Hes’lerin Can Damarı ‘Can Suyu’

Kaynak: haber01.com, 26 Aralık 2011
Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki akarsular üzerinde yapılması planlanan HES’lerle ilgili tartışmaların ana sebebinin ‘can suyu’ olduğu ortaya çıktı.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan ‘Doğu Karadeniz Bölgesi HES Raporu’nda, 1990’lı yıllarda başlayan HES tartışmalarının o günkü dönemde ‘çevre sorunu’ olarak ele alındığını, ancak aradan geçen yıllar içerisinde suya el konularak ‘suyun ticarileştirilmesinin’ ön plana çıktığı belirtildi. Özellikle yapımı biten HES’lerde ‘can suyunun’ çok az bırakılması veya hiç bırakılmaması sebebiyle ırmak yataklarının kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını belirtildiği raporda, bu durumun yöre insanının ayaklanmasına sebep olduğunu ve hukuksal mücadele başlattığına dikkat çekildi. Raporda ayrıca, inşa edilecek HES’lerde eski teknoloji kullanıldığına da dikkat çekildi.

“CAN SUYU RASTGELE BIRAKILIYOR”

Raporda, şu ana konulara dikkat çekildi:

“Doğu Karadeniz’de köylülerin en çok itiraz ettiği konulardan birisi can suyudur. İşletmede olan tesislerin bazıları hiç can suyu bırakmamaktadır. Bazılarının can suyu ise bırakmaları gereken değerin çok altındadır. Can suyu için bir kontrol mekanizması oluşturulamamıştır. HES’ler suyun bir noktadan alınarak havza içinde veya havza dışında başka bir noktaya aktarılmasına neden olacağından ara kesimlerde kalan canlı yaşamının devamı için can suyu hesaplarının bilimsel yöntemlerle belirlenmesi gerekir. Ancak Doğu Karadeniz’deki uygulamalar rastgele yapılmaktadır. Can suyunun bırakılıp bırakılmadığına ilişkin kontrol sistemi çalışmamaktadır. Can suyu işletmecilerin insafına bırakılmayacak bir durumdur.”

“HES’LERDE ESKİ TEKNOLOJİ KULLANILIYOR”

“HES yatırımcıları daha çok Çin ve eski Doğu Avrupa ülkelerinin ürünlerini tercih etmektedir. Batı Avrupa Amerika, Kanada, Brezilya, Japonya ve Hindistan ürünleri çok sınırlı bir kullanıma sahiptir. Genelde kullanılan ürünler kalitesi belirsiz, tamamen ucuzluk ve kısa temin süresi nedeniyle tercih edilmiş ürünler olmaktadır. Ürün kalitesi ve uygunluğunu kontrol eden herhangi bir mekanizma kurulmadığından bu konuda tek belirleyici yatırımcı olmaktadır. Bu durumda orta vadede ülkemizin bir HES çöplüğü olması kaçınılmazdır. Üretim lisansı verilen HES’lerin yatırım maliyeti 3-7 yılda amorti edilmektedir. Bu durum sermaye yatırımlarının kısa sürede kar elde etme hevesiyle bu projelere yönlenmesine neden olmaktadır. Şirketler artan yatırım maliyetini düşürebilmek için kalite, iş ve işletme güvenliğini ortadan kaldıran bir anlayışla çalışmaktadırlar.”

“DEVLET, 46 DAVANIN 45’İNİ KAYBETTİ”

“HES’lerin çok sayıda ve gözü kara bir şekilde yapılması, yöre halkında ciddi anlamda gelecek kaygısının oluşmasına yol açtı. Çünkü suyun denetiminin başkasında olduğu bir yaşam, Karadeniz’de yaşayan insanlar tarafından tepkiyle karşılandı. Bu meselenin bir yanı suyun ticarileştirilmesi meselesi olmakla birlikte, kırsalın tasfiye edilerek kapitalist sömürüye açılması gerçeğidir.”

“Bugüne kadar Karadeniz’de 80’in üzerinde dava açıldı. Sonuçlanan 46 davanın 45’inde başarı sağlandı. Bu sonuçlar aynı zamanda mücadelenin hukuksal ve bilimsel dayanaklarının ne kadar güçlü olduğunu da gösteriyor.”

(MAK-SLH-Y)