nevada, Arizona ve Güney California’da bulunan şehir ve çiftliklere aktarılıyor. Meksika’ya ulaştığında, akış 1,55 milyon acre/feet’e düşüyor. Bu yıl içerisinde, onlarca yıldan beri ilk kez, yıllık akışın yüzde biri nehrin kurumuş yatağını beslemek amacıyla kullanıldı. (Federal Toprak Islah Bürosu için 2004-2013 yıllarında aşağı Colorado Nehrinin akış verileri.)

Ayağımda lastik çizmeler, başımda baret, emniyet gözlüğü ve üzerimde turuncu yelekle Moonin’i, topraktan çıkarılmış kayalardan oluşmuş geniş banketlerin ve düzgün bir şekilde üst üste yığılı binlerce beton levhanın yanından geçerek takip ediyorum. Bağlantı tüneline giden kuyuya varan bir toprak yol üzerinden “kuş kafesi”ne erişiyoruz. Kanarya sarısı metal kutu tangırdayarak kapanıyor, sonra da vinç yavaşça kuyunun içerisine doğru 135 metre iniyor. Hava bir anda ısınıyor ve nemleniyor. Duvarlardan aşağı sular sızıyor. “Göl seviyesinin altında olmamız sebebiyle suyla mücadele etmek için çok zaman harcıyoruz.” diyor Moolin. Kuş kafesi, nervürlü inşaat demirleriyle uğraşan beş altı inşaat işçisinin az ötesine iniyor. Yanlarından geçip bağlantı tüneline bakıyorum. Tünel hafifçe yukarı doğru meyil ediyor ve sağa kıvrılıp karanlıkta gözden yitiyor. Otuz metre kuzeyde 3 Numaralı Giriş’in kıyı yakasına bağlanıyor ve buradan da 2,5 kilometre kadar ileride tünel kazma makinesi yoluna devam ediyor. Makine göl kıyısından hedefine kadar olan yolun yarısından fazlasını kat etmiş durumda. Hedef, göl yatağına inşa edilmiş oluğun kenarındaki “yumuşak göz”. Her şey yolunda giderse iki yıldan kısa bir süre içinde şu anda durduğum yer suyla dolu olacak ve bu su, saniyede yaklaşık bir metre hızla pompalama istasyonuna hücum edecek.

Projenin büyüklüğüne hayranlık duymadan edemiyorum. Fakat bunun bir çaresizlik eseri olduğunu, daha şimdiden birçok noktada cılızlaşıp dereye dönüşmüş bir nehrin suyunu akıtmak için bir son çaba olduğunu görmezden gelmek mümkün değil. Las Vegas ve ABD’nin batısındaki kentler serpilmeye devam ediyor. Bu da talep karşısında yetersiz kalmadan önce altyapı üretmek için insanları bir yarışa zorluyor.

Rocky Dağları’ndaki kaynağından yola çıkan Colorado Nehri, beş eyaleti geçip Meksika’ya ulaşıyor, toplamda 2250 km yol alıyor ve yolda 40 milyon insanın gereksinimlerini karşılayıp 2,2 milyon hektar tarım arazisini suluyor. Yıllarca süren gelişime karşılık, Colorado Nehir Sözleşmesi tarafından 1922’de belirlenen su haklarında bir değişim olmamış. Bu anlaşma uyarınca, her yıl 18,5 milyon km3 suyun, Colorado Nehir Havzası’nda yer alan yedi eyalet arasında pay edilmesi gerekiyor. Bunlar Wyoming, Utah, Colorado, New Mexico, Nevada, Arizona ve California.

Bu sözleşme ile Meksika’nın su hakkı da tanındı ve 1944’te bu ülkeye de 1,8 milyon km3 kadar pay verildi; yani toplam rakam 20,3 milyon km3’e yükseldi. Eyaletler uzun yıllardır hakkı olanın altında pay alıyor ve nehir, talebi karşılamanın yanından bile geçemiyor.

İklim bu sorunu kötüleştirecektir. Colorado Havzası gelecek 50 yıl içerisinde yüzde 15 küçülme olasılığıyla karşı karşıya.

