Etiket: ekoloji

İzmir 1'inci İdare Mahkemesi, İzmir İl Özel İdaresi tarafından 1 Haziran 2011 tarihinde Tüprag Metal Madencilik Şirketi'ne verilen Efemçukuru Altın Madeni deneme iznini iptal etti.

Su Hakkı Kampanyası adına Akgün İlhan YOL TV'de yayınlanan Yeşil Gündem programına konuk oldu. Su hakkı kavramından, Türkiye'de suyun özelleştirilmesinin nasıl gerçekleştirildiğine kadar bir dizi başlığın ele aldığı programı haberin devamında izleyebilirsiniz.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun meclise verilen bir soru önergesine verdiği yanıtta, Köprülü Kanyon Milli Parkı’ndaki baraj projesinin yeniden gündemde olduğu ortaya çıktı.

Bugün öğle saatlerinde Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla Ankara’da düzenlenecek bir törenle toplu baraj ve HES açılışları yapılacağının açıklanmasından sonra çevre ve ekoloji hareketlerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.

Kasımlar Barajı ve HES Projesi için başlatılan çalışmalar şimdiden yüzlerce karaçam ve meşe ağacının kesilmesine neden oldu.

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, HES projelerinde AKP Hükümeti tarafından yolsuzluk yapıldığını açıkladı. AKP'nin çevre politikalarını eleştiren Dora, Türkiye'de yeterince ilgilenilmediğini söylediği çevre sorunu için, 'önümüzdeki dönemlerin en önemli sorunu' dedi.

3. Köprü, 3. Havalimanı ve kamuoyunda Çılgın Proje olarak da bilinen “Kanal İstanbul” projeleri gündemden düşmüyor. Bunlar kente yeni yerleşim alanları kazandırmaya yönelik kentsel dönüşüm[1] projelerinin parçası. Bu projelerden çoğunun çalışmalarına başlandı bile.

Aydın İl Genel Meclisi Tarım Orman ve Hayvancılık Komisyon Başkanı Turan Türkmen, İkizdere Barajı bölgesinde oluşan nem miktarının incirde kalite düşüşüne neden olduğunu belirtti.

Antalya ve Isparta sınırlarında yaşayan ancak HES ve taş ocaklarının tehdidi altında bulunan kızıl akbabalarla ilgili CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın soru önergesine yanıt veren Tarım Bakanı Mehdi Eker, kızıl akbabaların yaşadığı bölgenin korunduğunu belirterek, “HES ve taş ocaklarından kaynaklandığı düşünülen ölüm kaydı yapılmamıştır” yanıtını verdi.

Son yirmi yıl içinde su krizinin süregen bir hal almasıyla birlikte su hakkı kavramını daha çok duyar olduk. Ancak “su hakkı”nın tarihçesi daha öncesine dayanıyor. Bu kavram İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948) gibi çeşitli uluslararası metinlerde insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı içinde adı geçmese de,örtük olarak kabul edilmekteydi. Yani yeni bir haktan değil, erozyona uğramış bir yaşam hakkının değişen sosyal ve ekolojik şartlara göre yeniden tanımlanması söz konusu.