Hükümetin denetim konusundaki zaafından istifade eden Nestlé ve diğer büyük şirketlerin dağ dereleri ve havzalardan büyük kârlar elde ettiğinin ortaya çıkmasının ardından, su kullanımına getirilen kesintiler ve yazlık çimenlerin kuruması, bitmek bilmeyen kuraklıktan muzdarip olan Californialılar arasında, ambalajlı su endüstrisine karşı bir isyanı tetikliyor.
Şirketin, 27 yıl önce süresi biten izinlerle California’nın en kurak bölgelerinden bazılarından su aldığını ortaya çıkaran San Bernardino Desert Sun tarafından yapılan soruşturmanın ardından, eyalette Nestlé’nin yürüttüğü su ambalajlama operasyonlarına acilen son verilmesini talep eden çevrimiçi bir imza kampanyasında 150.000’den fazla imza toplandı.
Geçen ay eyalet başkenti Sacramento’daki bir şişeleme tesisi olan Nestlé Waters North America’da yapılan bir protestoda, sembolik plastik fenerleri sağa sola savuran ve yabalarla girişleri engelleyen eylemciler tesisi bir günlüğüne kapanmaya zorladı. Soruşturmanın ifşa ettiği gerçekler arasında, California Eyaleti Su Kaynakları Kontrol Bürosu’ndan ABD Orman Hizmetleri’ne kadar polis denetiminin çok zayıf olduğu ve aldıkları su miktarı konusunda neredeyse büyük su şirketlerine hiçbir yükümlülük getirmeyen düzenleyici bir çerçeveyi haklı gösteren kurumlar bulunuyor.
Nestlé, kendi su kullanımının verimlilik ilkelerine uyduğu ve çevreye asgari düzeyde etkisi olduğu konusunda ısrar ediyor. Aktivistler ise şirketlerin verdiği zararın çığırından çıkmış duruma olduğunu ifade ediyor.
“Californialılar rekor düzeyde kuraklık şartlarıyla başa çıkmaya çalışırken, Nestlé’nin eyaletin değerli suyunu şişelemeye devam etmesi, ihraç etmesi ve kâr amacıyla satması gayriahlaki bir durum,” deniyor Cesaret Kampanyası adlı politik aktivist örgütün sponsorluğunu yaptığı imza kampanyasında.
Kent sakinleri ve turistler Arrowhead- Nestlé’nin California’daki eski su markası- ya da Crystal Geyser’i yudumlarken pek düşünmüyor olabilirler. Ancak, tehlike altındaki kaynakların ve havzaların yakınlarında yaşayan insanlar seslerini çıkarma konusunda daha cesur ve istekli olma eğilimindeler çünkü Nestlé’nin onlardan aldığı her damla, o insanların kendi kullanımlarından, yerel flora ve faunadan çalınmış bir damla suyu ifade ediyor onlar için.
Nestlé, bölge sakinlerinden gelen operasyonlarını durdurması yönündeki talepleri görmezden geldi,” diyor Corporate Accountability International adlı örgütten Erin Diaz. “Nestlé’nin tehlikeli su şişeleme uygulamasını gönüllü bir şekilde durdurmak konusunda niyetinin olmadığı çok açık bir şekilde görülüyor. Devletin su düzenleyicilerinin devreye girmesinin zamanı geldi.”
Nestlé ve rakipleri, devletin büyük tarım yatırımlarıyla karşılaştırıldığında, ambalajlı suyun California’nın genel su kullanımının çok küçük bir kısmını oluşturduğuna işaret ediyor. Badem yetiştiriciliğinin tek başına eyalet suyunun %10’unu çektiğini belirtiyorlar. Badem başına kabaca bir galonluk suyun gittiği ifade ediliyor.
Şirketin kuraklıkla ilişkisini inceleyen bir yazıda, Nestlé Waters North America’nın yöneticisi Tim Brown şöyle yazıyor: “Şişeleme ve diğer süreçler için kullanılan suyun miktarını azaltmak için California’daki beş tesisimizin hepsinde yatırımlar yaptık.”
Suyun ambalajlanmasının sembolik bir ağırlığı da var çünkü teorik olarak herkese ait olan bir varlığı alınıyor ve kaynaktaki maliyetinin binlerce katına-bazı çalışmalar yüzbinlerce katı olduğunu ifade ediyor- denk gelen fiyata sahip bir ürün olarak satılıyor.
