BM Mısır’ın 2025 yılında mutlak su kıtlığıyla yüz yüze geleceğini söylüyor. Ancak, Orta Doğu ciddi sıcaklık dalgalarıyla boğuşurken felaket bazı köylerin kapısını çoktan çaldı bile.
Sıcaktan kavrulan bir yaz gününde, su kamyonunun nihayet geldiği haberi Ezbit al-Taweel köyüne anında yayılıyor. Dakikalar içinde yüz kadar adam, kadın ve çocuktan oluşan bir kalabalık kasabanın ana yoluna dökülüyor. Her biri eline taşıyabildiği kadar su kabı alıyor.
Acımasızca yakan güneşten kaçmaya çalışırken, Osama Sayed ve 7 yaşındaki oğlu Ahmed çalılıkların altına sığınıyor. “Sanki zamanda geriye gidiyoruz, su tankerini ellerimizde tenekelerle beklemek zorunda olmak başka ne anlama gelebilir ki?” diyor Sayed. Ciddi su kesintileri onu ve Nil Deltasındaki bu küçük köyde yaşayan 5000 diğer çiftçiyi suya erişmek üzere pek çok defa saatlerce beklemek zorunda bıraktı. Kimi zaman günlerce Orta Doğu’nun bu kavurucu sıcağının altında beklemek zorunda kaldılar.
Yarım saat sonra kamyon nihayet görünüyor. İnsanlar kamyonu görünce rahatlıyorlar. “Herkese yetecek kadar su var,” diye teskin ediyor yaşlı sürücü kalabalığı. “Sıraya girin, kadınlar ve erkekler birbirinden ayrılsın.” İki işçi suları dağıtmaya başlıyor, başka biri ise köylülerden paraları topluyor.
Bir zamanlar “Nil’in incisi” denilerek göklere çıkartılan Mısır, şimdi çok ciddi bir su krizinin pençesinde. Artan nüfus ve sınırlı kaynaklarla ülkede her geçen yıl kişi başına düşen su miktarı azalıyor.
Ülkenin yıllık su arzı 2013 yılında kişi başına ortalama 660 metre küpe düştü. Resmi makamlara göre, bu rakam 1947 yılında 2500 metre küpün üzerindeydi. Mısır çoktan BM’nin su yoksulluğu eşiğinin altına düştü ve BM 2025 yılında ülkenin “mutlak su krizi” sınırına dayanacağını tahmin ediyor.
Mısır’da gücün ve zenginliğin toplandığı merkezlerin dışındaki köylerde ve şehirlerde yaşayan Sayed gibi insanlar için kriz çoktan kapıyı çalmış durumda.
Haziran ayında, 50.000 nüfusu olan Delta kenti Bilqas çok ciddi bir kuraklıkla boğuşuyordu. “İçmeye, temizlik yapmaya, yıkanmaya, hiçbir şeye su bulamıyoruz. Bir gün kalktık ve kendimizi çölde bulduk, musluklarımız kurudu” diyor kent sakini Hossam Megahed.
Aynı hafta, Fayoom kenti öyle bir su kesintisi yaşadı ki hastaneler bile susuzluktan kavruldu. Birkaç gün sonra, İsmailia sakinleri bir hafta susuz kaldıktan sonra ticaret güzergâhı olarak kullanılan otoyolu, Suez Kanalı’ndan kesmekle tehdit ettiler. Benzer krizler Kafr al-Sheikh Sohag, Qena ve diğer kentleri de yaz boyunca vurdu.
Sorunun yaygın bir şekilde yaşanmasına rağmen, eleştirmenler hükümetin sorunu çözmek için ya da sorundan en çok etkilenenlerin sıkıntısını azaltmaya yardımcı olmak için hiçbir eylemde bulunmadığını ifade ediyor.
Peki, neden şimdi?
Su kıtlığı-ve kıtlığın yol açtığı huzursuzluk- Mısır’da gazete manşetlerini kaplıyor olmasına rağmen bunun yeni bir sorun olduğu söylenemez. Sorun 2011 yılından bu yana devam ediyor. 2011 devriminin ardından ortaya çıkan güvenlik vakumunun ortasında, Kahire ve diğer kentlerin banliyölerinde yaşayan binlerce insan illegal olarak binalar inşa ediyor ve bunları resmi isale hatlarına bağlıyorlardı. On binlerce yeni hat, bulunduğu bölgelerdeki vatandaşlara bile ancak yetebilecek miktarda su taşıyan isale hatlarına bağlandı.
Konutlarını derme çatma hatlara bağlayan insanların su varlıklarına zarar vermeleri ve israf etmeleri durumu daha da kötü bir hale sokuyor. Mısır Sosyal ve Ekonomik Haklar Merkezi’nin 2014 yılında yayınladığı bir rapora göre, kötü durumdaki isale ağı nedeniyle tüm konut suyunun %35’i toprağa sızıyor. Bu israf olmasaydı 11 milyon insana daha temiz su sağlanabilecekti.
Devrim sonrası hengâmede batağa saplanan Mısır bürokrasisi ise sorunu çözmek için hiçbir adım atmadı. “Su meselesi hükümetin önceliği değil,” dedi Sulama ve Su Kaynakları Bakanlığı temsilcisi Khaled Wasif. Hükümet her yıl isale hatlarının bakımı için gerekli paranın sadece küçük bir kısmını tahsis edebiliyor, dedi.
Yeterli para olmadığı için su alanındaki projeler askıya alınıyor. Bunun tek istisnası yabancı donörlerin finanse ettiği az sayıdaki proje. Bir kısır döngü içerisinde, bu durum daha fazla insanın illegal bir şekilde su temin etmesine neden oluyor ki bu da durumu daha da kötü bir vaziyete sokuyor.
