Geçtiğimiz iki hafta içerisinde dünyanın farklı coğrafyalarında küresel ısınmanın da etkisiyle çeşitli olaylar yaşandı ve küresel ısınmanın etkilerine dair raporlar yayınlandı. Yaşanacak kuraklığın ve sellerin su varlıklarına büyük bir etkisi olacak.
Yaklaşık 10 gün önce Hindistan ve Bangladeş büyük bir sel felaketi yaşadılar. Meşhur Muson Yağmurları döneminin başlamasıyla birlikte Hindistan’ın Kuzeydoğusu ile Bangladeş’e düşen aşırı yağış sonucu onlarca kişi hayatını kaybetti, 1 milyondan fazla kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı. Taşan nehirler sebebiyle yüzlerce köy sel sularıyla kaplandı [1]. Ülkenin Kuzeydoğusunda çeşitli bölgelerde nehirlerin taşması sonucu yaşanan sel felaketinde 23 kişi yaşamını kaybetti [2]. Bangladeş’te ise 10 kişi ölürken 250 bin kişi göç etmek zorunda kaldı.
Tam da bu haberler gelirken Hindistan hükümetin bağlı bir tink-tank kuruluşunun açıkladığı rapora göre Hindistan tarihinin en büyük su kıtlığını yaşıyor. Rapor 600 milyon insanın aşırı veya yüksek su stresi altında yaşadığını ortaya koyuyor. Yoğun bir şekilde yer altı sularının kullanıldığı ülkede (%40 deniyor) yer altı su seviyelerinin sürdürülemez seviyelere geldiği, azalan suların gıda güvenliğini tehdit ettiği, su temelli çatışma riskini arttırdığı uyarılarını yapıyor. Daha şimdiden 11 eyaletin sınırlarından geçen nehirlerin suyunun paylaşımı konusunda büyük sorun yaşadığı düşünülürse bu sorunların fiziksel çatışmaya dönme ihtimali var. Ayrıca Hindistan’ın sınır aşan sular konusunda Çin ve Pakistan’la da büyük sorunları var.
Su kalitesi endeksinde yer alan 122 ülke arasından Hindistan 120. Sırada. 2020 yılına kadar nüfusun %40’ının suya erişimi olmayacağı, 20 şehrin suyunun tamamen biteceği yer alıyor raporda. Bu da 100 milyon kişiye denk geliyor. Ancak bu rapor üzerine El Cezire’nin röportaj yaptığı bir “uzman” bir yandan iklim değişikliği nedeniyle suları tasarruflu kullanmalıyız derken bir yandan da tarımda su kullanımının ücretlendirilmemesini sonucu olarak su israfının yaşandığını ve bu nedenle suyun fiyatlandırılması gerektiğini söylüyor. Ancak ülkenin en çok bilinen ve 2015 Stokholm Su Ödülü’ne layık görülen aktivisti Rajendra Singh bu görüşe karşı çıkıyor. Haklı olarak suyun ücretlendirilmesinin zenginlerin su israfını önlemeyeceğini, yoksulların ise ihtiyaç duyduklara suya erişemeyeceklerini hatırlatarak yapılması gereken şeyin etkin suyu koruma uygulamaları olduğunu söylüyor. [3]
[3] https://www.aljazeera.com/news/2018/06/india-faces-worst-water-crisis-report-180616072654630.html