Son 15 yılda yapılan çalışmalar, yaklaşık 25 yıllık bir geçmişe sahip bir endüstride, ambalajlı suyun musluk suyundan daha temiz olduğu yönündeki iddiaların doğruluğunu sorguluyor- aslında ambalajlı suların üçte biri ve ikide biri arasındaki miktarı musluk suyundan geliyor-ve
“Saf su mu, saf yutturmaca mı?” diye sordu Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi 1999’da ve aslında bu soru hiçbir zaman ortadan kaybolmadı. Ancak, şimdiye değin, bu tür itirazların endüstrinin büyümesi üzerinde pek bir etkisi olmadı. 2013 yılında ilk defa olarak, ABD’de endüstrinin satışları 10 milyar galonu geçti-kişi başına 32 galon-ve 2014’te 13milyar galonu bulabileceği tahmin ediliyor.
ABD şu anda Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci şişe suyu tüketicisi. Nestlé ve Coca-Cola ve Pepsi gibi diğer su devleri, yerel su ikmalinin bir kısmını ele geçirmeleri ve bölge sakinleri için belediyeye ait oranları düşük tutacak miktarda ödeme yapmaları sayesinde, nispeten izole edilmiş ve yoksullaştırılmış kırsal toplumlarla anlaşmalar yapmışlardır. Hükümet gözetimi devlet kurumları, ABD Orman Hizmetleri ve özerk yerli kabileler arasındaki çatlak arasına düşüyor çoğunlukla ki bu da şirketlere rahat hareket etmeleri için geniş bir alan sunuyor.
Desert Sun soruşturması San Bernardino Ulusal Ormanı’ndaki Strawberry Deresinde, Los Angeles’ın 60 mil doğusunda, bir Nestlé pompalama operasyonunun 1987’den beri lisanssız çalıştığını kaydetti. Aynı ulusal ormandaki başka bir operasyon, Deer Kanyonu Su Kaynakları’nın 1994 yılından bu yana izni olmayan yerel bir su kurumuyla Nestlé arasındaki anlaşmayı içeriyor.
Geçtiğimiz on yllarda birçok bütçe kesintisi geçiren ve Amerika’nın kavrulmuş Batı’sında yürüttüğü yangın önleme ve restorasyonun yanısıra su yönetimi çalışmaları nedeniyle saldırı altında olan ABD Orman Hizmetleri, şimdi süresi dolan izinlerle başa çıkmanın ve onların yenilenip yenilenmemesi meselesini gözden geçirmenin şu an en önemli öncelik olduğunu söylüyor.
Önemli bir soru da Nestlé’nin ne kadar su aldığıdır. Şirket yılda 700 milyon galon ya da iki golf sahasını yeşil tutmaya yetecek kadar su aldığını söylüyor. Şişelenen ve satılan suların düzenli ifşasını zorunlu kılan yasal düzenleme 2008 ve 2010 yıllarında önceki vali Arnold Schwarzenegger tarafından veto edilmeseydi bu kolaylıkla doğrulanabilirdi.
Aktivist bir grup olan Food and Water Watch’a göre mevzuatla ilgili başka bir sıkıntı ise yer altı sularını düzenleyen neredeyse hiçbir düzenlemenin olmayışı. Bu yokluk büyük oranda, gezegendeki verimli tarım topraklarının yoğunlaştığı tek yer olmasıyla övünen bir eyaletteki tarım sektörünün lobi gücüyle açıklanabilir.
Şehirlerde ve belediyelerde uyguladığı %25’lik bir kesinti fakat çiftlikleri bu kesintiden muaf tutması nedeniyle topa tutulan Vali Jerry Brown, geçen yıl yasal bir düzenleme yapmıştı. Buna göre, eyaletin yer altı suyu kullanım haklarını tahsis etme konusunda hiçbir yetkisi bulunmuyor.
Adam Scow’a göre, Food and Water Watch’ın Californialı yöneticisi, vali ve eyalet kurumları teoride yasayı dikkate almayabilir ve eyaletin su ikmalinin “israfı ya da makul olmayan kullanımını” yasaklayan California anayasası temelinde hareket edebilir.
“Yeraltı suyunu kamusal bir kaynak olarak korumaya ve idare etmeye başlamamız gerekiyor,” diyor Scow. “Kuraklık şartlarında, özel şirketlerin kârı için kamu suyunu şişelemek müsriflik ve akılsızlıktır.”
Kaynak: The Guardian