Kaynak: Mynet.com, 1 Ağustos 2015
Afrika ülkeleri ise şimdiden küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile karşı karşıya. Dünya Bankası, küresel ısınmanın iki derece ile sınırla kalması halinde dahi Afrika’nın güneyinde yağışların üçte bir oranında azalabileceği tahmininde bulunuyor. Bunun olası sonucu ise kuraklık riskinin artması. 90’lı yılların ortasında yaşanan ağır kuraklık dönemlerinde Etiyopya’da büyükbaş hayvanların neredeyse tümü telef olmuştu.
Afrika’nın doğusunun gelecekte daha fazla yağmur alması bekleniyor. Ancak bu yağışların yılın belli dönemlerine eşit olarak dağılmak yerine, birkaç gün arka arkaya ve çok şiddetli şekilde etkili olması bekleniyor. 2011 yılında şiddetli sağanak yağışlar Tanzanya’nın liman kenti Dar Es Selam’ın bir bölümünü tamamen sular altında bırakmıştı.Açlık çekenlerin oranı yüzde 20 artacak
Afrika’da tarım ürünlerinin yüzde 90’ı küçük ölçekli çiftçilerde elde ediliyor. Birleşmiş Milletler, çiftçilerin kuraklık, sel ve diğer aşırı hava olaylarına karşı daha dayanıklı hale getirilmemesi halinde, 2050 yılına kadar kıtada açlık çekenlerin sayısının yüzde 20 oranında artacağı tahmininde bulunuyor.
Tarımsal üretimin verimsiz olmasının yol açtığı yetersiz beslenme, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu bir sorun. Çok sayıda Afrikalı açlıktan kaçmak için büyük şehirlerin gecekondu mahallelerine taşınıyor. Buralarda ise kolera gibi hastalıklar rahatlıkla yayılabiliyor. Sıcaklıkların artmasının sıtma gibi hastalıkların yayılmasını da kolaylaştıracağına dikkat çekiliyor.
Yüksek sıcaklıklar tüm ekolojik sistemi olumsuz etkiliyor. Çok sayıda hayvan ve bitki söz konusu değişikliklere çabuk uyum sağlayamıyor. Dünya İklim Konseyi’nin bir araştırmasına göre, türlerin yüzde 20 ila 30’u iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Kilimanjaro Dağı’nın doruklarındaki buzulların 12 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Son 100 yıl içinde bu buzulların neredeyse yüzde 80’i eridi. Mevcut koşulların sürmesi durumunda, 2022-23 yılları arasında bu buzulların tarih olması bekleniyor. Kuraklık ve yetersiz yağış nedeniyle buzullar hızla eriyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin başlıca sorumlusunun Avrupa ve Asya ülkelerindeki termik santraller, fabrikalar ve otomobiller olduğunu belirtiyor. Ancak odunu yakıt olarak kullanmak isteyenler tarafından Afrika ormanlarındaki ağaçların kesilmesi atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmanın yanı sıra toprağın verimsizleşmesine de yol açıyor. Zamanında üçte biri ormanlarla çevrili olan Kenya’nın ormanlık alanları bugün yüzölçümün sadece yüzde 2’sini kaplıyor.
İklim değişikliğinde ormanın işleviİklim değişikliğinin doğa üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden Afrikalılar bu süreci geriye döndürmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Örneğin Kenya’da bilinçli vatandaşlar uzun bir süredir ağaç ekimini teşvik ediyordu, bu sayede ormanlık alanlarda yüzde 7’lik artış sağlandı. Ormanlar, tarımsal alanların yok olmasını engelliyor ve karbondioksiti tutuyor.
Tek bir tür bitkinin ekili olduğu tarım alanları kuraklık ve haşerelere karşı daha duyarlı. Oysa farklı türler ekildiğinde, bir türden ürün alınamasa bile, diğerleri ürün vermeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ekolojik tarımın geleneksel tarıma göre iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı dayanıklılığı artırdığı görüşünde.
Yeratında yağmur sularının depolanması, hasat kaybı olduğunda devreye girecek sigorta sistemleri iklim değişikliğinin sonuçları ile mücadelede acil olarak alınması gereken önlemler. Birleşmiş Milletler yetkilileri, kalkınma yardımları ve iklimin korunmasının birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Dört yıl önce Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda protestocular ‘derhal iklim adaleti’ istemişti. Gözler bu sene aralık ayında Paris’te yapılacak İklim Konferansı’na çevrildi. Konferansta küresel ısınmayı iki derece ile sınırlayacak küresel bir iklim anlaşması ele alınacak.