Detroit Su ve Kanalizasyon İdaresi, 80 binden borçlu fazla hane ve işyerinin faturaları ödemedikleri taktirde sularının kesileceğini duyurdu. Detroit’in %40’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyorken bu faturaların ödenebilmesi pek çok hane için imkansız. Bu yüzden Birleşmiş Milletler (BM), Detroit’teki su kesintilerini bir insan hakları ihlali olarak tanımlıyor ve temel hizmetlerin bir an önce yeniden sağlanması konusunda çağrı yapıyor.
Durum böyleyken, Nestle’nin Kuzey Amerika şirketi Detroitlilere şişelenmiş su dağıtmasının ardından reklam çalışmalarını da hızlandırdı. Nestle bu jestinin yazın ortasında susuz kalmanın sağlığa aykırı koşullarının vahametini hafifletebileceğini gerçekten düşünüyor olabilir mi? Yoksa sadece karşılığını yakın zamanda alacağını umduğu bir reklam yatırımı mı yapıyor.
Detroit’e bir kamyon dolusu şişe suyu satma kararı, kurşun yarasının üzerine yara bandı yapıştırmak gibi! Nestle’nin yardımının gerçek faydası yine yalnızca Nestle’ye.
Detroit’in susuzluk çekmesini tabii ki istememekle ve Detroit’teki grupların bunun için ellerinden geleni yaptığını bilmekle beraber; Nestle’nin jestinin durumun ciddiyetini tamamen ıskaladığı da ortada. Yaz koşullarında bir ailenin az bir miktarda şişe su ile hayatını devam ettirebilmesi mümkün değil. Şişe suyu tuvaletlerde kolaylıkla kullanamazsınız, temizlik sağlayamazsınız ve hastalıktan korunamazsınız. Detroitlilerin çevre düşmanı, müsrif, kullanışsız ve çeşme suyundan kat kat fazla pahalı olan şişe suyuna ihtiyaçları yok; musluklarından tekrar su akmasına ihtiyaçları var!
İkincisi, Nestle’nin Detroitliler’e şişe su (yani, başka toplumların gasp edilmiş suyu) dağıtması, asıl meselenin üzerini örtüyor: Su kaynaklarımızın özelleştirilmesi ve metalaştırılması.
Şişelenmiş su ile kamusal su varlığı, dünyanın pek çok yerinde pek çok insan tarafından karşılanması mümkün olmaya fiyatlara satılıyor. Su endüstrisine kalsa; zengin insanların pahalı ve çevre düşmanı şişelerde su satın alıp fakirlerinse yıpranmış, bozulmuş su altyapı sistemleri ile baş başa kalıp temiz ve güvenli suya ulaşamadığı bir dünya harika olurdu!
Detroit’te hükümet bürokratları suya bir meta olarak muamele ettiğinde bunun nelere yol açabileceğini görüyoruz. Detroit Su Heyeti, insanların faturaları ödemeye güçlerinin yetmeyeceği açık olduğu halde su kesintilerini meşrulaştırmak için bu hatalı argümanı kullanıyor. Vatandaşları, ve hatta küçük çocuklu aileleri, yazın ortasında böyle yoksulluğa mahkum etmek insafsızlığın daniskası.
Su alınıp satılabilir bir meta değildir, kamusal hizmetlerin temelidir ve topluma ait bir kaynaktır. Seçilmişler, herkesin suya güvenli ve uygun fiyatlı erişimini garantilemekle yükümlüdürler. Şişelenmiş su, bu yayılmakta olan halk sağlığı krizini önleyemez; ancak musluk suyunun geri dönmesi önleyebilir.
Kaynak: Food and Water Watch