Kaynak: Cumhuriyet, 27 Haziran 2017
Bursa’daki göllerde ve derelerde toplu balık ölümleri yaşanmaya devam ediyor. Alanda yaşayan yerliler balık ölümlerinin ve çevresel felaketlerin sanayi, tarım faaliyetleri ve turizmle bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.
Bursa’daki İznik Gölü’nde balık ölümleri bitmiyor. Eski DOĞADER Bursa Şubesi Başkanı Murat Demir, “İznik gölündeki toplu balık ölümlerini hatalı avcılığa bağlamak yanlış. Göl, sanayi, tarım ve turizm baskısı altında. Acil eylem planı yapılmalı. Gölde koruma /kullanma dengesi yok edildi. Sadece kullanma var. Denetlenmesi gereken bir tarımsal ilaçlama mevcut. Sanayi aşırı miktarda su çekiyor. Orhangazi ilçesinin turizm baskısı da ortada. İznik Gölü Yönetim Planı devreye sokulmalı” dedi.
Kuşların yaşam alanı
Gölün kuş göçlerinin önemli rotalarından biri olduğunu vurgulayan Demir, “İznik belediyesi, doğaseverlerin kuşların daha sağlıklı barınabilmeleri için korunması gerekli sazlığı doldurarak park yapma niyetindeydi. Bunu engelledik. Tepkiler üzerine projeden vazgeçildi ama kış ortasında sazlık yangını çıktı. Belediye sazlığın yerine her an park yapabilir. İznik gölünü besleyen en önemli damarlardan biri Sölöz deresidir. DSİ buraya bir baraj planladı. Bu baraj yapılırsa göl beslenemez. Sanayinin çektiği aşırı su var. Göle su girişi barajla birlikte azalır, İznik Gölü için ölüm fermanlarından biri olur” diye konuştu.
Baraj istemiyoruz
İznik gölünde toplu balık ölümleri her mevsim görülmeye başlanırken DSİ, “Sölöz Barajı ve Sulaması, HES,İçmesuyu Tesisleri, Kırma- eleme-Yıkama Tesisleri, Beton Santralı” projesini uygulamaya sokmaya çalışıyor. DSİ’nin bu amaçla geçen hafta düzenlediği düzenlediği “ÇED Halkın Katılımı” toplantısını Sölözlüler engelledi.
Bursa’nın Karacabey ilçesinde Manyas Kuş Gölü’nden, Marmara denizine dökülen Karaderedeki toplu balık ölümleri ise konuyla ilgili ürkütücü bir diğer haber.
Çevreye yakın bir fabrikanın saldığı iddia edilen kirli atıklar yüzünden derede iki gün içinde binlerce balık öldü. Balıkların yanı sıra kıyıda biriken balçık tabakası ise çiftçilerin korkulu rüyası haline geldi. Vatandaşlar ise ‘’kısa bir zaman önce su içilen dere şimdi yanına yaklaşılamayan bir bataklık oldu” diye konuştu.
Fabrikanın her yıl özellikle bayram tatilinde atıklarını boşalttığını iddia eden mahalle halkı, ‘’Ne yazık ki fabrika arıtma tesisini çalıştırmak yerine cezayı ödemeyi tercih ediyor. Çünkü cezalar, arıtma tesisinden daha karlı’’ dedi.
Karacabey İsmetpaşa köyü sakinleride yapılan çevre katliamına tepki gösterdi. Köyün yanından geçen derede kısa süre önceye kadar elle dahi balık yakalanabildiğini hatta tarlada çalışan işçilerin bu deredeki suyu içtiğini dile getiren köylüler, “Bugün gelinen nokta içler acısı. Geçmişte derenin kıyısında ince kumdan pırıl pırıl bir kumsal varken bugün bu kumsalın yerini balçık almış durumda. Önceden köy halkı serinlemek için bu dereyi kullanılırdı. Bugün dereye ulaşmak bile zor” diye konuştu.
Özellikle atıklar yüzünden pis bir kokunun hakim olduğu derede, kıyılar yarım metrelik kara balçığa teslim olmuş durumda.
Köy sakinlerinden Sebahattin Yağız yıllardır bu dere için mücadele verdiklerini ama bir yol kat edemediklerini ifade ederek birilerinin buna dur demesi gerektiğini söyledi. Yağız,” Fabrikanın atıklarını önceki gün dereye saldığını iddia ederek dün gece ve sabah itibariyle ölü balıkların kıyıya vurmaya başladığını, birkaç saat içinde derenin devamındaki köyler de de ölümlerin yaşanmaya başladığı dile getirildi.
Sebahattin Yağız, “Her yıl bu çevre katliamını yaşıyoruz. Biz yıllar önce su içerdik bu dereden. Otlayan hayvanımız da bu dereyi kullanırdı, terleyen çocuklarımızda. Tarladaki Ürünlerimiz bu dere ile hayat bulurdu. Bugün ise bırakın su içmeyi balık yaşatamıyoruz bu derede. Buna sebep olan işletme yıllardır arıtmasını kullanmıyor. Ve bizlerde yıllardır mücadele veriyoruz. Ama nafile. İşletme cezayı göze alıyor ve arıtmayı çalıştırmanın maliyetiyle hiç uğraşmıyor. Bayram tatillerini özellikle fırsat biliyorlar. Atıkları hep böyle milletin meşgul olduğu ve daha az fark edileceği bir zamanda salıyorlar. Bu şekilde yaptıkları ayıbı örtmeye çalışıyorlar. Birileri artık buna dur desin” dedi.
İsmetpaşa köyünden Cavit Buran ise ürünlerini hep bu dereden sulayan yüzlerce çiftçinin olduğunu ifade ederek ‘’İçinde canlı barındırmayan su, ürünlere hayat verebilir mi?’’ diye sitem etti. Buran yaptığı açıklamada “Çocukken dereye girer elle balık yakalardık. Şimdi balık göremez olduk. Deremiz artık pislikten kokmaya da başladı. Hanım tarladan gelince eve almıyor. Koku artık kıyafetlerimize sinmeye başladı” dedi.
Salınan pisliğin tarlada su çektikleri boruların filtrelerini dahi tıkadığını belirten Buran ‘Balgam gibi ilginç bir madde, biz posa diyoruz. Dere kenarında önceden kumullarımız vardı. Yerini bu madde aldı. Artık yarım metre siyah balçık var. Yaz mevsimi geldi. Şimdi sulamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem. Bu sorun yüzünden 2 saatte bir tıkanan boruların filtresini temizlemeye gelmek zorunda kalıyoruz’’ dedi.
Tüm canlılar etkileniyor
Yaşanan faciadan etkilenen tek canlı ise balıklar değil. Bölgede balıkçıl kuşlarının üreme kolonileri mevcutken bu hayvanların birinci besin kaynağı olan balıklar ile balıkçıl kuşlarının yuvadaki yavrularını da riske atıyor. Özellikle sayıları giderek azalan ve koruma altında olan Su Samurlarının dahi görüldüğü bu derede bitkilerde en az balıklar kadar zarar görmekte. Kıyıya vuran ölü balıklar içerisinde en çok yayın, turna ve yerli sazanlar göze çarpıyor.