Ucuz siyasi polemikler değil suya erişim hakkı talep ediyoruz!

İzmir’in Buca ve Gaziemir ilçelerinin tamamında, Karabağlar ilçesinin ise bir bölümünde, ana borudaki arıza nedeniyle uzun süreli su kesintisi oldu. İZSU Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre kesintinin nedeni, Tahtalı Barajı ile Görece Arıtma Tesisi arasında bulunan 2.2 metre çapındaki ana isale hattında (Şaşal Mahallesi noktasında) 14 Mayıs 2017 tarihinde akşam saatlerinde arıza meydana gelmesi.

Arıza olması da su kesintisinin olması da normaldir. Ama normal olmayan; kesintilerin önceden haber verilmemesi, bu kadar uzun bir kesinti olacağını bilen belediyenin vatandaşların mağduriyetini engelleyecek tedbirler almaması ve en önemlisi su temininde alternatif planlarının olmamasıdır.  Belediyelerin yılın her günü, günün her saatinde, şehrin her bir noktasına  içilebilir kalitede su sağlaması, su sistemlerini buna uygun tasarlanması gerekir. Buna imkanı yoksa belediyelerin merkezi birimlerin belediyelere destek olması lazım.  İzmir’de yaşanan su kesintisi önceden haber verilmediği için insanların mağduriyeti daha da arttı. İzmir Belediyesi’ne yönelik şu eleştiriler getirildi; “sosyal medyada ya da mahallelerde muhtarlar aracılığıyla haber verseydi en azından bu mağduriyeti yaşamazdık. Gecenin 01.00’ında cami cami su aramaya çıktık ve bulamadık. Camilerde bile su yok. Üç gün boyunca sularımız kesik. Ne yapacağız bilmiyoruz”; “Belediyelerin görevi vatandaşa temiz su vermektir. Damacana su içmek mecburiyetinde değiliz. Parası olmayan nasıl içecek? Bizi böyle doldurma suya muhtaç ettiler. Devlet hükümet ve özellikle belediye işini düzgün yapsın. Bakın burada böyle su dolduruyorum. Böyle rezillik olmaz. Bizi kimse de bilgilendirmiyor. İnternet internet diyorlar. Herkesin interneti yok. Bizim aklımızla alay ediyorlar”.

İzmir’de geçtiğimiz yıl da Bornova ve Bayraklı ilçelerinde 5 günlük su kesintisi yaşanmıştı. Su tankerleri ve depoları önünde sıraya giren İzmir halkının görüntüleri üzerine “1990’lı yılları anımsattı” haberleri yapılmıştı. Bu su kesintisi ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Twitter’dan “Bayraklı-Bornova hattındaki kesinti için, başta annelerimiz olmak üzere hemşerilerimden özür diliyorum” demişti. Ne İzmir ne İstanbul ne de diğer belediye başkanlarından özür değil kaliteli su hizmeti talep ediyoruz. Belediyelerin bu hizmeti vermeye yetecek mali kapasiteleri yoksa merkezi kaynaklardan aktarım yapılmalı. İzmir’de yaşanan su kesintisi AKP’li, CHP’li belediyeler ucuz polemiğine indirgenemez. Türkiye’nin dört bir yanında il ve ilçelerde su altyapı hizmetlerine yeterli yatırım yapılmadığı için sık sık arızlar oluşmakta ve su kesintileri yaşanmakta.  Belediyeler vatandaşa içme suyu temin etme görevini tamamen bıraktılar, bizleri damacana sulara mahkum ettiler. Damacana su içmek bir tercih değildir, belediyelerin yerine getiremedikleri su hizmetinin sonucudur. Ve bu sonucu doğuran neoliberal politikaları benimseyen, uygulanmasını zorunlu kılan hükümettir. Bir yandan maden, nükleer, termik, mega projelerle su varlıkları yok edilip kirletilmekte, bir yandan da “temiz suya ulaşmanın maliyeti her geçen gün artıyor” denerek su faturalarına zam yapılmaktadır.

Egeçep’in İzmir’de yaşanan su kesintisinin ardından yaptığı basın açıklamasını aşağıda bulabilirsiniz. Onların dediği gibi ucuz siyasi polemikler değil suya erişim hakkı talep ediyoruz.

