Tibet, şirketleri Himalaya buzullarından yüksek kalitede içme suyu çıkarmaları için teşvik ediyor ancak bu durum çevresel açıdan yüksek riskler içeriyor.
Son yirmi yıllık süreçte, Çin dünyanın en büyük ambalajlı su tüketicisi ve üreticisi haline geldi. Kişi başına düşen %19’luk tüketim oranı küresel ortalamanın altında olsa da Çin’de ambalajlı su sektörünün büyümeye devam edeceği bekleniyor.
Şu an Çin’in yıllık ambalajlı su üretiminin küçük bir oranını oluştursa da Tibet’in dağ buzullarında bulunan su, Çin’in büyüyen su endüstrisi için yeni bir büyüme noktası olarak görülüyor.
Qinghai-Tibet Platosunun karla kaplı zirveleri, Çin’deki su kirliliğinden kaygı duyan tüketicilere yüksek bir fiyata pazarlanabilecek saf içme suyu kaynağı olarak görülüyor. Bu durum bölgenin içme suyu varlıklarından kazanç elde etmeyi uman çok sayıda şirketin bölgeye akınına neden oldu.
Tibet yerel yönetimi ambalajlı su endüstrisinin büyümesine hizmet edecek 10 yıllık bir büyüme planını teşvik etti. Bu yılın başında 153.000 metre küplük bir üretimin gerçekleştirildiği bildirilmekle birlikte, 2025 yılında 10 milyon metre küplük ambalajlı su üretiminin gerçekleştirilmesi uzun dönemde hedefleniyor.
Büyümeyi artırmaya yönelik olarak, Tibet yerel yönetimi 28 şirketin bu yılın sonunda ambalajlı su üretebilmelerini mümkün kılacak lisanslarını onayladı. Ambalajlı su faaliyetleri Xinjiang, Qinghai ve Yunnan bölgelerinde de hızla artıyor. Öyle ki bu bölgelerde şirketler hızla eriyen buzulların doğrudan ağızlarından çektikleri suyu ambalajlıyor.
Everest bölgesi de şirketlerin kullanımına açık. Qomolangma Glacier Water adlı bir şirket Everest üssünden 80 km mesafedeki bir ulusal havzadan çektiği suyu ambalajlıyor.
Bu durum, bölgenin su varlıklarını sömürmeye giden yolun sadece bir başlangıcı. Geçtiğimiz yıl, Tibet yerel yönetimi bazı yatırımcılarla 270 milyon pound değerinde bir sözleşme imzaladı. Bu yatırımcılar arasında kamuya ait petrol üreticisi Sinopec ve Hubei bölgesinde dünyanın en büyük hidroelektrik santraline sahip Three Gorges Group adlı şirketler de bulunuyor.
Tibet’teki yerel hükümetin ve Beijing’teki merkezi hükümetin desteğiyle, şirketler faaliyetlerini hızlandırdı. 2015’in başından bu yana, Sinopec Group Tibet’ten çekip ambalajladığı buzul suyunu Çin’de bulunan 23.000 petrol istasyonunda ve dükkânlarda satışa sundu.
Çin’de ambalajlı suyun çevreye maliyeti
Son yıllarda, Çin hükümeti ormanları ve doğal koruma alanlarını korumaya yönelik politikaları güçlendirmiş bulunuyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik vermiş olduğu taahhüt, sınırları içerisindeki buzulları koruma faaliyetlerini de içeriyor. Ancak, Tibet’teki yeni büyüme planları (imtiyazlı vergi oranları, vergi muafiyetleri ve düşük faizli krediler gibi) yerel politikaların yanlış yapılandırılmış olduğunu gösteriyor.
Bu bölge, iklim değişikliğine karşı en korunmasız bölgeler arasında bulunuyor. Çin Bilimler Akademisi’ne göre, Qinghai-Tibet Platosundaki buzullar daha şimdiden geride bıraktığımız son otuz yılda %15 oranında küçüldü. Kısa vadede buzulların erimesi ambalajlı su için daha yüksek bir potansiyeli ifade etse de uzun vadede nehirlerin kuruması anlamına geliyor ki bunun nehirlerin geçtiği bölgelerde korkunç sonuçları olacak.
Qinghai-Tibet Platosu Çin için sadece önemli bir su kaynağı olmakla kalmayıp Asya’da Güney Asya’ya akışı olan 10 büyük nehrin de kaynağını oluşturuyor. Bu bölge, kuzey ve güney kutupları dışında en büyük içme suyu kaynaklarına ev sahipliği yaptığı için “üçüncü kutup” olarak da biliniyor.
Herhangi bir gelişmenin bölgenin genel su güvenliği üzerinde çok büyük bir etkisi olabilir. Bölgedeki sınırları aşan nehirler üzerinde 124 gigawatt’luk hidroelektrik santralleri inşa etmeye yönelik agresif planlar, daha şimdiden nehirlerin geçtiği ülkeler arasında jeopolitik gerilimlerin yaşanmasına yol açıyor.
Ambalajlı su endüstrisi bu çılgınlığa devam ederse bunun çok ciddi çevresel sonuçları olabilir. Şu an hiçbir çevre etki değerlendirmesi bulunmadığı gibi şirketlerin çoğu su-kaynak koruması, kirlilik denetimi, su verimliliği ya da yereldeki insanlara yararlılık durumu konusunda hiçbir rapor yayımlamadı.
Hong Kong-listed Tibet 5100 gibi bilgi paylaşımında bulunan şirketler kaynaklardan ya da buzullardan çekilen suyun miktarının onları kurutacak düzeyde olmadığını iddia ediyor. Ancak, buzulların çoktan erimeye başladığı ve merkezi hükümetin iklim uyumu ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için bölgeyi korumaya yönelik milyarlarca yuan yatırımda bulunduğu korunmuş bölgelerden su çekmenin ne derece etik olduğu sorusu cevap verilmeyi bekliyor.
Ambalajlamanın, konutlara ve kamu tesislerine buzul suyunu taşımanın maliyetlerini ve bununla birlikte yüksek çevresel maliyetleri dikkate aldığımızda, yatırımcıların Asya’nın su kulesindeki stratejilerini yeniden düşünmeye başlamaları gerekiyor.
Kaynak: Guardian