Kaynak: Pelin Cengiz, Taraf, 19 Mart 2014
Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda gündeme gelmesinin ardından, 1993’te BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği üzere 22 Mart, her yıl Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Suyun giderek artan önemine dikkat çekmek, su kaynaklarının korunması konusunda somut adımların atılmasını teşvik etmek amacıyla 22 Mart suya “adanmış” bir gün.
Her bireyin temiz suya erişiminin temel bir insan hakkı olduğu yönünde genel bir kabul mevcut. Su, ticari bir mal olamaz, ekolojik sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Su, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için erişim hakkının olduğu doğal bir varlık. Hiçbir canlı kendisinin su ihtiyacının daha önemli ve suya ulaşma hakkının daha öncelikli olduğunu ileri süremez. Su, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Yatağı değiştirilemez, bulunduğu alandan başka bir alana taşınamaz. Doğal yaşamla su ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama ve yasal düzenleme kabul edilemez.
Ancak, suya erişim hakkının tam olarak kullanılması yönünde çok az ilerleme var. Yaşam alanlarını korumaya çalışanlarla, “daha çok üretim, daha çok tüketim” diyenlerin kıyasıya savaşından maalesef, rant, talan, para hırsı galip çıkıyor. Diyalektik üzerine milat kabul edilen “Aynı derede iki kere yıkanılmaz” sözünün sahibi Herakleitos, bugün yaşasa ne düşünürdü bilinmez ama kapitalist düzen, aynı derede suya erişim hakkını şirketlere satarak bu hakkı defalarca ihlal edebiliyor. Dünyanın bir bölümü suyu hoyratça kullanırken, geri kalanı suya erişimde ciddi sıkıntılar çekiyor.
Bazı rakamlar, bu günü kutlanmaktan çok yasa çevirecek nitelikte. Küresel ısınma kaynaklı yağış azlığı, aşırı buharlaşma, hızlı tüketim ve kirlilik nedeniyle temiz su kaynakları hızla tükeniyor. Yeraltı sularının seviyeleri düşüyor, göller küçülüyor, sulak alanlar yok oluyor. BM verilerine göre, bir milyardan fazla insan temiz suyuna erişemiyor, 2,6 milyar insan sağlık açısından sakıncalı şartlarda yaşıyor. Yılda sekiz milyon kişi sağlık şartlarına uygun olmayan suların neden olduğu kolera, ishal ve tifo gibi hastalıklar sonucu ölüyor.
Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8-10 bin metreküp olan ülkeler su zengini, 1000 metreküpün altında olanlar su fakiri olarak nitelendiriliyor. Kişi başına ortalama 1500 metreküp su düşen Türkiye’nin 2030’da nüfusunun 100 milyon olacağı, su kaynaklarındaki bozulmanın da süreceği düşünüldüğünde, Türkiye 2030’da su kıtlığı çeken ülkeler sınıfında olacak.
Hiçbir akarsuyun serbest akmaması üzerine kurulu su politikasıyla Türkiye’de de suya erişim hakkı engelleniyor. Yüzlerce HES projesi yapılırken, Su Kullanım Hakkı Anlaşması ile verilen lisans sayısı 2000 civarında. İstanbul’a 185 kilometre ötedeki Melen Çayı’ndan borular içinde su taşımak marifetmiş gibi anlatılıyor.
Çeşitli kuruluşların tezlerine göre, su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlıklar gelecek 10 yılda belirleyici olacak, su olası çatışmaların en temel sebeplerinden biri olarak öne çıkacak. BM, dünyada su yüzünden sorun çıkan 300 sıcak nokta belirlemiş. Dünya nüfusunun yarısından fazlası, birden fazla ülkenin paylaştığı su kaynaklarından ihtiyacını karşılıyor. Dünyada 276 su kaynağı, en az iki ülke tarafından paylaşılıyor ancak, yüzde 60’ı için herhangi bir işbirliği anlaşması yok.
Özellikle Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde, su kaynaklarına erişim yolları üzerindeki denetimin savaş sırasında bir silah şeklinde kullanılabileceği tehlikesi mevcut. Enerji kaynakları savaşların en büyük sebebi olsa da, uluslararası anlaşmazlıkların çoğunun su yüzünden çıktığını gözden kaçırmamak gerek. Dicle ve Fırat havzalarının bulunduğu bölgedeki su rezervlerindeki ciddi azalma Türkiye, Suriye, İran ve Irak arasında gerilim yaratabilir. Sudan, Etiyopya ve Mısır, bir yandan ortak projeler için çalışırken, öte yandan Nil havzasını sahiplenmede çekişiyor. Filistinliler, İsrail’in işgal altındaki bölgelerindeki yeraltı sularını kullanmasına itiraz etse de, İsrail, hem suyu kullanıyor hem de koruma adı altında Filistin’in kullanımını engelliyor. Çin ve Hindistan, Brahmaputra Nehri’ni paylaşamıyor.
İşte bunlar hep dünyanın önündeki su’dan sebepler…