Kaynak: Levent Kurnaz, CNN, 9 Mayıs 2016
1 Mayıs günü Kanada’nın Alberta Eyaleti’nin Fort McMurray kenti yakınlarında başlayan orman yangını hala kontrol altına alınamadı. Bu yangın şu ana kadar yaklaşık 2000 km2 alanın tamamen yanmasına neden oldu. Bu alan içerisinde orman arazisinin dışında Fort McMurray kentindeki 1600 ev de bulunuyor. Söz konusu yangın göz ardı edilecek büyüklükte bir yangın değildir. 2000 km2 demek 45 km eninde ve 45 km boyunda bir alanın yanıp kül olması demek ve bu yangın yayılarak sürüyor.
Alberta Eyaleti Kanada’nın orta batısında yer alıyor. Fort McMurray kenti de eyaletin kuzey doğusundaki fazla büyük sayılmayacak bir kent. Dünya açısından bu kentin önemi ise buranın hemen kuzeyinde yer alan katran kumullarından kaynaklanıyor. Fort McMurray de bu katran kumullarından petrol üretilen endüstrinin merkezinde bulunuyor.
Bilim insanları ve politikacılar küresel ısınmanın iki derece ile sınırlanması konusunda fikir birliğindeler. Artışın iki derece ile sınırlanabilmesi içinse şu anda yer altında olan ve daha çıkartmamış olduğumuz fosil yakıtların, yani kömür, petrol ve doğal gazın büyük bölümünün çıkartılmadan yer altında bırakılması gerekiyor. İki derecenin altında kalabilmek için şu an yer altında bulunan fosil yakıtların sadece 450 milyar ton CO2 yayacak bir kısmını çıkartıp kullanabiliriz, oysa yer altında olduğundan emin olduğumuz ve kolayca ulaşabildiğimiz 750 milyar ton CO2 yayabilecek kadar bir rezerv var. Bu rezervi çıkartıp yakacak olursak gerek biz gerekse de çocuklarımız bugüne kadar tanıdığımız Dünya’dan çok daha değişik bir Dünya’da yaşamak zorunda kalacaklar. Bu nedenle yer altındaki kömür, petrol ve doğalgaz yataklarının bir kısmına dokunmamız aslında yasak.
Dünya’daki cehennem…
Ancak bildiğiniz gibi özellikle petrol dünyada kolay para kazanmanın en basit yollarından biri. Çok sayıda ülke fazla bir yatırım yapmadan sadece topraklarının altındaki kaynakları çıkartıp satarak zengin olmuş durumda. Bu durumda bu ülkelerin bu kaynakları çıkartıp satmalarını engellemek çok zor. Ama yapılabilecek bir şey var: Şu ana kadar keşfedilmemiş veya kullanılmamış kaynakları çıkartmaya başlamayalım. Bu kaynakların yaklaşık 2000 milyar ton CO2 yayabilecek büyüklükte olduğu düşünülüyor. Eğer bu kaynakları çıkartıp yakacak olursak hepimiz için Dünya’daki cehennem beklenenden çok daha hızlı gelebilir.
Özellikle petrol çıkartmak dediğimizde aklımıza gelen görüntü yerde açılan bir delikten petrol fışkırması şeklindedir. Ortadoğu’dan elde edilen petrol bu şekildedir, siz delik açtığınızda bu petrol basınçla dışarıya fışkırır. Bu nedenle de petrol çıkartmanın maliyeti fazla değildir. Ancak petrol fiyatları tırmandığında daha zahmetli petrol üretme metotları da devreye girmiştir. Bu metotların başında yerin neredeyse yüzeyinde kumla karışık bir biçimde bulunan “bitumin” maddesinden petrol üretilmesidir. Bu maddeye “katran kumulu” da denilmektedir. Bu yöntem hem çevreye büyük zarar verir hem de çıkartılması kuyu açma yöntemine oranla çok daha pahalıdır.
Başta bahsettiğimiz yangının çıktığı yer Dünya’nın en büyük bitumin yataklarının bulunduğu bölgedir. Kanadalılar bu bölgede gerek iklim bilimcilerin gerekse de çevreci grupların uyarılarını tamamen göz ardı ederek katran kumulu denilen bu yapılardan petrol kazanmaya devam etmektedirler. Bu tercihlerinin hem kendi ülkelerinin doğasına hem de Dünya’ya büyük zarar verecek olduğu gerçeğini göz ardı etmekteler.
Doğanın uyarısı
Normalde yangının çıktığı Kanada’nın kuzey bölgeleri tahmin edebileceğiniz gibi bol kar yağışı alan soğuk bölgeler. Ancak iklim değişikliği nedeniyle son senelerde bu bölgeye normalden çok daha az kar yağışı düşüyor ve hava çok daha sıcak. Şu sıra bölgede normalde 10 derece olması gereken günlük en yüksek sıcaklıklar 30 dereceye kadar yükselmiş durumda. Buna uzun süredir ağaçların ve toprağın kurumasını da ekleyecek olursak yangına çok elverişli bir ortamın oluştuğunu anlamamız gayet kolay. Bu elverişli ortamda Fort McMurray kentinin özellikle güneyinde yayılan yangınları söndürebilmek pek mümkün olmuyor. Binlerce insan evlerini bırakarak güvenli bölgelere doğru kaçıyorlar. Yalnız rüzgarın yönünün elverişli olmamasından dolayı yangınlar katran kumullarının bulunduğu kuzeye doğru yayılmıyorlar. Bu yangınların kuzeye yayılması esas çevresel felaketin ortaya çıkmasına neden olabilirdi, gene de bu bölgeyi dikkatle izlemeye devam etmek gerekiyor.
İklim değişikliğnin ateşlediği bu yangınlar Kanadalılara da bir uyarı niteliğinde olacaktır. Alberta’nın katran kumulları gibi yerin altına bırakılması gereken fosil yakıtları çıkartılıp yakılmaya devam edildikçe bu felaketlerin sayısı da şiddeti de artacaktır. Doğanın verdiği bu uyarı hepimizi ciddi anlamda üzüyor olsa da umarım herkese ciddi bir uyarı olmuştur.