Kaynak: Özer Akdemir, Evrensel, 10 Şubat 2016
İzmir’in tek temiz yüzeysel su toplama havzası olan ve kente 20 kilometre uzaklıktaki Efemçukuru köyünde bulunan altın madenine tarlasını satmayan tek köylü Ahmet Karaçam, bir hukuki kazanım daha elde etti. Danıştay 6. Dairesi, altın madenine karşı tek kişilik direniş gerçekleştirdiği için yörede “Yalnız Efe” olarak tanınan Ahmet Karaçam’ın arazisine acele kamulaştırma yoluyla el konulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Danıştay, Bakanlar Kurulunun “Kamu yararı var” gerekçesini yeterli görmeyerek, neden acele edildiği ile ilgili gerekçelerin ortaya konmadığının altını çizdi.
BAKANLAR KURULU ‘YALNIZ EFE’YE KARŞI
Ahmet Karaçamın avukatı EGEÇEP Hukuk Komisyonu Üyesi Arif Ali Cangı tarafından yürütülen dava Bakanlar Kurulunun 03.01.2008 tarihli kararıyla Karaçam’a ait iki parsel tarlayı acele kamulaştırmasına karşı açılmıştı. Acele kamulaştırma koşulunun bulunmadığı, yörede işletilen TÜPRAG’a ait altın madeninin İzmir’in içme suyu havzasını ve yapımı planlanan Çamlı Barajını kirleteceği, kenti susuz bırakacağı gibi son derece önemli gerekçelerin sıralandığı dava dilekçesinde, yöreyi yaşanmaz hale getirecek madenin kamu yararı taşımadığı dile getirilmişti. Bakanlar Kurulu kararının madene verilen ÇED izinlerine karşı açılan davaların sürdüğü bir ortamda alındığının altı çizilirken, Karaçam’ın mülkiyet hakkının da ihlal edildiği belirtilmişti. Bu iddialara karşı Başbakanlık ile Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığı acele kamulaştırma kararının yasalara uygun olduğunu ileri sürerken, bakanlıklar yanında davaya müdahil olarak katılan altın madencisi TÜPRAG şirketi çevreye zarar vermeyeceğini iddia etmişti.
BU ACELEDE KAMUNUN NE YARARI VAR?
Danıştay 6. Dairesi savunmaları yeterli bulmadığını söyledi. Acele kamulaştırma yapılması için aceleciliği zorunlu kılan bir kamu yararının olması gerektiğine dikkat çeken Danıştay, acele kamulaştırma yoluna gidilmediğinde kamunun uğraması muhtemel zararların neler olacağının ortaya konmasının zorunluluğuna vurgu yaptı. Altın işletmesinin bir an önce faaliyete geçmesinin sadece ekonomik yarar yönünden irdelendiğinin ifade edildiği Danıştay kararında, “Kamunun uğrayacağı muhtemel zararların neler olduğunun ortaya konmadığı anlaşıldığından olağan kamulaştırma usulü uygulanmaksızın taşınmaza el konulmasını gerektiren acelelik koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır” denildi. Danıştay 6. Dairesi “Özel koşulları oluşmayan acele kamulaştırmanın uygulanmayacağı dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık görülmemiştir” dedi.
İZMİR’İN TEK TEMİZ SU HAVZASI
İzmir’in içme sularının önemli bir kısmı yer altı kuyularından sağlanıyor. Yer altı sularının ağır metal içeriği nedeniyle kente verilen sulardaki yüksek arsenik oranı büyük masraflarla yapılan arıtma tesisinden geçirildikten sonra verilebiliyor. Kentin tek temiz yüzeysel su toplama havzası ise kente 20 kilometre uzaklıktaki Efemçukuru köyü yakınları. Ekolojik tarımı, alfons tipi üzümleri ve orman örtüsüyle kentin akciğeri ve tarım cenneti olan köy, 300 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’na su sağlayacak derelerin de mutlak koruma alanı içinde yer alıyor. AKP’nin tam desteğini alan TÜPRAG şirketine ait altın madeni yaklaşık 4 senedir, kapasitesini de artırarak üretime devam ediyor.