7 Haziran seçimleri yaklaşırken, programında aylık 10 metreküp suyu yurttaşlara ücretsiz sağlama vaadi de yer alan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) İstanbul 2. Bölge adayı Sezai Temelli ile “su hakkı” ve HDP’nin “güvenceli yaşam ekonomisi” yaklaşımı üzerine sohbet ettik. İşte yaptığımız röportaj…
-Sayın Sezai Temelli, Partiniz HDP’nin 2015 genel seçimleri için hazırladığı “Büyük insanlık çağrısı” programının “Biz’ler güvenceli yaşam ekonomisi kuracağız” başlığı altında “Temel Güvence Paketi” ile her eve ayda 10 metreküp su, ayda 180 kw/h elektrik ücretsiz verilecek, ısınma desteği sağlanacak. Mülkü olmayan kiracılara 250 TL kira desteği vereceğiz” denildi. Su Hakkı Kampanyası olarak bizler de temel bir insan hakkı olan suyun temel ihtiyaçlara yetecek miktarının ücretsiz olması gerektiğini savunuyoruz. Belirttiğiniz diğer (elektrik, kira) talepleri de canı gönülden destekliyoruz ama özellikle su ile ilgili talebinizi konuşmak ve ilk olarak şunu sormak isteriz; HDP neden suyun belli bir miktarının ücretsiz olarak verilmesi gerektiğini düşünüyor?
Sezai Temelli: Her şeyden önce HDP’nin Seçim Bildirgesi ekonomi ile siyaseti yeniden buluşturan bir perspektifle yazılmıştır ve neoliberal politikalara karşı antikapitalist bir mücadeleyi radikal demokrasi anlayışıyla sürdürmeyi amaçlamaktadır. Ekonomik alanının da demokratikleşmesini, ortak zenginliğin doğadan, emekten ve cinsiyet eşitlikçi bir anlayışla sağlıklı büyüme modeli altında üretilmesini ve sosyal hak anlayışıyla bölüşülmesini savunuyoruz. Suyun ücretsiz verilmesi bu açıdan bir vaat değil, bölüşüm büyüme dinamiğine uygun bir önermedir ve doğadan yana bir ekonomi modelinin gereğidir. Doğadan yana olan duruşumuz ekonomi ve siyasetin belirlenmesinde önceliğimizdir. Ücretsiz su hakkı insanın su kullanım hakkını sağlamaya yönelik olduğu kadar sosyal hakların da gereğidir ve eşitlikçi bir siyasetin yeniden üretilmesi amacını içinde barındırmaktadır. Bundan öte, iktisadi olarak sağlıklı büyüme dediğimiz şey, doğanın tahribatına yönelik bir büyüme anlayışı yerine doğanın dinamiğine uygun bir büyüme tercihidir ve su tüketiminin kullanım hakkı esasına dayalı olarak kaynakların tasarrufçu bir anlayışla korunmasını ve dağıtılmasını sağlamaya da yöneliktir.
-Belediyelerin önemli gelir kalemini su gelirleri oluşturuyor ve suyun belli bir miktarını ücretsiz vereceğiz dendiği anda bu fikre karşı olanların ortaya attığı ilk soru “belediyeler bu gelir kalemleri olmadan nasıl hizmet verecekler?” oluyor. Siz suyun belli bir miktarını ücretsiz vererek bir gelir düşüşü yaşanacağını düşünüyor musunuz? Su hizmetlerini aksatmadan hatta iyileştirerek nasıl vermeyi planlıyorsunuz?
Sezai Temelli: Ekonomide yaratılan ortak zenginliğin bir kısmı Merkezi Bütçeye vergi geliri olarak yansımaktadır. Bu gelirlerin nasıl kullanılacağı kararı politik tercihlere bağlıdır ve biz buradaki kaynakların bir kısmını yerel yönetimlere aktararak veya bugün aktarılan kaynakları artırarak yerel kamu hizmetlerinde niteliğin artmasını sağlayacağız. Bunun dışında, yerel demokrasi anlayışımız gereği yerinden yönetim, yerinden vergileme ve kaynak kullanım kararlarının katılımcı bir demokrasi anlayışıyla hayata geçmesini sağlayarak merkezi vesayeti de gerileteceğiz. Bugün su ve diğer doğal kaynakların hızla tüketilmesinin ve ticarileşmesinin arkasında merkezi vesayetin ve bu anlayışın sermayeyle olan güçlü bağının olduğunu biliyoruz. HDP olarak siyasi mücadelemiz, bu gerçekliğin değiştirilmesine yönelik olarak doğadan, emekten yana bir ekonomi politikasını hâkim kılma amacını taşımaktadır.
-HDP mecliste yer aldığında suyun temel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi için örneğin yeni Anayasa çalışmaları içinde bu hakkın da Anayasa’da yer alması için çaba sarf edecek mi? Ayrıca su hizmetlerinin tam maliyet ve kârlı verilmesini içeren birçok yasal düzenleme var, bunların kaldırılmasını gündeme alacak mı?
Sezai Temelli: Evet, kuşkusuz bu çabayı gösterecek. HDP’nin fıtratında bu mücadele var! HDP bu mücadeleyi verenlerle beraber siyaset yapmakta veya HDP siyaseti böyle oluşmakta diyebiliriz.
-Sayın Temelli, Belediyeler su hizmetlerini yerine getirirken 2560 sayılı İSKİ kanuna uygun davranmak zorunda. Belediyeleri ticari bir işletme gibi çalışmaya zorlayan bu yasal düzenleme karşısında HDP’li Belediyeler ne tür sorunlar yaşamakta? Bu yasal düzenlemelerin vatandaş lehine nasıl değişmesi gerekiyor?
Sezai Temelli: Belediyelerimiz ciddi zorluklar altında büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Siyasi iktidarın adeta düşmanlaştırdığı belediyelerimiz her şeye rağmen ekolojist siyasetten ve toplumcu belediyecilik anlayışlından taviz vermemeye özen gösteriyorlar.
– Su hizmetlerini yerine getirirken önemli bir girdi kalemi de elektrik. Elektriğin özelleştirilmesi nedeniyle Kürdistan’da birçok il bu sene ciddi sorunlar yaşadı. Bu sorunların nedeni kamuoyuna belediyelerin elektrik şirketlerine borçlarını ödememeleri olarak yansıtıldı. Bu sorun sadece borç ödememe meselesi midir? Yoksa neoliberal politikaların yarattığı sonuçlardan biri midir?
Sezai Temelli: Kuşkusuz neoliberal politikalar, ama bundan ötesi neoliberal politikaların bile sınırlarını aşan AKP hükümeti uygulamaları ile karşı karşıyayız. Su ve elektrik başta olmak üzere halkın kullanım haklarını pahalılaştırarak ve sermaye birikim sistemi içine hızla çekerek hak gaspına neden olmanın yanında, özellikle Kürt halkına yönelik yürütülen düşmanca politikaların da bir aracı olarak bu siyaseti izliyoruz. Belediyelerimiz halkın da desteğiyle bu politikalara karşı direnmeye devam ediyor. Borçların bu çerçevede bir meşruiyeti yoktur.
– Sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkürler ve seçim kampanyanızda başarılar…