Bu su haklarının büyük ölçüde hatalı yargılarla dağıtıldığının artık farkındayız. Oakland – California’daki Pacific Enstitüsü’nden su uzmanı Peter Gleick bu konuda “Doğanın verdiğinden fazlasını dağıttık” diyor. 20,3 milyon rakamı yalnızca 20 yıllık Colorado nehir akışına dayanıyordu. Oysaki 1906-2005 arasındaki yüz yıllık zaman zarfında sisteme ortalama tatlı su girişi yaklaşık 17 milyon kilometreküptü. Gleick bu yüzden baraj göllerinde normalde görülen bir dalgalanma olmadığını, onun yerine rezervin “gün be gün azaldığını” söylüyor. Federal Toprak Islah Bürosu, Mead Gölündeki su düzeyinin Ocak 2016’da 322 metrenin altına inebileceğini öngörüyor ki, bu da eyaletlere tahsil edilen suyun buna bağlı olarak azaltılması anlamına geliyor.

Daha da can sıkıcı bir durum, bilim adamları ağaç halkalarını inceleyerek 20. yüzyılın geçtiğimiz 1200 yılın en çok yağış alan 100 yıllık dönemlerinden biri olduğunu öğrendiler.  Son iki bin yıldır bazılarının 30 yıl ya da daha fazla sürdüğü güneybatı’da pek çok sayıda yayılan kurak bölge vardı. Bugün meydana gelen su kıtlığı, bir sapma değil de tarihsel bir modele dönüş olabilir.

İklim değişimi bu durumu yalnızca arttıracak. Modeller, Colorado Havzası’na düşen yağışın önümüzdeki 50 yıl içinde %15 düşeceğini gösteriyor. Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden deniz bilimcisi Tim Barnett, “Yüzde 10 bile korkunç bir rakam” diye yorum yapıyor. Eğer iklimsel değişim yöreyi kurutmaya devam ederse, Barnett’ın 2009 tarihli bir çalışmasında elde ettiği sonuçlara göre yüzyılın ortasına kadar Colorado Nehri’nin suyu %60 ila %90 azalabilir. Sıcaklıktaki artış yüzey suyunun buharlaşmasını da artıracak ve özellikle yaz aylarında kesintisiz bir erime suyu kaynağı sağlayan dağ kar örtüsündeki doğal rezervi de azaltacak. Bilim insanları iklimsel değişimin şu anki kuraklıkta ne kadar rol oynadığını bilmiyor. Ve bir yandan bunun pek bir önemi yok. Ama biliyorlar ki iklimsel değişim diye bir şey var ve kuraklığı daha da artıracak. Birçok yer, böylesi bir geleceğe hazırlıksız. Susuzluğun darbesini en çok hisseden, suyun yüzde 80’ini tarıma harcayan California oldu. Eyaletin tarım arazisinin %40’ı taşırma sulaması yüzünden su altında ve çiftçiler sulak alana uygun ürünler (pirinç gibi) yetiştiriyor. Eyalet sakinlerinin birçoğunun su faturası, asıl su kullanımlarından ayrı tutuluyor ve bu yüzden, yeni eyalet yasasının 2025’te devreye girmesine kadar insanların su tasarrufu yapmalarını sağlayacak hiçbir teşvik bulunmuyor. Batı ABD’nin büyük kısmında insanlar 1980’lerin ortasındaki son uzun kuraklıktan bu yana suya kafa yormuyor. Oysa aynısı Las Vegas için geçerli değil.

son-damla-3
6 metre çapında, dört kilometre uzunluğundaki tüneli kazan 3 Numaralı girişteki makine 17 barlık basınca kadar çalışabilir. Ortalama 800 metre uzunluğundaki bağlayıcı tünel, gelen suyu Mead gölüne yakın olan mevcut altyapıya bağlayacak. İki tünelin de ıslak, çatlamış kayadan geçmeleri sebebiyle su taşmaları devamlı bir sorun teşkil etmiştir. (Soldan: Las Vegas Review Dergisi, Jeff Scheid; New York Times Dergisi/Redux, Jim Wilson; Las Vegas Review Dergisi, John Locher)

