İrlandalı ve Avrupalı bono hamillerinin çıkarları uğruna, İrlanda işçi sınıfının canına okuyan 6 yıllık kemer sıkma ve vergi reformları döneminin ardından, İrlanda hükümeti şimdi de vatandaşların evlerine su sayaçları yerleştirme planını devreye soktu.
İrlanda’da hükümet geleneksel su tedarik modelini terk ederek suyu karlı bir pazar olarak gören küresel eğilime ayak uyduruyor; kamusal hizmetleri özelleştirme yoluna gidiyor; evlere su kullanımı ölçen ve izleyen sayaçlar takıp suyu faturalandırıyor.
Avrupa’da krizle yüz yüze gelen pek çok hükümetin yaptığı gibi İrlanda da geniş çaplı neoliberal politikaları hızla sahneye sürmekte ve krizden çıkmak için başka bir alternatif olmadığı iddia edilmekte.
Hayati bir gereksinim ve kamusal bir hizmet olan su tedariğinin özelleştirilmesi girişimi işçi sınıfının şiddetli direnişiyle karşı karşıya kaldı. Pek çok farklı bölgeden evlerine su sayaçlarının yerleştirilmesine karşı bir araya gelen insanlar, suyu özelleştirmek isteyen Irish Water şirketinin ve polisin yıldırma politikası ile karşı karşıya kaldılar.
Göstericiler, vatandaşları “müşteri” olarak gören Irish Water şirketine karşı bir boykot kampanyası da geliştirdiler ve su sayaçlarının takılması halinde evlerine gelecek su faturalarını da ödemeyeceklerini beyan ettiler.
Protestoların kalbinde suyun bir insan hakkı olarak tanımlanması yatıyor. Su zaten yasalarca bir insan hakkı olarak tanımlanıyor fakat bunu “sermaye dostu” bir şekilde anlamak da mümkün. Göstericiler ise evlere su sayaçları takmanın bu hakkı ihlal ettiği görüşünde. Suyun bir kamusal varlık olduğunu ve su tedariğinin kamu bütçesinden sağlanması gerektiğini düşünüyorlar. Suyun bir insan hakkı olduğunu söylemekle kaderinin sermayenin ellerine teslim edilemeyeceğini de vurgulamış oluyorlar. İnsanın en temel ihtiyacının kar motivasyonuna bırakılamayacağını belirtiyorlar.
Kaynak: Critical Legal Thinking