Türkiye’nin birçok bölgesinden kuraklık haberleri gelmeye devam ediyor. 2017 yılında Türkiye’de son 44 yılın en kurak mevsimi yaşanırken bundan en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi etkilendi. Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, Mart ayında ilk defa toprağın susuzluktan çatladığını belirterek, “Mardin’de 7 bin aile çiftçilik yapıyor. Mardin OSB’deki fabrikalarda 800 bin ton un üretimi yapılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Bir kuraklık olursa Allah esirgesin işsizliği çok büyük bir ölçüde tetikler” dedi.
Kuraklıkla karşı karşıya olan Mardin Ovası, senelik 1 milyon dolarlık un ihracatıyla 3 yıldır Türkiye’nin en önemli tahıl merkezlerinden bir oldu. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü verilerine göre Mardin’de 321 bin 616 hektar ekili alanda buğday, arpa, mısır, kırmızı mercimek, pamuk ve nohut ekimi yapılıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ali Elçin, Mart ayının ekinlerin gelişim dönemi olduğunu vurgulayarak önümüzdeki günlerde de yağış olmazsa susuz tarım alanlarındaki ekinlerin kuruyacağını belirtti.
Kuraklıkla ilgili İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, “Mardin’in tarıma dayalı ciddi bir ekonomisi var. Mardin Organize Sanayi Bölgesi 3 yıl üst üste en çok un ihracatı yapan sanayi olarak ödül aldı. 1 milyar dolara yakın ihracat söz konusu. Mardin’deki fabrikalarda 800 bin ton un üretimi yapılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Bir kuraklık olursa Allah esirgesin işsizliği çok büyük bir ölçüde tetikler. Sadece Kızıltepe ilçemizde 7 bin aile geçimini çiftçilikle sağlıyor” dedi.
30 senedir ilk defa böyle kurak bir mevsim gördüğünü anlatan Öter, “Bu sene bölgemizde ciddi bir kuraklık yaşanılıyor. Eylül ve Ekim ayında hemen hemen yağmur hiç yağmadı. Aralık ayının ortalarında yağmur biraz yağdı. Kış geçti, biz kışta biraz yağmur yüzü gördük. Ekinlerimizin yeşil kalması da onun sayesinde oldu. Mart tamamen kurak geçti. Şu anda toprak çatlamış durumda. 30 senedir hububat sektörü ile ilgileniyorum. İlk defa bu Mart ayında böyle bir kuraklık gördüm. Mart ayında toprağın çatladığını görmemiştik. Genelde Haziran ayında toprağın çatladığını görürdük. Bu saatten sonra kuru arazilere nehri de akıtsan bir faydası olmaz. Çünkü döllenmeye girdi. Olduğu yerde ekin yoruldu ve kurudu bitti. Tek umudumuz sulu arazilerimiz. Yetkililere sesleniyorum; kaybeden sadece çiftçi değil, kaybeden bölgemiz olacak. Bölgenin tarımı ülke tarımının yüzde 20’sine tekabül ediyor” diye konuştu.
Olası bir kuraklık sebebiyle ülke ihracatının da etkileneceğini aktaran Öter, “Dünyanın en kaliteli protein ve besin değeri yüksek makarnalık buğdayı bu bölgede yetişiyor. Dünyanın en kaliteli mercimeği bu bölgede yetişiyor. Allah esirgesin bölgemizde bunlarda kurursa bölgede ciddi bir ekonomik kriz yaşanılır. İthal ettiğimiz ürünlere ilaveten 2 milyon ton daha alabiliriz. Bir tarafta sosyal sıkıntılar olabilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de kuraklığın bu denli yıkıcı etkilerde bulunma ihtimali, havza bazlı yönetim planlarının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Küresel iklim değişikliğini bir veri olarak alıp 15-20 yıllık su ihtiyacını karşılayabilecek sürdürülebilir planlar yapmak, havzaları koruyucu önemler almak gibi acil görevler yetkilerin önünde duruyor.