Las Vegas hemen her bakımdan tipik bir Amerikan şehrinden abartılı. Örneğin nüfus bakımından, 1989’da Las Vegas vadisinde 700.000 kişi yaşıyordu. Bu rakam şimdi iki milyondan fazla. Los Angeles’a yılda 38, Phoenix’e 20, Albuquerque’e 24 cm yağış düşerken bu rakam Las Vegas’ta sadece 10 cm. Yazın ortalama günlük sıcaklık 39 derece. Yörede neredeyse hiç tarım yapılmıyor, sanayi ise çok kısıtlı. Onun yerine turizm var: Yılda 40 milyon kişi burayı ziyarete geliyor ve Mojave Çölüne ayak basar basmaz ilk aradıkları bir vaha oluyor: Bellagio’nun dans eden fıskiyeleri, Venedik taklidi kanallar, korsan gemileri, yüzme havuzları ve golf sahaları. Vegas’ın albenisi aşırılık üzerine kurulu ve bu, suya da yansıyor. Aslını isterseniz Strip (Las Vegas Bulvarının bir parçası) üzerinde suyu hem görüp hem de sesini duymayacağınız yer yok gibi. Yeni açılan 4.000 odalı Aria otelinin önündeki fıskiye içlerinde en sade olanı: Zarifçe püsküren su, renkli sütunlar oluşturuyor.

Chris Magee’yi bulmak için yüksek tavanlı lobiye giriyorum. Magee’yi de Vegas’a çeken şey su olmuş. Önce üniversitede yüzme bursu kazanmış, sonra bir tatil köyü havuzunda cankurtaranlık yapmış. Şimdi ise Aria, Mandalay Bay ve Vegas’ın simgesi olmuş diğer yerlerin sahibi olan MGM Resorts International şirketinde sürdürülebilir tesislerden sorumlu müdür olarak çalışıyor. “Bize göre iki tür su vardır” diyor, “Harcanan su, harcanmayan su”. Çevre düzenlemesi için kullanılan su harcanan su, zira buharlaşıyor ya da toprağa karışıyor. “Harcanmayan su ise geri kazandığımız her şeydir. Lavabonun giderinden düşen her damla tekrar Mead Gölüne ulaşıyor.” Kumarhaneden geçiyor, bir asansörle yukarı tırmanıp lüks bir süit odaya giriyoruz. Magee burada su tasarruflu armatürleri ve elektrikli aygıtları gösteriyor. Burada, her otel odasında ve her evde, duşlarda, çamaşır yıkamada ve hatta sifon çekildiğinde akan su, borular aracılığıyla arıtma tesislerine gidiyor, temizleniyor, sonra tekrar Mead Gölü’ne dönüyor. Baraj gölündeki suya katıldıktan sonra giriş borularından tekrar akıyor, yine arıtılıyor ve şehir şebekesine dağıtılıyor. Las Vegas’ın kullandığı suyun neredeyse yarısı yine göle dönüyor.

Gölün altındaki kayalar delikli. Yeraltı suyu tünele yanlardan sızıyor ve göl suyunun yukarıdan akarak tüneli basma riski var.

Magee beni dikenli kaktüslerin ve adeta çocuk kitaplarından çıkma yiyeceklerin yanından geçirip dışarı çıkarıyor. “On yıl önce büyük bir otel – kumarhane binasının civarında çöl manzarası olacak deseler kimse inanmazdı” diyor.
Konut sakinleri sularının neredeyse %70’ini evlerinin dışına harcadığından, onların da arsalarının, zorunlu çöl peyzajına yönelmesi amaçlanmış. Robert Kern civardaki mahalleleri dolaşarak hile yapan var mı diye bakan su polislerinden (daha doğrusu müfettişlerden) biri. Devriye gezerken eşlik etmek için buluştuğum Kern, kimseyle söz kavgası bile etmeyecek birine benziyor. Yumuşak, temiz ve güleç suratıyla daha çok dost canlısı bir postacı gibi duruyor.
“Yılın bu zamanı bahçelerin sadece haftada bir kez sulanmasına izin var” diyor ve kamyonetini eski, müstakil evlerle dolu bir mahalleye sürüyor. Kern çoğunlukla komşuların ipuçlarını takip ediyor. Dediğine göre, insanlar su tüketimi konusunda bilinçli ve yönetmeliklerden haberdar. Çünkü kullanımları hakkında bilinçlendiriliyorlar. “Faturalarında, internette, televizyonda sürekli uyarıları görüyorlar. Mahalleler kendi polisliklerini kendi yapıyor” diyor. Kern buranın ilk inşa edildiğinde evlerin gerek önünde gerekse arkasında çim bahçe olduğunu söylüyor. Ama artık yok. “0,1 metrekare çim yetiştirmek için yılda 210 litre su gerekiyor. Su tasarruflu bir bahçe ise 30-35 litre su ile idare edebilir.”