Su sıkıntısı Yeni Kahire gibi daha üst düzey semtlerde günde birkaç saat, Ezbit el-Taweel gibi köylerde birkaç gün, Mansoura’daki Sandub gibi kırsal bölgelerde ise beş yıl sürebiliyor. Öyle ki bu tür yerlerde yaşayanlar günde sadece iki saatliğine suya erişmeye alışmışlar.
Musluklar kuruduğunda insanların karaborsanın insafına başvurmaktan başka bir çaresi yok. Köylerde suyu olan insanlar tankerleri kamyonlara yüklüyor ve su sıkıntısı çeken yakınlardaki bölgelere götürüp ücret karşılığında satıyorlar.
Belgas sakinleri Ramazandan bu yana suyun fiyatının her gün arttığını söyledi. Çok sayıda insan dükkânların önünde sırada beklerken, 1,5 litrelik bir şişe suyun fiyatı üç Mısır pound’undan 10 Mısır pound’una çıktı günler içerisinde.
Sağlık Riskleri
Azalan su stoklarıyla yüz yüze gelen Mısırlılar, ihtiyaçlarını gidermek için çoğunlukla sağlık konusunda ciddi sonuçları olan sağlıksız tedbirlere başvuruyorlar.
Ezbit al-Taweel gibi bölgelerde, kamyonlarla getirilen sular çoğunlukla çok ağır bir şekilde kirletilmiş sular. Kısa sürede krizden istifade ederek kâr elde etmek isteyen çiftçiler normalde gaz taşınan tankerlerle sıvıyı taşıyorlar. Bu kamyonlar en kolay erişilebilen kaynaktan dolduruluyor. Bu kaynaklar çoğu zaman atık su kanallarının yakınında oluyor.
“Bu suyun yakınlardaki kirletilmiş bir bölgeden geldiğini çok iyi biliyoruz fakat başka bir seçeneğimiz de yok,” diyor Sayed.
Atık su kanallarının yüzeyi çözülmüş gübreler ve böcek ilaçları ile dolu. Buralar bilharziya gibi hastalık yapıcı bakteriler için bereketli bir çoğalma alanı. Ayrıca bölgede yüksek yoğunlukta ağır metallerin varlığı da tespit edildi. Nil’in kuzey ucunda uzanan Kafr al-Sheikh bir zamanlar Mısır’ın toplam balık popülasyonunun önemli bir kısmını sağlıyordu. Bugün ise kirlenmiş sular insanlardan adeta intikam alıyor. “Balıkçılar kendilerine yeni iş bulmak zorunda. Balıklar bile ölüyor,” diyor Razik.
Su kıtlığı hükümetin, ülkenin resmi su rezervini temiz tutmasını bile daha zor hale getiriyor. Su Kaynakları Bakanlığı endüstriyel ve tarımsal atığın neden olduğu kirliliği temizlemek için barajlar açar ve ek temiz su bırakırdı. Son günlerde, azalan su varlıkları bunları imkânsız hale getiriyor.
Mısır Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi’ne göre nüfusun %95,5’i standartlara uygun olmayan bir şekilde arıtılmış suyu içiyor.
Bir kamu hastanesinde çalışan Mazen Abdel Aziz, “Kirlenmiş suyun yanı başında yaşamak halk sağlığını etkiliyor,” diyor. İnsanların içtiği suyun son derece zehirli olup ishalden Hepatit A ve E’ye kadar bir dizi salgın hastalığa yol açabilecek ağır metaller ve diğer kirleticileri içerdiğini de ekledi.
İshal, sıvı kaybı ve su kıtlığı ve kirliliğin diğer etkilerinden mağdur olan insanları tedavi etme çabaları insanları iyileştirmek şöyle dursun, bu insanların felaketine neden oluyor; bu ay hatalı sıvı kaybı tedavisi nedeniyle Beni Suef’te dört çocuk ve 27 kişinin durumu ağırlaştı.
Çıkış Yolu
Orta Delta Tahliye Kanalları Birimi başı İbrahim Salman, su kıtlığı ve onun yol açtığı hıfzıssıhha sorunlarını kısa vadede ve kolay yoldan çözmenin mümkün olmadığını ifade ediyor ve bu konuda üç olası çözümün olduğuna inanıyor.
İlki, yeraltı suyunu çekmek. Ancak bu sadece pahalı ve zaman isteyen bir yöntem değil, aynı zamanda sınırlı yer altı su varlıklarını da tüketen bir yöntem. İkincisi, su verimliliğini artıran tarım teknolojileri kullanmak. Hala pek çok Mısırlı çiftçinin kullandığı salma sulama metodu yerine damla sulama yöntemini kullanmak gibi. Salman bunun bugünden yarına uygulamaya geçirilemeyecek uzun dönemli bir çözüm olduğunu ifade ediyor. Üçüncü çözüm yolu ise tahliye kanallarındaki suyun geri dönüşümünü sağlamanın yollarını bulmak. Ne yazık ki, şu anda bu kanallar düşük toksiklik düzeyindeki tatlı suyla karışık son derece toksik endüstriyel ve tarımsal atık içeriyor.
Geçtiğimiz yıl, İskân Bakanı eğer bakanlığı kabineden yeteri kadar para alabilirse, tüm Mısırlıların sekiz yıl içerisinde suya ve atık su ağlarına bağlanacağını duyurdu. Ancak bu gerçekleşene kadar binlerce insan kuyruklarda beklemeye, kara borsaya başvurmaya ve sadece birkaç damla su alabilmek için kendi başlarına sorunlu borular döşemeye devam edecekler.
Kaynak: The Guardian