Kaynak: Kuzey Ormanları
21. yüzyılın dönüm noktalarından biri daha geldi: Brezilya’da 20 milyonluk São Paulo’nun suyu 60 gün içinde tükenecek: Sürekli büyüme, nehirlerin kirletilmesi ve yağmuru yakalayan etraftaki ormanların kesilmesi yüzünden… Brezilya’da son yüzyılın en şiddetli kuraklığı, sürekli yalanlar söyleyip, günü kurtarmaya çalışan yetkililer, su tüketimini azaltmaya çalışmayan insanlar ve yüzde 30’u boşa akıp giden bir su dağıtım şebekesi de bu felakete katkıda bulunuyor elbette.
Brezilya dünya tatlı su kaynaklarının sekizde birine sahip. Kocaman bir sürü barajı da var. Üstelik Amazon ve başka muazzam nehirleri de var. Tüm bunlar yüzünden bazen Brezilya’ya “suyun Suudi Arabistan’ı” deniliyor. Ama Brezilya’nın en büyük şehrinde su bitmek üzere. İklim felaketleriyle tanışmaya başladığımız 21. yüzyılın dönüm noktalarından biri karşımızda: 60 gün içinde suyu tamamen bitecek olan, 20 milyon kişinin yaşadığı dünyanın 12. büyük şehri São Paulo’da kimse ne yapacağını bilmiyor. Şimdiden günlerce susuz kalmak zorunda kalan São Pauloluların sert tepkilerine bakılırsa, yakın gelecek hiç de hoş olmayacak.
Belediye yetkilileri, bir mucize olmazsa, 2 ay sonra vatandaşlara haftada sadece 1-2 gün verilmesinin mümkün olacağını açıkça söylüyor. Bazı vatandaşlar evlerinin etrafında kuyular kazmaya başladı, kamu okullarında öğrencilerin dişlerini fırçalamak için su kullanması yasaklanıyor, yemeklerde ise tabakların yıkanmasını gerektirecek yemekler artık verilmiyor, sandviç veriliyor. Ama tüm bunların çözüme ciddi bir katkı yapması beklenmiyor. Oradaki yetkililer de halka ‘çılgın projeler’ vaadediyor, başka bir nehirden su toplayacak yeni ve büyük su barajları gibi… Ama bunların önümüzdeki yıldan önce bitmesi imkanlı değil. Kuraklığın sürmesinin beklendiği 2015 yılında ne olacağını bilen yok.
Geçtiğimiz günlerde önde gelen bir iklim bilimcisinin yayınlanan çalışmasına göre yüzlerce kilometre ötede bile olsa, Amazon nehrin etrafında ormanların kesilmesi, havadaki nemi azaltıyor ve güneydoğu Brezilya’da, São Paulo etrafında yağışları azaltıyor.
Küresel ısınmanın getirdiği yeni iklim örüntüleri de sorunun kaynakları arasında: Dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi yağış olduğunda aşırı oluyor, kuraklık olduğunda bu da aşırı oluyor.
Görünen o ki, Brezilya yetkilileri, gelen felaket açıkça belli olmasına rağmen, hiçbir önlem almamışlar, sözde ‘kalkınmacı’ ekonominin kendi kendine büyümesine ve çevresel yıkım getirmesine seyirci kalmışlar. Türkiye’dekiler ne yapacak peki? São Pauloluların başına gelenler İstanbullulara hiç uzak değil; ‘kalkınma masalı’ adı altında dipsiz kuyu beton ekonomisini desteklemek dışında bir amacı olmayan mega projelerle Kuzey Ormanlarını katletmeye koyulan hükümet, İstanbul’a da aynı kötülüğü yapmaya niyetli. İstanbul’un dibinde olan Kuzey Ormanları yok olursa, İstanbul’a su nereden gelecek? Günlük ekonomiyi çevirme derdinin ötesinde bunları düşünen yetkili var mı?
Su kaynaklarının bolluğuyla övünen ve Ipiranga müzesinde 15 Brezilya nehrinden alınan su örneklerinin kristal küreler içerisinde sergilendiği bir ülkenin en büyük şehrinde su felaketinin eşiğine gelinmiş olması vatandaşlarını şaşkına çeviriyor. Ya Türkiye’de ne olacak? Beton ve asfaltın içilmediğini kafamıza duvara vurmadan öğrenebilecek miyiz? İlerleyen on yıllarda ülkemizi giderek daha sert bir şekilde etkileyecek iklim değişikliklerine karşı önlem alabilecek miyiz? Çevre kelimesi sadece adında geçen, vizyonu sanayi ve şehircilikten öteye geçmeyen bakanlıkların; nehirlerin yaşam veren suyunu, ‘boşa akıyor’ olarak gören devlet yetkililerinin ötesine geçebilecek mi yaklaşımımız?