son-damla-4
Las Vegas’ın ilk iki su tüneli Saddle Adası adasından geçiyor. Üçüncüsü, Mead gölünde daha derin bir noktaya doğru ulaşıyor, 4 kilometre uzunluğunda. (Mead gölü su verileri, Federal Toprak Islah Bürosu)

Las Vegas, suyu sorumsuz kullananları cezalandırmaya 2002’de, Colorado Nehri’nin kayıtlı tarihinin en kurak yılında başladı. Şehir yönetimi artık insanların çimen yerine çöl bitkileri ekmeleri için 0,1 metrekareye 1,5 dolar ödüyor. Yeni projelerde arka bahçenin net büyüklüğünün ancak yarısına çim ekilebiliyor. Ön bahçede çime izin yok. Yeni ofis binalarının süs amaçlı çim yetiştirmesine izin verilmiyor. Hatta aslını isterseniz Las Vegas Strip’in orta refüjündeki çimler sentetik.

Araba kullanırken Kern’in gözleri sürekli su oluklarında. Su gördü mü, kaynağına kadar takip ediyor. Dış cephesi pembe sıvalı, tek katlı bir evden su geldiğini görüyoruz. Ön bahçede bir palmiye var ama geri kalanı düz, yemyeşil çimler. Bugün sulama günü olmamasına rağmen bahçe fıskiyeleri sonuna kadar açılmış ve hatta bazıları yanlış konduğu için suyu doğruca kaldırıma püskürtüyor. Kern elinde bir pano ve bir de video kamerayla arabadan inip manzarayı filme alıyor. Ev sahiplerinin iki kez ikaz edildiğini söylüyor. İlkinde ceza 80 dolar. Sonra her cezada rakam ikiye katlanıyor ve beşinci ihlalde 1280 dolar oluyor. Bu ücret su faturasına dâhil ediliyor. “İtiraz edebilirler” diyor, “ama her ceza işleminde elimizde bant kayıtları oluyor.”

2002’den beri Las Vegas su kullanımını üçte bir oranında azaltmış. 2002’den bu yana Las Vegas’ta kişi başına harcanan su miktarı günlük 1200 litreden 800 litreye inmiş. Ama daha yapılabilecek çok şey var. Örneğin, su hâlâ çok ucuz. İlk kullanım sınıfında suyun bin galonuna (3700 litre) sadece 1,16 dolar alınıyor. Aynı Colorado Nehri’nin suyunu kullandığım halde ben Los Angeles’ta bu rakamın yaklaşık üç katını ödüyorum. Las Vegas kuraklığın ve çölün ortasında. Üstelik doğu kıyısındaki bahçelerinin aynısını Las Vegas’a yerleşince Mojave çölünün ortasında yeniden yaratmaya çalışan emeklilerin akınına uğramış bir yer. Bununla beraber şehir, kuraklığı “göreceli olarak” iyi atlatabilir. Üçüncü Boru işte bu sigorta poliçesinin önemli bir bileşeni.

Üçüncü Boru’nun yapımı tıpkı bir metro tünelininkine benziyor ama ek bir zorluk var: Moonin, bunun “dünyada şu ana kadar kazılmış en yüksek basınçlı tünel” olduğunu söylüyor. Gölün altındaki kaya tabanı delikli; dolayısıyla yeraltı suyu tünele yanlardan sızıyor ve göl suyunun da yukarıdan akarak tüneli basma riski var. Bağlantı tünelindeki kum torbaları, aktif inşaat alanından yarım metre yükseklikteki su sızıntısını kontrol altında tutuyor ve pompalar her dakika yüzeye 5488 litre su pompalıyor. Ana giriş tünelindeki su problemi daha da büyük. Kazı ilk başladığında tüm işçilerin tepeden tırnağa yağmurluklarla çalışması gerekmiş. Bundan altı yıl önce temeli atılan 817 milyon dolarlık proje defalarca gecikmiş ve bütçesini çoktan aşmış durumda. 2010’da işçiler, tünelin su altında kalmasına yol açan ve mühendislerin büyük bir masrafa girerek tünelin yerini değiştirmesine sebep olan bir fay hattına rastladılar. 2012’de tünel duvarındaki beton parçaları kopunca püsküren yüksek basınçlı harç, 44 yaşında bir inşaat işçisinin ölümüne, bir diğerinin yaralanmasına yol açtı. Son iki yıldır tünel kazma makinesi atmosferik mod ve basınçlı mod arasında gidip geliyor. Basınçlı modda kesici başlık suyun gelmesini önlemek için önünde basınçlı bir alan oluşturarak kayayı kesiyor. Şu ana kadar 14,5 bar hidrostatik basınçla karşı karşıya kaldı. İlerleme hızlı değil. 3 Numaralı giriş tüneli, 2012’de başladığından beri kazıcının atmosferik moddaki günlük ortalaması sadece 10 metre. Basınçlı modda ise bu, 1,5 metreye kadar düşüyor. Eğer inşaat umulduğu gibi Temmuz 2015’te biterse öngörülen tarihten üç yıl geri kalmış olacak. Elbette başka gecikmeler de yaşanabilir, neticede kazılması gereken yaklaşık 1,5 kilometre daha var.