UCUZ SİYASİ POLEMİKLER DEĞİL SUYA ERİŞİM HAKKI SAĞLAYIN! — EGEÇEP BASIN AÇIKLAMASI

İzmir’de üç gündür Buca ve Gaziemir’in tamamında, Karabağlar’ın ise bir kısmında sular kesik. Nedeni; Tahtalı Barajı ile arıtma tesisi arasındaki 2,2 metre çapındaki borunun çatlaması. Belediye çaresiz, yurttaş ne yapsın? O baştan çaresiz. Herkes en azından yapılan açıklama doğru çıksın bugün gece yarısı sular gelsin diye dua ediyor. Bu tür sorunlara karşı İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin bir B planının olması gerekmiyor muydu?
Arıtma sisteminin farklı yerlerden (sondajlar, farklı göletler, barajlar) beslenebilmesi sağlanamaz mıydı?
Bu soruları çoğaltabiliriz. Peki bugünlere nasıl gelindi?
EGEÇEP olarak yıllardır,120 km. ötedeki Gördes Barajından medet ummanın doğru olmadığını, Güzelbahçe Çamlı Barajının yapımının 2008 yılından beri Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri tarafından engellendiğini, bunun nedeninin ise kente 20 km. uzaktaki Menderes-Efemçukuru Altın Madeni olduğunu söyledik durduk, “İZMİR SUSUZ KALACAK” dedik. Altıncı şirkete ve ona izin veren İzmir Valiliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı’na karşı yıllardır davalar yürütüyoruz.
Altın madenine karşı açılan davalar konusunda İBB’nin isteksizliğini davaya keşif bedeli olarak 10 bin lirayı meslek odaları başta, demokratik kitle örgütlerinden, kalanı ise yaşam savunucularının bağışları ile karşıladık. Davanın müdahili olan, milyon liralık bütçesi bulunan İZSU kırk dereden su getirerek tek kuruş katkı koymadı. Oysa, üç gündür kentin üç metropol ilçesine su veremeyen İBB yılbaşından bu yana suya önce %10, ardından zamlı tarifeye % 5 zam yaptı.
Sayın Aziz Kocaoğlu Efemçukuru Altın Madeni-Çamlı Barajı meselesi konularında yetkili olmadığını ya da yetkilerinin alındığını söylüyor. Oysa İBB Başkanı olarak,
1.”Ey İzmirliler İzmir’in içme suyunu Efemçukuru Altın Madeni zehirliyor. Bu maden yılda 100 milyon dolar kar etsin diye Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti Çamlı barajını yapmamıza müsaade etmiyor”
2. “Gördes barajından 120 km. boru hattı çekildi. Biz de yüzlerce milyon dolar harcayıp gelen pis ve arsenikli suyu arıtmak için tesis kurduk. Ancak 2011’den beri doğru düzgün su alamadık. Bir kurak sene geçirsek halimiz duman olur” diyemez mi?
Gazeteleri, ilan panolarını ve diğer yöntemleri kullanarak bu gerçekleri tüm İzmirlilere anlatamaz mı?
Hâlâ geç değildir. Güncel su kesintisi meselesi çözülünce artık İBB alışıldık pasif su ve çevre politikasını sürdürmemelidir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin son su kesintisine sebep olan yönetim zaafiyetini ve kendisi de sorumlu olduğu halde bunu siyasi fırsata çevirmeye çalışan Adalet ve Kalkınma Partisini ve Hükümet yandaşlarını protesto ediyoruz! Bu mesele ucuz siyasi polemiklere kurban edilecek türden önemsiz bir konu değildir. Merkezi ve yerel iktidarın bu soruna çözüm bulunmasını istiyoruz.
Günübirlik çözümlerle İzmir’in su sorunu çözülemez.
Yanlış su politikaları nedeniyle İzmir’in içme suyunun geleceği tehdit altındadır.
Su havzasındaki Efemçukuru Altın Madeni derhal kapatılmalıdır!
“Kent için yaşamsal önemde” olduğu defalarca söylenen Çamlı Barajının bir an önce yapımı için siyasi iktidarın çıkardığı engellerin aşılmasına dönük aktif bir çaba gösterilmelidir.
Tüm İzmirlileri İzmir’in suyunu savunmaya çağırıyoruz!