Güney Nevada Su Dairesi bile daha cüretkâr bir B planı üzerinde çalışıyor. Toprak üzerinden 400 kilometrelik, 3 milyar dolarlık bir boru hattıyla eyaletin doğusundaki vadilerden, sulak alanlardan Las Vegas’a su taşınacak. Bundan otuz yıl önce teklif edilen proje hâlâ açılan davalarla boğuşuyor. İnşaatın başlamasına en azından on yıl var.

son-damla-5
En kuru alan: Mead Gölü’nün su seviyeleri, rezerv ilk yapılandırıldığından beri hep yükselip alçalmıştır, ama mevcut 14 yıllık kuraklık gibi bir durum daha önce hiç yaşanmamıştır. 32,7 metrede, güney doğu eyaletlerin dağıtımlarında kısıtlamalar oluyor, sıkıntılı koşullar oluşuyor. (Mead gölü su verileri, Federal Toprak Islah Bürosu)

Bundan kısa bir süre önce Las Vegas’taki bu büyük çaplı proje anormal karşılanırdı: Aşırı bir şehir için aşırı çözümler. Şimdiyse bunlar yaklaşan bir felaketin ayak sesi gibi. Carlsbad California’da bir milyar dolarlık tuz giderme tesisi ve 2020 yılında San Diego’nun su gereksiniminin %7’sini karşılayacağı düşünülen 16 kilometrelik boru hattı yapılıyor. Daha kuzeyde ise Sacramento-San Joaquin deltasının altına iki tünelin kazılacağı 15 milyar dolarlık bir proje için şiddetli tartışmalar yaşanıyor. Bu plan Sierra Nevada kar örtüsü tarafından beslenen nehir suyunun güneydeki çiftçilere ve şehirlere taşınmasını kolaylaştıracak. Sierra Nevada’daki kar yağışı rekor kıracak kadar düşük, ama Las Vegas’ta olduğum hafta Facebook’taki arkadaşlarım kendilerinin Colorado kayak tesislerinde yarım metreyi aşan yeni karla çekilmiş fotoğraflarını atıp duruyorlardı. Nisan geldiğinde Colorado Nehri havzasının büyük kısmının rahatladığı görülüyordu; Colorado Havzası’nda kar örtüsü normalin %115’i olmuştu. Eriyen kar sularının ne kadarının Mead Gölüne gideceği ise erimenin zamanı ve hızıyla ilgili karmaşık bir hesaplama gerektiriyor.

Kesin olan şu: Bunlar yeterli olmayacak. Pacific Enstitüsü’nden Gleick’in dediği gibi, “20. yüzyılda kurduğumuz altyapı bize 21. yüzyılda yetmeyecek. Bir şeyleri farklı yapmalıyız.” Bunun da maliyeti yüksek olacak. Kentler büyüdükçe, iklim değiştikçe suyun kıymeti daha da artacak ve suyu idare etmek için daha fazla para harcamamız gerekecek. Eninde sonunda su için ödediğimiz bedelin de artması gerekecek. Çünkü su kalmayınca kaç tane tünel yaptığınızın bir anlamı olmuyor.

son-damla-6
2012 yılında ekip Mead Gölü’ndeki platform üzerine içi boş bir çıkış borusu inşa ettiler ve yapıyı su yüzeyinin 91 metre altına yerleştirdiler. (Güney Nevada Su Müdürlüğü)

 

Bu makalenin aslı Popular Science dergisinin 2014 Haziran sayısında yayınlanmıştır.

Çeviri: Fulya Uçanok